Caner’le Tülin’in dillere destan olan, cinnetlerle bezenmiş aşkını hatırlıyorsunuzdur. Aklınızın ihanetiyle bu iki güzel insanı unuttuysanız da, telaşa mahal yok, birlikte hatırlayacağız.
"Ben büyüye inanmazdım. Ama, evde otururken, bilgisayar başındayken, beynimde bir ses sürekli olarak, ‘Caner kalk, intihar et, kendini öldür’ diyordu. Ruh dengem değişti. Bunların evde bulduğumuz bazı büyülere bağlı olduğunu biliyorum. Ama bana büyü yapanı ve hocayı bulursam, Taksim Meydanı’nda kafasını kıracağım."
Gözünüzde canlanıversin, bu cümlelerin elma yanaklı, keçi sakallı sahibi. 2003-2004'de televizyonlardaki reality shov furyasının hayatımıza kattığı kişilerden biriydi Caner de. "Benimle Evlenir misin?" adlı yarışma programında gönlünü kaptırdığı Tülin'le çokca mutluluk hayalleri kurdu, ama nihayetinde ikisi de çokça mutsuz oldu.
Çok tartıştık evlensinler mi diye
Program boyunca tartıştık durduk Caner’le Tülin evlensin mi, evlenmesin mi diye. Sunucu Ebru Akel canlı yayında, henüz ileride ne tuhaflıkların içine düşeceğinden habersiz, kitleleri yönlendiriyordu keyifle:
"Ama Caner de etmeyecekti o lafı, Tülin haklı tepki vermekte! Ya evlenince de yaparsa, öyleyse hiç olmasın bu iş.”
Program bitince, Caner ve Tülin kendilerine teklif edilen 500 bin doları reddedip evlenmediler. Biraz daha tanımak istiyorlardı birbirlerini. Programın takipçileri için yeni bir serüven başlamıştı. Bakalım akvaryumun dışına çıktığında ne yapacaktı çocuklar, Türkiyeliler ne zaman rahat bir nefes alacaktı?
Programdan kısa bir süre sonra bizimkiler sabah kuşağı programlarının demirbaşlarından oldular. Hep evlenecek gibi oldular, ama kısmet bu ya, bir türlü olmadı. Caner bunlara dayanamayıp, bir gün çok acayip bir halüsinasyon gördü: Bildiğimiz su bardağı, yaşlı bir kadına dönüşmüş ona hakaret ediyordu.
Derken canlı yayında o bardağı kafasında kırdı. Tülin, onun için ne kadar üzgün olduğunu söylerken kendisi uzun süreli depresyon sebebiyle hastaneye kaldırıldı. Bir ara Tülin, memleketi Eskişehir’de çekilen bir diziyle oyunculuğa adım attı.
Sonra, birlikte oynacakları bir dizi için gelinlik-damatlık giydiler. Medya onlara bıraktığı yerden, hatırladığı soruyu sordu: “evlilik ne zaman”. Gençler yine kaçamak cevap verirken, bu defa yolların ayrıldığı kesin gibiydi.
Caner'in internet sitesi
Caner derin bir bunalımın içinde hayalleri kadar çok kilolar aldı, Tülin tedavisinin ardından ailesinin evine kapandı. Kim bilir, belki mahalleden biriyle bir yuva kurmuştur şimdi, meşhur günlerinin fotoğrafları çerçevelenmiş, vitrini süslüyordur; o da kocasının gözüne sokmadan, kaçamak bakışlar atıyordur arada.
Caner albüm çıkarttı, tutmadı. Program yapayım istedi, dayak yedi. Şimdilerde taksiciliğe başlamış. İsyan ediyor feleğin çarkına, harcandığını düşünüyor. Kısmet. Bir internet sitesi var kendi adına hazırladığı.
İçinde Kuran dinletilerinden, parasız oynanan rulete, Caner’in son fotoğraflarından, kendi seçkisi olan magazin haberlerine ve yazışmak için yeni arkadaşlara kadar birçok şey var.
Bu reality shov kahramanlarının, ünlerini sürdürebilir kılmak için internet sitesi kurmaktan bir adım öteye geçmeleri gerek. Aynı paradigma ekseninde bir parlayıp, bir sönerek en fazla bu kadarı oluyor. Oysa biz daha fazlasını bekliyoruz bu halk kahramanlarından. Şimdi Tülin’le Caner evlense fena mı olur sevgili okuyucular.
Evlenseler yine gündem olurlar
Memleketi iki sene idare eder en azından "Boşanacaklar mı, boşanmayacaklar mı" sorusu. Analar, bacılar, teyzeler gündem sıkıntısından kurtulurken, çocuklar ve kocalar da rahat nefes alır.
Son not: Bitirirken, sizi daha da eskilere götürmek istiyorum. Biri Bizi Gözetliyor Evi’nin feylezof Eray’ı da kendine internet sitesi yapmış. Özellikle sol tarafta bulunan "kitaplar" başlığına tıklamanızı isterim, çocukluğundan beri okuduğu kitapların listesini tutmuş- hangi gün başladım, hangi gün bitirdim gibilerinden.
Çin yemeği dostu bu arkadaş ilk "Kurşun Asker"i okumuş, 36 yaşına gelene kadar okuduğu toplam kitap sayısı ise 819; bunun içinde kendi yazdığı bir kitap ve üç kere okunmuş "Küçük Prens" de var. Ayrıca "Fransızcaya Giriş", "İngilizce'ye Giriş" gibi okuduğu ders kitaplarını da listeye koymuş.
Lafın özü, seviyorum hayatımıza tecavüz eden bu yarı ünlüleri takiplemeyi. Tiksintiyle karışık bir empatiye sebep oluyorlar. Hani hayat bu ya, Caner’in dediği gibi biri büyü yapar sen de onlardan biri oluverirmişsin gibi geliyor bana! Önlem niyetine, hepinizi paspas ve yatak altlarını kontrol etmeye çağırıyorum sevgili okuyucular. (EK/GG)