Berlin'de yayın yapan Cashmere Radio'nun programları arasında yer alan "Filmin Tadı" podcasti filmlerde göz önünde olan ayrıntılardan çok arka planda kalan ve dönemin koşullarını yansıtan yemekler üzerinde duruyor.
Podcastin her bölümü için bir film seçilerek içinde yer alan yemek sahneleri ve bu yemeklerin filmin alt mesajlarına katkısı değerlendiriliyor.
Filmler, dönemin ruhunu yansıttığı gibi yiyecekler ve tüketim biçimleriyle de toplumsal yapıyı yansıtıyor. Programda, ayrıca kültürün yansıması olarak da işlev gören yeme alışkanlıkları ve yemek sosyolojisi inceleniyor.
Spotify üzerinden dinlenebilen podcast serisinin 13 uzun ve "İstanbul salatası tarifi" ile "Züğürt Ağa'da viski" isimli 2 kısa bölümü bulunuyor.
Yönetmen Kerem Soyyılmaz ile sosyolog ve coğrafyacı Ozan Zeybek'in sunduğu podcastin tanıtımındaki şu cümleler dikkat çekici:
"Film izlerken genellikle konu ve oyunculara dikkat ederiz ancak içinde yeme içme olan filmlerde dönemin yaşamına dair ilginç detaylar gizli. Bunlara bakarken kendimizi yakın tarih, politika, hayvanlar, bitkiler ve yemek konuşurken buluyoruz."
Tereyağından margarine tüketimin dönüşümü
Podcastin ilk bölümünde Zeki Ökten'in yönettiği ve 1977'de gösterime giren "Çöpçüler Kralı" filmi üzerinden ekmeğin değişimi ile tereyağı ve zeytinyağının yerini margarine bırakması değerlendiriliyor. 70'lerin politik ve toplumsal karakteri masaya yatırılırken ünlü margarin markası Sana üzerine de sosyolojik bir perspektif sunuluyor.
Hatırlarsanız, Sana margarinlerinin Türkiye mutfağına girişi 1952 yılına uzanıyor. Country Crack markasının yerel versiyonu olan Sana'nın Türkiye pazarına açılmasından sonra mutfakta en çok kullanılan tereyağı ve zeytinyağı yerini "bitkisel" margarine bırakıyor. Sana'nın internet sitesinde (https://www.sana.com.tr/tarihce) de pazarı domine eden bir marka olarak durumu şöyle açıklanıyor:
"Zeytinyağı ve tereyağın yerini 1952 yılında Sana aldı. Ancak tüketiciyi margarin konusunda bilinçlendirmek gerekiyordu. Sana bu misyonu üstlenerek, margarinin önemi ve bu yeni besin kaynağının yararlarını vurgulamaya başladı."
Trans yağ içerdiği, kötü kolesterolü ve kalp krizi riskini artırdığı gibi iyi kolesterolü azalttığı bilinen margarinin Türkiye'nin kültürel özelliklerinden bitkisel ve hayvansal yağların yerini almasıyla övünmesi podcastte de değinilen bir konu.
Atlı viski ve Adalet Partisi
1979 yapımı, Ömer Kavur'un yönettiği "Yusuf ile Kenan" da podcastin gündemine aldığı bir film. İşçilerin paylaştığı çorba ve hamur işi ile hikâyesi anlatılan çocukların yeme alışkanlıkları üzerinden Türkiye'nin politik iklimi ile gündelik hayattaki sefalet meselesine odaklanıyor program yapımcıları.
"Yusuf ile Kenan", "Çöpçüler Kralı" ve "Züğürt Ağa"nın yayınlandığı 1975-1985 yılları Türkiye için hem politik hem de toplumsal dönüşümlerin hız kazandığı dönemler. Margarinle temsil edilen dönüşüm ve tüketim farklılaşmaları şehir yaşamındaki işçilerin ve çocukların hayat kalitesini de ortaya koyuyor.
Podcastin üçüncü bölümünde Nesli Çölgeçen'in 1985 yapımı "Züğürt Ağa" filmi üzerinden rakı kültürü, yer sofrasından masaya geçiş ve "atlı viski" gibi konular işlenirken dönemin politik atmosferi aktarılıyor.
Programa konuk olan Burkay Adalığ şöyle diyor:
"O dönemlerde çok popüler olan bir viski var: White Horse. Logosu da beyaz bir at. İlginç bir ayrıntı olarak logosu at olduğu için Adalet Partisi'ni simgeleyen, Adalet Partililerinin tercih ettiği bir viski. 'Atlı viski yok mu?' sorusuna 'Hayır, daha iyisi var' denilmesiyle daha önceki partiden 80'lerin farklı düzenine geçildiği alt okumasını yapmak da mümkün."
Danimarka ve Türkiye'de içki kültürü
Bir diğer bölümde Thomas Vinterberg'in yönettiği 2020 yapımı ödüllü "Druk (Körkütük)" filmi var. Podcastte Türkiye ve Danimarka arasındaki lokanta ve içki kültüründen iki ülke arasında alkol tüketim oranlarına kadar pek çok konu inceleniyor.
Film, bir grup öğretmenin kanlarındaki alkolü belli bir seviyede tutarak yaşamı daha kolay ve katlanılabilir kılmaya çalışmalarını konu ediniyor.
Podcast, filmdeki öğretmenlerin kapitalizmin belirli zaman dilimleri içerisinde sınırladığı alkol tüketiminin kurallarını yıktığını söylüyor. Bunun yanında ise restoran kültüründen kaliteli alkole erişime kadar pek çok nokta Danimarka'daki orta sınıfın yaşam standartlarını anlamayı da mümkün kılıyor.
Bu bölümde ilginç bilgiler de paylaşılıyor. 2021 verilerine göre Türkiye'de kişi başı alkol tüketimi 2 litreyken Danimarka'da bu sayı 14 litreye çıkıyor.
Türkiye'de alkole karşı önyargının pek çok sebebi olduğu gibi fiyatlar da tüketimi sınırlandırıyor. Danimarka'da ise lise öğrencilerinin alkol üzerine kurulu oyunları var. Bu sebeple Türkiye'deki alkol alışkanlıklarının Danimarka'dan az olması kültür, ekonomi ve gençler arasındaki yatkınlık gibi pek çok sebebe dayandırılıyor.
Filmlerden detaylar verildiği gibi Türkiye'deki ekonomik, politik ve kültürel atmosferin de değerlendirildiği podcast serisinin diğer bölümlerinde "Duvara Karşı", "Selamsız Bandosu", "Zengin Mutfağı" ve "Ölümsüz Kadın" gibi filmler üzerine de bölümler bulunuyor.
(MD/AÖ)