Babalar Gün'ü ile ilgili yazar mısın denildiğinde zemin arazi olmaya çok müsaitti. Nitekim kızımız Ada doğalı henüz on beş gün olmuştu. Fakat babalığın yüzde 90'ı sorumluluklarından kaçmamaktır/kaçamamaktır deyip kaleme sarıldım.
Başlangıçta ve uzun zaman "bir"sinizdir. Aslında öylede kalmaya çalışmanız fena olmaz. Nitekim bu mevzu üzerine yeryüzünde epey kağıt ve matbaa mürekkebi sarf edilmiştir.
Ağaç katliamının aşağı yukarı diğer yarısını ise "iki olma-olamama" halleri üzerine harcananlar oluşturur.
İki olmak, hep korktuğunuz, hakkında epey bir öcü masalı anlatılan ve meyhanelerin vazgeçilmez mezelerindendir.
Bir gün başınıza gelir, siz de artık tecrübe sahibi olmanın rahatlığıyla "evlilik denilen müessese şöyledir böyledir..." diye ahkam kesebilme ehliyetini elde etmiş olursunuz. Tabii artık konuşabilecek mecali kendinizde bulabilirseniz.
Üç olunca, evet gerçekten size rağmen hafif bir "olmuşluk" hissedebilirsiniz. Biraz mırın kırın etseniz de sineye çekersiniz, çünkü üç kutsal sayıdır, uğurlu rakamdır. Dört olunca, bütün allagoritmalar iflas eder.
Nitekim dört ne asal sayıdır, ne başka bir şey. Hem bir rakamla (4) ifade edildiğine bakmayın, dört ayrı kişiyi gösterir. Hem artık gençliğinizden kalma ebcet hesabı durumu idare etmeye yetmiyordur, bundan sonra matematiğinizi geliştirmek sizi bekleyen yazgının bir parçası olur. Beş, altı ve daha fazla olma halleri benim ihtisas alanıma girmiyor. Onları şimdilik buraya, cami avlusuna bırakalım...
Baba adaylarına tavsiyeler
Öncelikle sabırlı olmayı öğreneceksiniz, çünkü önünüzdeki yıllarda "ha şu da bitsin, ondan sonra rahata ereceğim" gibi alengirli, sayıklama halinde zikredeceğiniz mantralarınız olacaktır.
Fakat o yıllar bitmek bilmez, bir taraftan ileri düzeyde bağımlılık yapacağı için bitse de bu sefer siz vazgeçemezsiniz. İşte bu yüzden çocuk sahibi olmadan hazır reçetemiz yok ama yolunuzu mesela Katmandu'ya düşürüp kendinizi bir manastıra kapatıp ya da artık Gobi mi, Sina mı orası size kalmış, çölün birinde bir mağaraya sığınıp 40 gün inzivaya çekilip "olma"nın yollarını arayabilirsiniz.
Çocuklar ayrıca, sağlam kafayı bilmem ama sağlam vücuda bayılır. Başta uykusuz gecelere dayanmak ve oyun adı altında zaman zaman size yapılan zulümlere katlanmak için sağlam bir bünye şart.
Artık gezmekmiş, tozmakmış, kahveye gideyim bir el king atıp geleyim hayalleri hakikatten hayale dönüşür. Dolayısıyla arkadaşlarla da buluşamazsınız, hem artık buluşsanız ne olacak, kaçınılmaz olarak çocuklardan konuşmaya başlarsınız.
Okumak yazmak mı? Jonglörlük konusunda yeteneğiniz varsa neden olmasın. Kız babası olanların hali ayrı bir duman, sonra öğrenirim falan diye ertelemeyin hemen bir kursa yazılın.
Gittiğiniz "damat ve damat adaylarıyla mücadele" kursunun müfredatında , damat ya da damat adaylarını bakışlarla nakavt etme teknikleri mutlaka olsun.
"Derya içinde" olunca ancak meselenin bu kadarına idrak edebiliyoruz, hoş görün. Hem artık bu meseleyi bir an önce kapamak ve tatlıya bağlamak zamanı geldi. Allah göstermesin ne olur, ne olmaz, malum uluslararası bir organizasyon olan Türklerin Soyunu Kurutma Komplosu Örgütü'nün (TSKKÖ) amaçları doğrultusunda propaganda yapıp "halkı çocuk yapmaktan soğutma" suçuyla değerli savcılarımızın dikkatini çekmek te var işin sonunda. Onun için neme lazım, en iyisi ben yeni bir çağrı yapayım.
Sayın baba adayları siz benim yukardaki zırvalamalarıma aldırmayın, atadan dededen ne gördüyseniz onu yapın, nitekim çocuklarla ilgili her türlü vazife kadınlara aittir. Rızıkını da Allah verdiğine göre (!) kolay gele....
Macaristan'da babalar günü yok
Ol bu yazının kaleme alınma nedeni, Babalar Günü'nün şu an yaşadığım Macaristan'ın surlarını yeni yeni zorlamaya başlamış olması. Bu seneye kadar konuşulmazken "Bizim neyimiz eksik" diyen Macar piyasası bu hadiseyi, ülkeye kazandırma derdine düşmüş.
Yanlış anlaşılmasın bugüne kadar kutlanmama nedeni öyle "Kapitalizmin bir oyunudur" gibi bir karşı çıkıştan değil. Macar babaların böyle bir günü hak edecek derecede babalık yapmamalarından kaynaklı olduğu şaka yollu da olsa dile getiriliyor. (AS/HK)