Çiçekleri sevmem annemin çiçeklerle konuşup çocuk gibi sevmesiyle başladı.
İlk çiçeğim akşam toparlanıp sabah açan dua çiçeğiydi.
Önceleri anneme gülerdim...
20 yılı aşkın bir süre önce abim halk oyunları öğretmeni olarak İngiltere'ye gidince dernekteki dua çiçeğini anneme vermişti. Annem, çiçekleri çocuk sever gibi severdi... Önceleri anneme gülerdim, sonradan ben de onun gibi yapmaya başladım ve hem sevdim hem konuştum çiçeklerle. Müzik dinletmenin de iyi geldiğini öğrenince hareketli, oynak parçalar çaldım onlara. Bu sefer annem gülmeye başladı bana.
O yıllarda evimizin balkonunda süs biber, kılıç gibi türlü çiçekler yer bulmuştu kendilerine. Ben sürekli yeni fideler bulup eker, bahar gelince çiçek ailesine yeni yeni üyeler eklerdim. Hatta annem balkonu sürekli topraklarla kirletiyorum diye söylenirdi.
Sinir, stres yok olur
Herkesin bildiğini ben de söyleyeyim; toprakla uğraşmak çok iyi gelir, insanın sinirini ve stresini tamamen yok eder. Bir keresinde zorlu ve saatler süren bir hastane maceram olmuştu. Katlar ve bölümler arasında koşturduğum o gün eve gelip de balkonda çiçeklerin topraklarını değiştirirken sinirimin tamamen yok olduğunu hissettim. Ve tam da o an fark ettim hastanede sağlık karnesini (eskiden karne vardı) unuttuğumu. Sanki zorlu bir gün geçirmemişim gibi sakin sakin hastaneye dönüp karnemi almıştım.
Annemden bana kalan miras
Çiçek sevgim annemin vefatından sonra ve pandemide daha da yoğunlaştı. Evimizdeki tüm o çiçekler annemden bana kalan büyük bir miras gibi. Kim bilir, belki de onun yokluğunda açılan boşluğu bu sayede doldurdum az da olsa. Balkonu toprakla her kirlettiğimde sesi kulağıma geliyor... Bir anne hissi gibi minicikken ektiğim çiçeklerimi büyütüp emeğimin güzelliğini gördükçe mutlu oluyorum.
Dedim ya, annemin yokluğunu doldurmaya çalıştığımı, işte onun vefatından sonra o kış evde kalamadım. Ablama yerleştim. Ve böylelikle tüm çiçeklerimi ablama ve işyerime yani Cihangir'deki bianet ofisine taşıdım. Araya giren pandemiyle evime hiç gidemedim ve çiçeklerimi de kendimle birlikte taşımış oldum.
Tabi balkon ve apartman girişini de çiçeksiz bırakmadım. Şimdilerde balkonumuzda limon, portakal, gül ağacı, sardunyalar, zeytin, kahve ağacı ve yasemin var.
Çiçek satın almam
Yıllara yayılan bu merakımda onlara çok para harcasam da bir tek çiçek bile satın almadım. Onlara para vermek istemem. Gösterişli saksılarda çiçek satın almak yerine, kendim onları ekip büyütür emeğimin sonucunu görünce de keyiflenirim. Benimkisi bir nevi, "satın alma, sahiplen" durumu belki de.
Sürekli gittiğim bankada çalışan arkadaşlar bakamadıkları orkidelerini bana verdiler. Çiçeklerin köklerini temizledim, özel topraklarla yeniden hayata tutundular.
Her zaman aşk merdiveni ve küpeli çiçeği büyütmek isterdim. Kendim köklendirip büyütmek istedim, beceremedim. Pandemi döneminde bir gün ofise giderken başka bir işyerinin kapısında ölmek üzere olan kendi haline terk edilmiş bir aşk merdiveni buldum ve hemen alıp saksısını değiştirdim. Bakımını yaptım ve kendine geldi.
Nadire Hanım tatile gidince orkidesinin bakımını bana bırakmıştı. Benim elime geçince çok güzel çiçekler açtı.
Bunun gibi bir süre özel bakım verip canlandırdığım pek çok çiçeği tekrar sahiplerine verdim.
Ve birkaç öneri...Yeri gelmişken söyleyeyim; orkideler çiçekçilerde seramik içinde satılır. Bu çiçekler kesinlikle seramik saksıdan çıkarılmalı ve şeffaf saksıya konulmalı. Şeffaf olmasının nedeni ise köklerinin de ışık görmeye ihtiyaç duymasıdır. Saksı içindeki süngeri çıkarıp köklerinin erimiş kısımlarını kesmek gerekir. Bol ışığı sever. Kökleri koyu yeşilse sulamaya gerek yok, ama grimsi bir kökse suya ihtiyaç duyuyor demektir. Suladıktan sonra dibinde su bırakmamak gerekir. Ayrıca ufak bir yaprak yumuşaması veya sararması görürsem hemen köklerinde yumuşama vardır diye temizlerim köklerini. Bunun dışında her çiçek için uyguladığım bir yöntem var: Hemen her sabah haşladığım yumurtalardan arta kalan suyu ziyan etmiyor, oda sıcaklığına geldikten sonra çiçeklerimi suluyorum. Zamanla çiçeklerin coştuğunu göreceksiniz. Yumurtanın sadece haşlandığında kalan suyu değil, kabukları da bitkilere iyi geliyor. Bu nedenle yumurtanın kabuklarını asla atmıyor, ufak parçalar haline getiriyor ve bitkilerin topraklarına karıştırıyorum. Dilerseniz yumurta kabuklarını tamamen toz haline de getirebilirsiniz. Yumurta aynı zamanda haşerelerin de bitkilerden uzak durmasını sağlıyor Yabani otlar ve böcekler için bir ölçü su ile bir ölçü elma sirkesi veya beyaz sirkeyi karıştırın ve fısfıslayın. | |
'Bitki doktoru' diyorlar bana
İşyerindeki arkadaşlarım kendi çiçekleriyle ilgili bir sorun yaşadığında bana sorar. Onlara, kendi büyüttüğüm çiçeklerden filizlenmesi için fideler ayarlarım. Şimdi toplantı salonunda büyük, sıkıcı klasörler önünde çeşit çeşit çiçekler bakıyorum. Odanın bu yeni halini ve her ektiğim çiçeğin güzelleştiğini gören arkadaşlar adımı "bitki doktoru" koydu.
Aileye yeni katılan nar
Çiçek aileme bu hafta bir de nar eklendi. Bir türlü filizlendirmeyi başaramadığım bir bitkiydi. Yan binamızda yaşayan yaşlı teyzenin balkonunda gördüğüm nardan minik bir filiz artık benim ellerimde büyüyor.
Hedefimde begonvil var, bakalım onu da kendim köklendirmeyi başarabilecek miyim acaba?
(Lİ/AÖ)