Bir yerleşkeden entelektüel birikimi, bilimsel bilgiyi ve üretime dayalı sermayeyi göç ettirir ya da kaçarak çekip gitmek zorunda bırakırsanız geriye kaba bir dini inanç soslu cehalet kalır.
Buna sebep olanların, vicdan terazisinde tartılmayı gözden çıkarmış olduklarından literatürlerinde etik değerlerin zaten zerresi yoktur.
Siyasetine ve Ticaretine ideolojik köylülüğün her bir şeyi çıkarlar üzerine bina edip el koyduğu coğrafyalarda demokrasiden söz etmek maalesef ham hayalden öteye geçmiyor!
Bunları neden yazdım sahi diye düşünülebilir. Durduk yerde değil tabii ki! Sebep-Sonuç ilişkisi üzerinden bir okuma yapmalı.
Bu tuhaf ülkede kirlenme had safhada. Bakunin boşuna mı “iktidar kirletir…” demişti.
Evet, maalesef iktidar kirletiyor. Hem de üzerine titrenilen en saygın insani demokratik değerleri bile!
Üstelik bazen hiç beklemediğiniz “bu yapıda olmaz, buna izin verilmez, bu kadarı da olmaz” dediğiniz yerlerde bile hem de…
İyisi mi bir iki paragraf daha yazıp noktayı koyayım. Mevzu üzerine yazacak çok çok şey var da! Ama…!
Giderek insani ve vicdani değerlerden uzaklaşıp hayli yoksun düşen ülkede, “hiç değilse bu var…” deyip tercih hakkı dört beş yılda bir kullanılan oylarla sandık başına gitmek bir umuttu işte. Galiba artık bunun da anlamı kalmadı gibi!
Bir kaç gündür sokakta karşılaştığım, sohbet etme imkânımla söyleyecek sözü olan o kadar çok kişiden duydum ki bu demokrasicilik oyununda yer almamak gerektiğini…
(ŞD/EMK)