Evet, tam da her şey bir domino taşları misali devam ediyor. Mısır'ı, Tunus'u aslında tüm Ortadoğu'yu saran o özgürlük dalgası, daha doğrusu zulme, sömürüye karşı "yeter" deme dalgası domino taşı misali önündekileri tetikleyerek adım adım yayıldı.
Ahmet Davutoğlu da öyle diyordu... "Domino taşı" benzetmesini ilk kullanan da o oldu. Peki o taşlar nereye kadar geldi? Suriye'ye kadar... Suriye şimdi bir iç savaşla karşı karşıya... Özgürlük diyemeyiz buna başlı başına, içinde "yeter artık" ruh ve psikolojisinin bolca mayası var.
İnsanlar ölümle karşı karşıya olmanın korkusuyla Hatay sınırına dayandılar ve sınırdan geçişler başladı bile. Sayıları giderek artıyor, ama kimse o domino taşının bundan sonra hangi taşı hareket ettireceğinden bahsetmiyor. Farkında mısınız, sanki Ortadoğu'daki isyan ateşi Suriye'ye kadar geldi ve orada bitmesi gereken, sonucu önceden bilinen bir olay hissi veriliyor. Kimsenin bir sonraki taşın kim olacağına dair planı ve fikri yok ya da dillendirmek istemiyorlar.
Esad yıllarca tek adam olarak diktatörce yönettiği ülkede olan iç karışıklığı o diktatörlüğünün verdiği tüm güçleri kullanarak bastırmak niyetinde fakat Mısır'da Tunus'ta görüldü ki ne yapılırsa yapılsın halk güçleri engellenemiyor ve "halk savaşı" dediğimiz savaş biçimine dönüşen savaşlar halkın galibiyetiyle sonuçlanıyor. Fakat işler biraz farklı Suriye'de... Mısır'da ya da Tunus'ta olduğu gibi şimdi bizi kim yönetecek sorusunu sormaya vakitleri olmuyor Suriyelilerin. Onların tek soruları şu anda yaşayabilecekler mi ya da yurtlarına dönebilecekler mi? Can derdine düşmek denir ya işte öyle bir dertteler ve koyun can derdinde olurken kasabın et derdinde olması burada da meydana çıkıyor.
Basın kuruluşlarının sayısı mültecilerin sayısıyla yarışır biçimde artıyor. Yurtdışından ve içinden bir hayli basın yayın organı olanları takip ediyor. Angelina Jolie'nin gelmesi de ilgiyi bir kat daha arttırmış gözüküyor. Ama bu ilgi onlara iyilik olarak dönmeyecek yakın süreçte. Hiçbir resmi kuruluş rahatça resmi elden yardım yapamıyor bu nedenle.
Can derdindeki Suriyelilerle bu taraftaki Hataylıların anlaşamadığı noktalar da var elbet... Hataylılara göre sınırın öte tarafında bir şey yok. Yaşananların hepsi abartı! Tıpkı Güneydoğu hikayelerine benziyor değil mi? Beyaz Türk'ün Güneydoğu coğrafyasından dönüşünde anlattığı gezi notlarına benziyor. "Güneydoğu'da insanlar devleti seviyor, bölücülere büyük bir kin var, devlet yatırımları da oldukça iyi, birkaç sene içinde PKK da kalmaz" diyen Beyaz Türk tahayyülü... Suriye'de hiçbir olay yokmuş, mülteciler de turistik gezi amaçlı alternatif bir seyahate çıkmışlar canları pahasına!
Ticaret aksamasın diye belki de bütün dertleri... Yoksa koyun-kasap durumuna kim düşmek ister. Herkesin bir yerinden yakaladığı hayatta kimi yaşayabilmek, kimi iyi yaşayabilmek için mücadele ediyor şu an Hatay'da. Ve acil olan yaşayabilmek için uğraşanın durumudur.
Magazinsel hiçbir olay yok aslında! Tüm olanın yaşam mücadelesiyken nasıl da ballandırıyorlar. Angelina Jolie'nin gelmesi dışında hiçbir haber değeri yok belki de çoğunun hayatında Hatay'ın.
Sonra çocuklar hiçbir şeyden habersiz diyemiyorsunuz; gözünün önünde görebilmiş olacaklarını düşünürken. Çadırlarda yeniden bir yaşam kurulmaya çalışıyor ve Suriyeliler şimdi şu soruya cevap arıyor:
Dönmek mi zor yoksa burada yeniden bir yaşam kurmak mı?
Bir yanda isyancılara destek olmakla suçlanan Türkiye var, diğer yanda mültecilere kucak açmış bir Türkiye! Hangi Türkiye'nin gerçek olduğunu zaman gösterecek elbet ama orada kör göze parmak bir çokolay da magazin vaveylasına kurban gidecek.
Ülkemizde de son dönemlerde artan hak ihlalleri , demokratik haklara saldırılar , işsizlik, yoksulluk, yoksun bırakılmışlık ve ortaya çıkan bir seçkinler sınıfının oluşması Suriye'nin ardındaki taş kim diye düşündürmüyor değil! Bunlardan ziyade toplumsal mutabakatla mı yoksa üstten indirmecilikle mi oluşacağı belli olmayan bir anayasa bizi bekliyor. Davutoğlu'nun dediği gibi "isyan domino taşı gibi yayılıyor" ama sıra kimde bunu kimse bilmek istemiyor!
Toplumsal mutabakatla sağlanan anayasa yerine tepeden inme bir anayasada o domino taşı devrilir mi yoksa es geçip Yunanistan taşını mı düşürür onu zaman gösterecek! Yoksa anayasa yapan seçkinler Suriye ve Yunanistan taşının üzerimizde çatı şeklinde kalması için dua etmek zorunda kalacaklar. (HK/ŞA)