Geçen yıl İlahi Komedya’nın yazarı Dante Alighieri’nin ölümünün 700. yıl dönümüydü. İlahi Komedya’sını yazarken Dante, sürgün olduğu yıllarında birey olarak haksızlığa uğradığı düşüncesinden sıyrılarak, aslında tüm insanlığın yolsuzluk, karmaşa ve anarşi ortamı içinde olduğu bilincine ulaşır.
Bu felsefeden yola çıkarak, öbür dünyanın üç alemiyle; yani cehennem, araf ve cennete nasıl yürüdüğünün sürecini anlatır…
Bir çoğumuz cehenneme, arafa ya da cennet olgusuna” inanmasak da, Dante’nin ”hikayesini” naif ve zihinsel bir "iç yolculuk" olarak görmek de mümkün olabilir.
İlahi Komedya’yı anlamak; kendini iyi hissetmeyen birinin ”kendimi cehennemde hissediyorum”u ifade eden deyimiyle eş değerde olmasa da; kişinin hissiyatını, ruhsal durumunu az da olsa anlamak açısından faydalı olacağı inancındayım.
Olumlu bir değişikliğe varmak
Dante ile cehennemde yürümek oldukça ağır bir ızdıraptır. Orada, fiziksel acıyı hissettirecek kadar vahşet vardır. O dünyadan resmedilenler, tarif edilen acılar dehşet vericidir.
Ve onun tarifinde; zavallı ruhlar her yerde, umutsuzluk içinde can çekişmektedir. Ruhlar sonu gelmeyen cezalara çarptırılmaktadırlar. İçinden çıkılması mümkün olmayan boğucu bir iklimdir tarif edilen yer. Olumlu bir değişikliğe varmak veya ”iyileşme” elde etmek imkansızdır…
Bundan uzun bir süre önce, derin depresyonda olan bir arkadaşım vardı. Tıpkı Dante’nin tarif ettiği gibi; o da aynı duygu sürecinden geçtiğini anlatmıştı bana.
Bilinçli ve mental olarak çok güçlü bir insan olmasına rağmen; kendisini hapseden ruhsal kaosun üstesinden gelmesi oldukça zahmetli ve çetrefilli olmuştu. Bu durum onun, bedensel sağlığını da negatif etkilemişti. Uzun bir zaman uzmanlarca tedavi edilmiş ve ”normal” bir hayata devam edebilmesi sağlanmıştı. Ve böylelikle – onun deyimine göre - cehennemin yeraltı dünyasından çetin ve zorlu bir geçitten geçerek araf dağına doğru yürümüştü.
Cennet - cehennem
Kısacası arkadaşım, acı acı gülerek ruhsal sağlığını tasvir ederken, ”cehennemde dayanıklılığım, sabrım ve zekam adamakıllı sınandıktan sonra… belki arafa geçmem söz konusu olabilir. Fakat, hala sınandığımı; cennete gitmemin yollarının ne denli engebeli ve çetin olduğunu biliyorum”, demişti. ”Henüz arafa varmadım; sadece kapısına yaklaştım!” derken; başı omuzlarının arasına inmiş ve ”ironiyle” kendi haline uzun uzun gülmüştü.
Dinbilime ve toplumu felsefi olarak inceleyen Dante’nin sapkın fantezisini okumak, bende kabuslara yol açmıştı. Fakat paradoksal olan, dehşete düşmekle beraber büyülenmiştim de. O ”dünya”nın nasıl bir yer olabileceğine dair yazılan o dipsiz fantezinin, insanın, kendi kendini sorgulamasında olağanüstü etkili olacağına inandım. ”Daha iyi bir insan olma” motivasyonuna katkı sağlayamaz mıydı? Öyle ya; cehenneme düşmektense, cennete gitmeyi kim istemezdi ki?
Bu şu demek miydi: Cehenneme düşüp arafa geçememe riskini ortadan kaldırmak için; şu dünyada her bir bireyin ve iktidarın elinden geldiğince, iyiye yönelik çaba harcaması gerekmektedir. Aslolan BİLMEDEN işlenen hatalar, yanlış adımlar; yanılmalar vs değildir. Burada sözkonusu olan; ruhun ve düşüncenin ”kirden”, kötülükten korunmasıdır. Yani sorgulanması gereken; insanın bilerek, isteyerek zarar verme istemi ve eğilimidir.
Dante araf dağına tırmanacağı zaman, ona, dönüp eski günahlarına bakmaması gerektiği söylenir. O vakit Dante, ”sürekli olarak yanlış adımlarına geri dönme eğiliminde” olduğunu anlar. Ve bu yolculuğun kendisine yeni bir şeyler öğretmiş olduğu kanısına varır!
Araf dağında melekler her yeri izlemekte ve güneş pırıl pırıl aydınlatmaktadır! Ve Dante; cennete yaklaşma umuduyla pastoral ve büyüleyici geçitlerden geçecektir..!
Dante’in arafı tıpkı İtalya’da güzel bir bahar gününü hatırlatır insana. Sahi, tarif edildiği gibi midir araf?
Şöyle diyebilir miyiz: Yaşamdaki tüm zorluklar, sorunlar, eksi 25 derecede bir ren geyiğini gütme sürecine benzer. Buna üzülmeli mi? Yoksa bu mevzu, insanın, kendini sadece o ”yeni” duruma iyi hazırlaması gerektiği, biçiminde mi anlaşılmalıdır?
Peki birey; biyolojik, fizyolojik ve psikolojik olarak o yaşam tarzının üstesinden – çeşitli nedenlerden dolayı- gelemiyorsa ”cezası” ne olacak?
Dante’nin bize anlatmak istediği aslında belki de; hayatın hastalık, yaşlılık ve ölümden ibaret olduğu, gerçeğidir. Ve belki de; hayatın, sadece semavi ve barışla renklendirilmiş birkaç adımdan başka bir şey olmaması gerektiği, gerçeğini ortaya koyma çabasıdır.
Sahi Dante’nin anlattığı öbür dünya -aslında ve çoğu zaman- bu dünyada da yaşanmıyor mu?
(HK/EMK)