"Kaybedileni, kaybolduğu yerde ara ve iste..."
Silva Gabudikyan
Sokaktan bir vatandaş, işinde gücünde beni âdem; diyor ki; "35 senedir bu kavga boşuna mı verildi. Bunca ölüm kalım telefat ne içindi? Eğer dilimizden de vazgeçmemizi istiyorlarsa geriye ne kalıyor ki!"
Bazen insan tekinin boğazı düğümlenir, dili damağı kurur, nutku tutulur ve çıplak bir tek tümceden sonra üstüne kelam etmek anlamsızlaşır ya! İşte bu da öyle bir durum!
Dili sokakta dahi konuşamazlık halinden, bugünlere mücadelelerle gelen bir süreçten geçtik / geçiyoruz.
Sokak, çarşı pazar, ev ve aile ortamı dilin gündelik rutin kullanımı açısından bir zaruret hali ise; kitap, görsel yayınlar ve diğer kültür, sanat meta'ının dil üzerinden dolaşıma sokulması da bir başka boyuttur. Ve ne hazin bir durumdur ki, dil üzerinden bir kapışma yaratan egemenler çok zora düştüklerinde dile gelirler: "Evinizde dilinizi konuşun kardeşim size engel olan mı var. Ama kamusal alanda olmaz."
Neden olmaz çünkü bilirler ki; kamusal olan alan, dilin kurumsallaşmasının da olmazsa olmazıdır. İşte bu sebeple dilin kamusal alanda kurumsallaştırılması için gayret, emek en anlamlı olanıdır. Eğer dili devletin kurumlarında "resmiyeten"kullanamıyorsanız, devletiniz"bilinemez" bir gayretkeşlik içinde ise o zaman dile dair entelektüel faaliyetler daha bir anlamlı oluyor.
Bu sebeple Aralık ayının ilk haftasında benim de katılımcıları ve konuşmacıları arasında olduğum Van Belediyesinin ev sahipliğinde Van Kurdi-Der, Van Eğitim Sen ve Lis Yayınevinin paydaşlığında yapılan üç günlük "Kürtçe Okuyalım" günleri çok anlamlıydı.
Ayrıca bu anlamlı programa beş dünya klasiğinin Kürtçeye çevrilerek dağıtımını sağlayan Lis Yayınevinin bir süredir yürüttüğü "Dünya Edebiyatından 100 eserin Kürtçeye kazandırılması" gayreti de mutlaka dile getirilmeliydi.
Lis Yayınevi bir süredir kimi edebi işlerinin yanında adeta bir varlık yokluk kavgası gibi çeviri yoluyla da Kürtçenin olanaklarını zorlama gayreti içinde.
Bu çerçevede Lîs Yayınevi; Asa Lind'in Kumkurdu (İsveççeden, Serkan Birûsk), Harry Martinson'un Isırganın Çiçeğe Durması(İsveççeden, Serkan Birûsk), Mikael Niemi'ninVittula'dan Popüler Müzik (İsveççeden, Mizgîn Bîngol & Salih Agir Qoserî), Selma Lagerlöf'ün Portekiz İmparatoru (İsveççeden, Serkan Birûsk & Menîce Birûsk) ve Yaşar Kemal'in Yağmurcuk Kuşu (Türkçeden, Birahîm Ronîzêr) adlı eseri olmak üzere beş eserden oluşan ilk adımı atmıştı.
Şair ve çevirmen Kawa Nemir'ın editörlüğüyle, William Shakespeare, Oscar Wilde, Joseph Conrad, Gabriel Garcia Marquez, William Faulkner, Dostoyevski, Tolstoy gibi yazarların eserlerinden oluşacak yüz değerli eserlik Dünya Edebiyatı dizisini 2008 yılında başlatmış ve anılan eserleri Kürt edebiyatına ve Kürtçenin okuruna sunmuştu.
Lîs, bu kez de Charles Lamb'in Ulysses'in Serüvenleri'ni-Serpêhatiyên Ulysses (İngilizceden çeviren, Samî Hêzil), Franz Kafka'nın Dönüşüm'ünü-Veeguherîn (Almancadan çeviren, Fatih Aydın), R. L. Stevenson'ın Define Adası'nı-Girava Gencîneyê (İngilizceden çeviren, Bilal Çelik), John Steinbeck'in Fareler ve İnsanlar'ını-Mişk û Mirov (İngilizceden çeviren, Xalis Xerzan) ve J. M. Coetzee'nin Utanç'ını-Hetîketî (İngilizceden çeviren, Yunus Eroğlu); Van Belediyesi, Kurdî-Der Wan ve Van Eğitim-Sen'in desteğiyle, Kürtçeye armağan etti.
Dile değer vermenin iki eşiği olduğu noktasından hareketle bir kez daha vurgulamak gerekir ki; dil sokak ve entelektüel faaliyetle birlikte yürüyüp siyasetin de sahiplenmesine mazhar olmadıkça dünyada her yıl yokolmaya yüz tutan ölü diller kervanına katılır. Bu nedenle dili evde, sokakta, pazarda konuşmanın yanında; kamusal ve entelektüel alanda da kullanmanın koşulları için ortam hazırlamak çok önemli.
Bu vesileyle Van Belediyesinin "Kürtçe Okuyoruz" programının yanında Lis Yayınevinin dünya edebiyatının seçkin örneklerini Kürtçenin okuruyla buluşturması anlamlı...
Coğrafya tatları
Ülkenin dört bucağından dostlarım tadımlık kabilinden tatlar yollamış, teşekkür etmeliyim.
Mülkiyeden okul arkadaşım Ali Alfatlı Akhisar'dan kuru üzüm göndermiş. Bir zamanlar mahrum bir beldede unutulan bir kaymakam Ankara'ya, devlete bir istida yazmış ve demiş ki; "Gönül ister ki bir hisara gitmek / Başı sivri değil ak olsun." Benden de sevgili Ali'ye selam olsun, üzümün kadri kıymetine...
Dilek Dindar'ın saygıdeğer babası Ziya (Yusuf) Dindar Terzi Fikri'nin hemşehrisi Fatsa Kabakdağı'ndan fındık yollamış. Kabuğundan ayıkladığımız her bir fındıktan bir tane bile "puç" çıkmaz mı? Demek ki insanı da fındığı da has imiş. Selam olsun Fatsa'ya, Ziya Amcamıza...
Siirt'ten şeyh-ül muharririn yarım asırlık Mücadele Gazetesinin her şeyi kadim dostum Cumhur Kılıççıoğlu "Zivzik Narı" göndermiş. Nara ve İncire gazel düzen Bilge Karasu'ya ve Cumhur Ağabeyime nar tanesi kadar aziz ol demeliyim.
Ve Van'dan dostum Kadri Salaz otlu peynir göndermiş. Derler ki "Dünyada Van Ahrette İman". Kadri sağ olsun Van kahvaltısını Amed'e getirdi. (ŞD/EÜ)