Beşiktaş’ta bir sokağın dönüşümü yaklaşık altı yıl önce başladı. İkinci el ev eşyası satan, koltuk döşemesi yapan esnaf sırayla dükkan kapatıp kahvaltıcı oldu. Çünkü sokakta iş yapan, para kazanan tek esnaf köşedeki kahvaltıcıydı.
Benim garsonluk yapmaya başlamam da tam bu sürece denk geliyor. Hem öğrenciliğim süresince hem üniversiteden mezun olup işsiz kaldığım süreçte garsonluk yaptım, hala yapıyorum.
Meslek olarak pek ciddiye alınmaz ama meşakkatli iştir garsonluk. Kahvaltı zaten ehli keyiflerin öğünü. En gösterişsiz kahvaltı sofrası bile çok parça servis demek. Bu sebeple kahvaltıcıda mutfakla müşteri arasındaki mesai daha da ağırdır.
Öğrenci olduğunuz için her gün çalışamazsınız, sigortanız da bu gerekçeyle yapılmaz.
Mesleğin iyi yanları da var tabii. Müşteri her daim sevimsizdir ama gördükleriniz yanınıza kar kalır. Türlü türlü huylar, takıntılar…
Her sabah hamam sonrası kahvaltıyı bir ritüel olarak devam ettiren insanlar var mesela. Ya da haftasonları sadece yemek için gezenler hiç de az değil.
“Beşiktaş’ta kahvaltı, Ortaköy’de waffle” diye evden çıkan akşamına da bistro’da bira içen kentli orta sınıflar üzerine yüzeysel de olsa analizler yapabilirsiniz.
İşe vaktinde gelmek ve adisyonları doğru tutmak dışında pek bir sorumluluğunuz yoktur. Mesai saati bitince gün boyu yaptığınız işe dair hiçbir şey kalmaz aklınızda; en güzel yanı da budur garsonluğun. Eve iş getirmezsiniz, mesai bitince iş düşünmezsiniz, meslek egosu edinmezsiniz. Mesleğinizi kimlik olarak benimsemezsiniz. Garsonluk bence bu yüzden ciddi bir iştir.
Stajyerlik de garsonluk gibi ciddiye alınmayan, yapanı da çevresini de tatmin etmeyen bir geçiş süreci uğraşıdır. Ama aynı zamanda mesleki bir kimlik arayışı olduğu için, garsonluktan daha çok önemsersiniz. Ben de ne yapmak istediğimi ararken, zaman zaman nükseden “ciddi bir şeyler yapmam lazım” kaygısıyla birçok yere girip çıktım stajyer olarak. Proje asistanı, koordinatör asistanı gibi iş tanımlarım oldu. Yaptığım hiçbir işi ciddiye almadığım için bütün projeleri yarım bıraktım. Uzun süre stajyer olarak daldan dala konduğum için “Niye kullandırıyorsun kendini” ve “ Ne zaman işe gireceksin” sorularına maruz kaldım. Sınıf bilincimiz var çok şükür, “ücretsiz emek sömürüsü” tartışması da yapıyoruz arkadaşlar arasında. Stajyerlik deneme yanılma yöntemiyle kendinize imkan yarattığınız bir süreç.
Stajyer olarak birçok kapıyı çalabilirsiniz, eğer meslek edinmeye karar verirseniz kapıları tekmeleyebilirsiniz.
Başkalarına bakabilmek önemlidir, garsonluk yaparken de gündemi takip ederken de aynı merakla baktım herkese. Ama bir muhabir olarak başkalarına bakmanın da gündeme dahil olmanın da bambaşka bir sorumluluğu var. Haber yapmak için görüş aldığınız ya da haberini yaptığınız kişileri anladığınız kadarıyla değil tam olarak anlattıkları kadarıyla aktarmak zorundasınız. Haberini yaptığınız kimseyle hemhal olamazsınız çünkü bir Cumartesi Annesi’yle ya da ev işçisi bir kadınla duygudaşlık bile edemezsiniz; çok istemenize rağmen…
Garsonluk bir adım geride kaldı, bianet’e benden bir tekme …(MK/HK)