Bilkent Şehir Hastanesi'nin hasta kabulüne başladığı duyuruldu. Hastanenin sekiz kulesi, her kulesinin bir başhekimi, her başhekimin idari ve mali işlere bakan yardımcıları olacakmış. Çünkü bir kararname ile çoklu hastane sendromlarına koordinatör başhekimlik uygulaması getirilmiş. Hastaneye en yakın olan Atatürk Hastanesi taşınmış yani kapatılmış. Haftasonu da Yüksek İhtisas Hastanesi taşınmış. Şimdilik sekiz kulenin dördünün başhekimi atanmış. Çoklu hastanenin 3 bin 623 yatağı varmış, bu büyüklükle Avrupa’nın en büyük, tek seferde yapılan dünyanın üçüncü en büyük hastanesiymiş. Bilkent Şehir Hastanesinde 7 bine yakın sağlık personeli olmak üzere toplam 12 bin kişi istihdam edilecekmiş.
Açıklama böyle. Yeni yapılmış, gayet güzel çalışan Atatürk Hastanesi niye kapatılmış, soran yok. Atatürk Hastanesi’nin her nedense kadroya alınmamış taşeron işçileri bir günde işsiz kaldı, onlara ne olacak soran var mı? Yok. Diğer hastanelerin tüm çalışanları bu hastaneye gelebilecek mi? Hepsini geçtim hastalar bu hastaneye gelebiliyor mu, altyapısı tamam mı, soran yok.
Şimdi büyük ihtimal bir açılış yapılacak. Bu açılışta sahne devasa olacak. Arkada devasa barkovizyonlar olacak. Sahnede pek çok şirketin adı yazan arka plan süslemeleri olacak. Sahneye önce Orta Asya sazlarıyla Osmanlı saray müziği eserleri çalan bir ekip çıkacak. Ardından devasa ekranlara inşaatın ilk mimari proje halindeyken hazırlanmış bilgisayar oyunu görünümlü sunumu, ardından inşaatın aşamaları ve şirket sahipleriyle prezentabl işçilerinin mutlu gülüşleriyle verdikleri pozlarla süslenmiş “biz büyük ve mutlu bir aileyiz” fotoğrafı, inşaatı denetlemeye gelen devlet erkanıyla çekilmiş “çok ciddi bir şekilde denetliyoruz bu işleri” kareleri ile dolu, uzun mu uzun bir sunum yansıyacak.
Hançeresini parçalayarak okuduğu zincirleme sıfat tamlamasını bitiren sunucunun davetiyle sahneye çıkacak hatip. Hatibin önünde beyaz geniş sandalyelerde heybetli bir protokol olacak. İçinde şirket sahipleri, orada görülmesinde lüzumlu olanlar, görünmeyi çok arzulayanlar ve devamı. Hatibe göre sağ kolda kadınlar, arada bir bariyer ve sol kolda erkekler. Mikrofona bir iki pıtı pıtı vuruş ile ses kontrol edildikten sonra başlanan konuşmada bu büyük eseri yapmak için var güçleriyle çalışıp tüm engellemeleri aştıkları, bir takım oligarşik ve vesayetçi yapıların bu eserlere engel olmaya uğraştığı, bir zamanlar SGK kuyruklarında beklenildiği, şimdi yürüyen merdivenlerle kulelere tırmandıkları…
Bilkent Şehir Hastanesi, gereksiz ve verimsizliği garanti edecek büyüklükteydi, ihalesini alan şirketlere kapatacağınız hastanelerin arazilerini de otel AVM, rezidans yapsınlar diye verecektiniz, temel tıbbi hizmetleri de şirketlere ihale edecektiniz, kaynağı yokken şirketlere kira ve hizmet bedeli ödeyeceğinizi vaat ediyordunuz, tıpta uzmanlık eğitimini zedeleyecektiniz, ihaleniz usule aykırıydı, Orman Bakanlığına ait orman vasıflı arazinin üzerine ticari alan yapılması yasak olmasına karşın mükellef bir ticarethane kuracaktınız, devasa hastanenin ÇED süreci yapılmamıştı, ön hazırlıkları uluslararası standartlara uygun değildi, hastanenin altyapısı yoktu, yol yoktu, sözleşmelerine ticari sır diyor kamuoyundan saklıyordunuz, adlı adınca sağlık hizmeti imtiyazı kurup havalı olsun diye pipipi diyordunuz…
Türkiye’nin en eski ve en deneyimli bakanlığı olan Sağlık Bakanlığı’na işi teslim etmeyip dünyada bu işlerin her aşamasının kaymağını yiyen şirketlere hukuk belgeleri ihalesi verdiniz. Koskoca bakanlıkta yetkili kalmadı belediyeden su ürünleri mühendisi daire başkanı getirdiniz. Şirketin yetkilisi Sağlık Bakanlığı’nın bürokratının odasına özgüvenle ve gülümseyerek “Ortağın geldi” diye daldı, bürokrat bırakıp gidecekti, bırakmadınız. İhalelerde usulsüzlük olduğunu komisyon kararlarına yazan yürekli insanlar çıktı, bir alt kata tayinini çıkardınız…
Siz bunları yaparken bu işten yararı olan azıcık bir grup dışında hiç kimseye görüş sormadınız. Bilgi vermediniz, şeffaflığın, hesap vermenin yakınından geçmediniz.
Görevi ve yetkisi sağlık hizmetinin kişi ve toplum yararına verilmesine çalışmak, halkın sağlığı ile hekimlik mesleğinin gereklerini bir arada korumak olan Türk Tabipleri Birliği de dava açtı. Davayı gören Danıştay dairesine şirketlere görüş yazanları üye atadınız, Danıştay yürütmeyi durdurma kararı verip Anayasa Mahkemesine başvuru kararı aldı. Mahkemelerin yollarını şirket temsilcileriyle birlikte aşındırdınız. Baktınız olmadı, yasayı değiştirmek zorunda kaldınız. Yasayı danışmanlık şirketlerinin büroları hazırladı, görüşmelerinde tam saha pres yapmak için Komisyon odasından dışarı adım atmadılar. Avrupa Yatırım Bankası kredi vermek için daha fazla yasal güvence istedi, Hazine garantisi istedi, şirketlere devredilecek hizmetlerin daha çok olmasını istedi, sözleşmelerin hepsinin güncellenmesini istedi… Hepsi yapıldı, daha fazlası yapıldı. Geldik bugüne.
Ankaralılar “Hastanemi Kapatma” diye imza kampanyası yaptılar, hastanelerine sahip çıkmak için çabaladılar. Hekimler, sağlık çalışanları anlatmaya çabaladılar. Sözün özü bilenler bilmeyenlere borçları olduğunun farkında olarak ellerinden geleni yaptılar.
Şimdi Bilkent’e yolu düşenler düşmeyenlere anlatsın. Yarın giderek ağırlaşan borçların altında ezilmeyelim diye, bu sözleşmeler nasıl feshedilir üzerine biz çalışmaya devam edelim. (ÖE/HK)
* Fotoğraf: Aytuğ Can Sencar - Ankara/AA