Başbakan Tayyip Erdoğan'ın fütursuzluğuna imreniyorum bazen. Nasıl denk gelirse öyle sallıyor. Tarihmiş, coğrafyaymış, psikolojiymiş, ilimmiş, bilimmiş, ne umuru. Varsa yoksa, İstanbul'un islami cemaat ve dergahlarında kulaktan kulağa dolaşırken hıfzedilmiş klişeler, efsaneler, menkıbeler. İşi götürüyor yıllardır.
Prompterı, yani konuşmacının gördüğü ama bizim görmediğimiz, konuşana konuşacaklarını kayan yazılar olarak gösteren aleti önünden kaldırdığınızda, biraz önce ansiklopedik bilgilerle doldurulmuş, sağı solu dengelenmiş lafları eden sanki o değil de başkasıymışçasına ağzına geleni konuşmaktan yüksünmüyor hiç. Esip savuruyor. "Velev ki siyasi simge" diye başladığı lafın başını belaya sokmasına ramak kalmış olması bile onu mizacından vazgeçirmiyor.
En son incimiz bakın ne: "Hakikaten bakıyorsunuz bilgide Yahudi ve Musevilerin çok ciddi keşifleri var. Bu icatları sebebiyle oturdukları yerde para basıyorlar. Telefonun geçmişine baktığımızda orada onu görüyorsunuz. Ampulde, enerjide onu görüyorsunuz. Onlar, durdukları yerde hala bunun rantını almaya devam ediyorlar. Aynı şekilde iletişimde bunu başarmış. Hala rantını almaya devam ediyor." Böyle demiş başbakanımız, Yıldız üniversitesinde yaptığı konuşmada, bilginin önemini vurgulamak isterken!
Kafayı ampule takmış ya, nereye baksa aklına o geliyor: "Yahudiler ampulu keşfetmiş, oturduğu yerde para basıyormuş." Milletler, kavimler, cemaatler bir şey keşfeder mi? Keşif ve icatları, uygarlıklar ve onların üzerinde yükseldiği üretim tarzları dışında bir süreçle ilişkilendirmek mümkün mü? Tayyip Erdoğan'ı bunlar ilgilendirmez, o bildiğini bilir, başka birşey bilmez.
O bir yandan ötekileştirir, öte yandan ötekileştirdiğine imrenir: "Adamlar bir icat yapıyor, durduğu yerde para basıyor, ah, ah!" Tıpkı "Ergenekoncu" düşmanları gibi onun da içi gidiyormuş meğer, "Allah Türk'e bir 'erke dönergeci' ihsan eylesin" diye. Bir başlatıyorsun bir daha durmak yok, sen oturuyorsun dönergeç her dönüşünde çuvalla para basıyor! Böyle bir Türk icadı bekliyoruz milletçe. Ya da belki bir keşif: Belki, Rize'de lahana tarlasından petrol fışkırır! Belki ısırgan otundan kanser aşısı icat eder, bütün alemi kendimize bağımlı kılarız. Bilgi çok önemli ya!
Ama, Başbakanın yaradana sığınıp salladığı gibi ne telefonun mucidi Alexander Graham Bell'in, ne ampulün mucidi Thomas Alva Edison'un Yahudilikle bir ilgisi var. Bell bir İskoç; Edison, Hollanda kökenli bir Amerikalı, üstelik hakkında pasif anti-semit olduğuna dair iddialar dolaşan bir adam. Ne gam, Erdoğan ağzına geleni söyler...
Gene de, Başbakan'ın, bilim tarihinden nasiplenmiş olmasa bile, ampul ve oturduğu yerde para basmak arasında bir ilişki icat etmiş olduğunu kabul etmemiz gerek. Erdoğan da bütün mucitler gibi, keşfinin farkında olamayabiliyor bazen. Gerçi onunki ampulle değil, ampulün suretiyle ilgili bir icat ama olsun! (AH/BÇ)
