Bilkent Şehir Hastanesi için aranan para bulunmuş. Kameralar önünde imzalar atılmış. Mikrofonlara bankacılar konuşmuş ve böyle bir projeye destek verdikleri için ne denli mutlu olduklarını söylemişler. Bankacılar verdikleri borcun büyüklüğünden de bahsetmişler, 890 milyon avro borç vermişler. Projenin kendisi 1.2 milyar avroymuş.
İhale kararlarında lira olarak belirlenen tutarlar avroya nasıl dönüştü, belirlenen tutarlar nasıl yukarılara çıktı bilinmez tabii. Ama açıklamanın en dikkat çekici yönlerinden biri “Siemens Financial Services AG bugüne kadar sağlık sektöründe verdiği en büyük kredi dilimini bu proje için temin ettiği”. Anlaşılan böyle bir katkıdan şirketler de Sağlık Bakanlığı da mutlu.
Yakın zamanda Brezilya’da Siemens şirketi kamu ihalelerinden yasaklandı. Geçen hafta da Brezilya’da büyük bir yolsuzluk ve rüşvet operasyonu başladı. Kiminin sevinci, kiminin üzüntüsü oluyor demek ki.
Açıklamada inşaatı yapacak şirketin yetkilisi de söz almış. Bilkent entegre tesisinin Avrupanın en büyük hastanesi olacağını söylemiş, 3 bin 804 yatağıyla günde ortalama 5 bini acil olmak üzere 50 bin hastaya hizmet vereceğini duyurmuş ve eklemiş, “Açıldığında 12 bin 500 insanı aynı anda istihdam edecek bir proje. 1 milyon metreküp beton ve 100 bin ton demir kullanılacak. Bunların hepsi başlı başına rekordur”.
Günde 5 bini acil 50 bin hastaya nasıl hizmet verileceği, bu 5 bin acil hastanın nasıl taşınacağı, zamanında Orman Bakanlığı tarafından “ticari tesis yapılmamak kaydıyla, orman vasfında arazinin tahsis edilmesine” karar verilmesine karşın Çevresel Etki Değerlendirmesi yapılmadan nasıl ihaleye çıkılabildiğine dair pek söz söylenmemiş tabii.
Bu arada kredi kuruluşlarının ne denli kaygılı yapılar olduğunu da öğrenmiş olduk. Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin de "Bankaların ihtiyaç duyacağı düzenlemeler geçmişe göre çok daha fazla dikkate alınıyor" demiş. Tesadüfe bakın ki açıklamanın yapıldığı saatte Türkiye Büyük Millet Meclisi 24 saatlik yasa yapma maratonundan yeni çıkmıştı ve “bankaların ihtiyaç duyacağı” bir düzenleme de kabul edilmişti.
Kamu özel işbirliği projelerinde şirketlerle Sağlık Bakanlığı arasında çıkabilecek anlaşmazlıklarda uluslararası tahkime gidilmesine olanak sağlayan değişiklik yapıldı. Yasanın Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerinde açıklama yapan Sağlık Bakanlığı yetkilisinin talebin kredi kuruluşlarından geldiğini, Türkiye’de yargının üzerinde siyasi baskı olması nedeniyle kaygılı olduklarını ve borç almak için bunun gerektiğini açıkladığı tutanaklara geçti.
Sonuç olarak Türkiye yalvar yakar hastane yaptırmaya çabalarken, bulabildiği her borçla sevinirken 29 Mart’ta İngiltere’nin her yerinde ulusal sağlık sisteminin özelleştirilmesine karşı insanlar yürüyüşler yapıyorlardı. Sloganlardan biri de “kamu özel ortaklığı özelleştirmenin Truva atıdır”. (ÖE/HK)