Erkek şiddeti, toplumun tüm katmanlarına yayıldı ve her geçen gün farklı yüzlerle karşımıza çıkıyor. Ancak şiddetin bir diğer yüzü de faillerin hukuk sisteminde ceza almadan kurtulmaları. Maalesef Yeşim Akbaş dosyası bu açıdan önemli bir örnek.
26 yaşındaki Yeşim Akbaş, ailesinin anlatımına göre hayat dolu bir genç kadındı. Manisa'nın Demirci ilçesinde, komiser yardımcısı Doğancan Y.’nin silahından çıkanla başından vurularak öldürüldüğü iddia edildi. Doğancan Y. Yeşim’in intihar ettiğini iddia etti ve bu iddia üzerinden dava başladı.
Doğancan Y., Yeşim’i öldürdüğü silahın sahibi ve faili olmasına rağmen, uzun süre tutuklanmadı. 2021’de başlayan dava süreci, Yeşim’in ailesi ve kamuoyu için bir umut taşıyordu. Mahkeme delilleri göz önüne alarak kararını verdi, ancak Doğancan Y. ceza almaktan kaçmayı başardı. Aile, kararı kabul etmeyerek adalet arayışını sürdürüyor.
Failin savunması dikkate alındı
Doğancan Y.’nin intihar savunması, iddianamede sunulan delillere rağmen ciddiye alındı. Savcılık, failin cezalandırılması için yeterli delilin bulunduğunu ifade etse de, dava sürecinde yapılan ihmaller ve tutarsızlıklar bu savunmanın güçlenmesine neden oldu.
Soru 1: Neden failin savunması dikkate alınıyor da, kendisini ifade edemeyen kadına dair deliller görmezden geliniyor?
Mesela, mermi çekirdeği ve olay yerindeki bulgular Yeşim’in intihar etmediğini, öldürüldüğünü gösteriyordu.
Ayrıca Yeşim Akbaş’ın tırnak aralarındaki doku örnekleri Doğancan Y.’ye aitti, bu da aralarında bir boğuşma yaşandığına dair güçlü bir delildi. Ancak, bu deliller ne yazık ki yargı sürecinde göz ardı edildi.
Soru 2: Neden deliller göz ardı edildi? Akbaş Ailesi'nin iddiaları ve kanıtları dikkate alınmıyor?
Yeşim’in annesi Aysun Akbaş, kızının ölümüyle ilgili gerçeğin açığa çıkmaması karşısında isyan ediyor. “Kızım intihar edecek bir insan değildi. O, hayvanları seven, yaşama tutunan, enerjik bir insandı. O silahı tutmaz, ateş etmezdi” diyor.
Anne, kızının hayatını kaybettiği sıradaki çelişkili delillere dikkat çekiyor. Basında yer alan bilgilere göre, özellikle Doğancan Y.’nin olaydan sonra elindeki kan izlerini kolonya ile silmeye çalıştığı, üzerindeki kıyafetleri değiştirdiği gibi ayrıntılar, olayın üstünün örtülmeye çalışıldığını düşüncesini güçlendiriyor.
Cezasızlık nasıl cesaretlendiriyor?
Böyle vakalarda, faillerin cezasız kalması erkek şiddetinin giderek artmasına neden oluyor. Erkekler, yargıdan ceza almayacaklarını veya en azından cezalarının hafifletileceğini bilerek şiddet uygulamaktan çekinmiyorlar. Yeşim Akbaş davasında olduğu gibi, güçlü bağlantıları olan failler, yargının elinden kaçabiliyor.
Aysun Akbaş’ın dediği gibi, “Kızım öldürüldü, o silahı nasıl kullanacağını bile bilmezdi.” Ancak, bu durumu görmezden gelen sistem, failleri cesaretlendiriyor ve erkek şiddetinin başka canları almasına neden oluyor.
Ne yazık ki, bu tür davalarda adaletin yerini bulması çok uzun zaman alıyor ya da hiç gerçekleşmiyor.
Adalet nerede?
Yeşim Akbaş'ın davasında ailenin avukatları, zaman zaman bianet’e de verdikleri bilgilerde, sürecin başından itibaren pek çok usulsüzlüğe dikkat çekti.
Olay yerindeki delillerin karartılması, adli süreçte yaşanan ihmaller ve kamu görevlilerinin görevini kötüye kullanması, adalet arayışını zora soktu.
Ailenin ve kamuoyunun beklentisi, sadece failin değil, olayda ihmali bulunan diğer kişilerin de yargılanması.
Yeşim’in annesi Aysun Akbaş, bu süreçte acılarla dolu hayatını anlatırken, “Kızımın hayatı bitti, bizim de hayatımız bitti” diyor. Bu sözler, sadece bir annenin değil, adalet bekleyen birçok kadının ve ailenin hislerine tercüman.
Özcesi, bu dosya sadece Yeşim Akbaş’ın davası değil, Nurcan Arslan’ın davası.
Bu dava, cezası onanmasına rağmen hâlâ tutuklanmayan ve kendisine şiddet uygulayan, cinsel saldırıda bulunan erkeğin serbest dolaşmasından dolayı büyük endişe içinde yaşayan Şeyda'nın da davası.
Yani bu dava, adaletin tecelli etmediği her kadının davası. Cezasızlık, failleri cesaretlendiriyor ve bu döngü devam ettikçe kadınların hayatı tehlikede.
Adaletin sağlanması, yalnızca faillerin cezalandırılmasıyla değil, sistemdeki ihmallerin de ortadan kaldırılmasıyla mümkün.
Özgür, şiddetsiz yeni bir hafta gelsin…
Okuma önerileri:
KADINLARIN GÜNDEMİ / EVRİM KEPENEK
Eril yargı anatomisi 1: Arzu Sena Topuz davası
ADALET Mİ, AYRICALIK MI?
Eylem Ümit Atılgan: Haksız tahrik, erkeğe özgü biçilmiş bir kaftan
Doç. Dr. Atılgan: "Haksız Tahrik" içinde eril gizli özne taşıyor
Haksız Tahrik İndirimi: Bir Erkeklik Hakkı’ndan 4 örnek
(EMK)