Fotoğraf: csgorselarsiv.org
Birazdan okuyacaklarınız bir hikâye değil. Bu bir kadının ve çocuğunun yaşadığı gerçek bir hayat.
Bu anlatacağım olayın yaşandığı kenti ve kişilerin isimlerini açıkça yazamıyorum. Çünkü anne ve iki çocuğu öldürülmekle tehdit ediliyor.
Bu ölüm tehdidi o kadar sahici ki kadın, depremden kaçarken sığındıkları dede evinde başına geleni anlatırken de sessizce hıçkırarak anlattı.
Çocuk
Kadın, avukat ve kadın sığınağı konusundaki destek önerilerimin de kendileri için bir çözüm olmadığı “güçlü ailenin” onları bulup mutlaka öldüreceğinden emin.
Şimdi...
Adını güvenlik sorunları nedeniyle yazmadığım bir kentte, bir kadın iki çocuğu ve kocası ile birlikte yaşıyor.
Mevsimlerden kış. Şubat’ın 6’sında yer yarılıyor, deprem oluyor. Bu kadının ve çocuklarının yaşadığı ev, büyük hasar alıyor.
Aynı kentte, başka bir mahallede yaşayan dedelerinin evine gitmeye mecbur kalıyor kadın. Kocasının aile evine gidiyorlar.
O ev iki katlı ve daha güvenli, üstelik depremden de hiç yara almamış.
Gittikleri ilk akşam daha. Herkes uyuyorken sabaha karşı anne bir ses duyuyor. Küçük kızlarından 5 yaşında olanının ağlama sesi geliyor. Ara sıra da çığlık sesleri.
Anne, banyodan gelen sesi takip ediyor ve kızını ve dedeyi banyoda kıyafetsiz bir şekilde buluyor.
Çığlıklar atıyor, tüm ev halkı uyanıyor. Ertesi gün adliyeye gidiyor, suç duyurusu yapıyor. Polis geliyor, dedeyi gözaltına alıp ifadesini alıyor. Çocuğun ifadesini de pedagoglar eşliğinde alıyorlar.
Çocuk olanı biteni anlatıyor. Dedesinin kendisini istismar ettiğini söylüyor. Bu beyanlar doğrultusunda dede hakkında soruşturma başlatılıyor.
Fakat bu sırada dede boş durmuyor. Ailenin tüm erkeklerini arıyor, bir araya topluyor anneyi “seni öldürürüz” diyerek tehdit ediyor. “İlla savcılığa yaptığın suç duyurusunu geri çekeceksin” diyorlar.
"Bizi bulup öldürür"
Anne önceleri direniyor, savcılığa yaptığı şikâyet dilekçesini geri çekmiyor, ailenin erkekleri durmuyor, “Çocuklarını da öldürürüz” diyorlar.
Başta kendisine inanmayan fakat çocuğun pedagog raporunu okuduktan sonra istismara inanan kocası da kendisine destek olmaya başlasa da savcılık şikâyetini geri çekiyor. Depreme rağmen kendi evlerine dönüyorlar… Korku içindeler, hiçbir kuruma güvenleri yok. “Bizi bulup öldürür” diyor anne…
Bu anne, beni aradığında depremin üzerinden iki hafta geçmişti. Kızının hakkını arayamadığı için çok üzgündü. Önerilerim ona çözüm olamadı.
Türkiye’de bir anne, öldürülme tehlikesi altında olduğu için dedesinin istismar ettiği çocuğunun hakkını arayamadı. Arayamıyor.
Özellikle, görece daha küçük kentlerde, “öldürülme tehditleri” nedeniyle istismar dilekçelerinin geri çekildiğini biliyoruz, tanığız
Böyle haberlerde, güvenlik eksikliğine neden olmamak adına genelde, kadınların ve çocukların isimlerini defterime/telefonuma kaydetmiyorum. Konusuna göre kaydediyorum, daha çok.
Bu kadını da “dede haberi” diye kaydetmişim. Bu bir "dede haberi" değil aslında. Bu, gizlenen erkeklik suçlarının haberidir…
Türkiye’nin kadınları ve çocuklarını koruyun. İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayın, çocukları istismardan korumaya yönelik bir numaralı anahtar olan Lanzarote Sözleşmesi uygulayın…
Hayatlarımız, masal da değil hikâye de…
(EMK/AÖ)