Fotoğraf: Yağmur Karagöz/bianet
Çok zor, hem de hayli zor zamanlardan geçtiğimizin, hatta o zor zamanları güç de olsa yaşamaya çabaladığımızın farkındayız.
Kadınlar sapır sapır üstelik göz önünde öldürülüp, hoyrat katillerce sanki alınlarına yazılan yazgının kara fermanının talihsiz aktörlerine dönüşmüşler.
TIKLAYIN - 2008'den 2020'ye bianet erkek şiddeti çeteleleri
Gün geçmiyor ki eş, sevgili, arkadaş ya da adı her ne konulursa bir kadın daha kurban çetelesinde ölü bedeniyle tarihe adını yazdırmış olmasın!
Muktedir siyaset sonuçlar ekseninden sadece kör inanç temelli bir tablo çizmek konusunda kendisini otorite sayanların oluşturduğu kamuoyuna teslim olmakla yetiniyor.
Oysa kadın cinayetleri teknolojinin bunca yoğun yaşandığı zaman diliminde an be an her birimizi bir kez daha kendimizle, insan yanımızla yüzleşmeye zorluyor.
Cinayetin en kusursuzu sanıldığının aksine faillerin delilleri ustaca gizledikleri ve failin izine bir türlü rastlanılamayanı değildir! İnsanı hayata bağlayan yaşama sevincinin, yaşam umudunun katledilmesidir kusursuz cinayet hâli.
Sahiden kendisinden olmayan, kendisi gibi düşünmeyenden nefret edenlerin; doyumsuz, tatminsiz haris nefislerinin aynı bedende birleşip buluşarak, akıl tutulmasına dönüştüğü zor zamanlar...
Böylesi zamanlarda sabra ve aklın melekelerine sığınarak “büyük tahammül” göstermeye ihtiyaç var.
Öfke’nin, kin’in, nefret’in; nefs’in doyumsuzluğu ile buluşarak akıl ötesi hınç ve hırçınlığına karşılık olacak; bir büyük insanlık sabrına ve tahammülüne...
Büyük insanlığın, büyük tahammülüne...
Çünkü bazı zamanlarda “suskunluk, insanın içinin sözcük kuyusudur”. Günü gelince hangi erdemli sözlerin kudretli gücüyle büyük tahammülün sabrının dile nasıl geleceğini ancak sözün sahipleri bilecek...(ŞD/EMK)