Erzurum Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi.
Gelişen teknolojiyle birlikte, analog makinelerin yerini, dijital makineler alalı uzun zaman oldu. Fotoğraf stüdyolarında çekilen fotoğrafa dair verilen merakın yerini ise fotoğrafın saniyesinde sosyal medyada paylaşıldığı bir döneme girildi. Fotoğrafa ulaşma bu kadar kolaylaşınca, haliyle de stüdyo fotoğrafçılığı eskiye nazaran önemini kaybetti.
Erzurum’un en eski fotoğrafçılarından Mehmet Kalender stüdyo fotoğrafçılığını ve ustalarından devraldığı mesleğini sürdürüyor.
Kalender, 1952 yılında Erzurum'da doğmuş. Ortaokul eğitiminden sonra ise devlet memuru olan babasının isteğiyle, bir fotoğrafçının yanında çırak olarak işe başlamış. 1964 yılından beri fotoğrafçılığın içinde olan Mehmet Kalender ile fotoğrafçılığın geçmişten bugüne durumunu, fotoğraf makinesi koleksiyonunu, kısacası fotoğrafı ve fotoğrafçılığı konuştuk.
"Bir fotoğraf çekerdin, iki kilo et alırdın"
"O zamanlar çocuğum, aklım kesmiyor neyin ne olduğunu. Babam koymuş beni, fotoğrafçının yanına. Çırak olarak başladım. O günkü şartlarda fotoğrafçılık çok iyi bir işti, para kazanılırdı. Bir poz fotoğraf çekerdin, iki kilo et alırdın. Babamda bu yüzden istedi diye düşünüyorum. 1967 yılına kadar ise çeşitli yerlerde çıraklık yaptım."
"Artist pozları çekerdik"
Ustalarının kimler olduğunu merak ediyorum. Kalender, ustasının Iğdır'lı olduğunu, isminin Yusuf Yıldırım olduğunu ve keman çaldığını anlatıyor:
"Sonrasında, Foto İpek'te çalıştım. Foto Aile de devam ettim. Ondan sonra kendi işimi kurma kararı verdim. 1972'den önce Kars'ta kendi işimi kurdum, askerden gelince devam ettim." Konu 1970'li yılların Erzurum'una geliyor. Kalender o yılların Erzurum'unu ve fotoğrafçılığını şöyle açıklıyor:
"O zamanların Erzurum'unda biz sürekli aile fotoğrafı çekerdik. Bu fotoğraflara haftalık fotoğraf derlerdi. Siyah beyaz, böyle artistlerin yan pozları vardır ya, öyle fotoğraflar çekerdik. Hep karanlık oda da düzenlemesi yapılırdı. Banyosunu kendim yapıyordum. O zamanlar kadın erkek stüdyoya hazırlanıp gelirlerdi, iyi giyinirlerdi. Şimdi ise vatandaşa fotoğraf çekip, kafasını takım elbiseye yerleştiriyoruz, oluyor takım elbise! O günkü şartlarda ne kadar hazırlanırsam, o kadar iyi çıkarım anlayışı vardı."
"İki kedi boğuşsa hemen fotoğraf çekiyorlar"
Kalender ile geçmiş yıllarda fotoğrafçının statüsünden konuşuyoruz. Kalender, "Önceden çok önemliydik" diyor ve ekliyor: "Şimdi ise değerimiz yok. Geçmişte, en ileride gelen şahıs fotoğrafçıydı, bunu bir yere girdin mi hissederdin. Misal düğünlere giderdik, düğünün sahipleri, daha çok çeksin hesabıyla bize öncelikli davranırdı. Artık herkesin elinde makine ve telefon var. İki kedi boğuşsa hemen fotoğraf çekiyorlar! Bizim meslek gitti yani."
"Burada kapandık kaldık"
Fotoğrafçılığın günümüzdeki durumundan konu açılıyor. Kalender fotoğrafçılığın bitiş döneminde olduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor: "Artık fotoğrafçılık bitti, dijital makineler ve telefonlar çıkınca herkes oldu fotoğrafçı, biz olduk çırak. Torunum benden iyi bilgisayar kullanıyor, ben kullanamıyorum. Bilgisayara döndü artık fotoğraf işi.”
Kalender, yaptığı mesleği marketlerin karşısında dayanamayıp batan mahalle bakkallarına benzetiyor:
“Dijitalleşmeyi de öncesinden hissetmedim açıkçası. Çünkü bizdeki gelişme zaten bir anda oluyor. Eskiden de öyle makineler vardı ki, o günkü şartlar da bile para yetmezdi, pahalı makinelerdi yani. Dijital çıktıkça biz geriye gittik. Büyük marketler, bakkalları bitirdi ya biz de öyle olduk. O büyük market bizdeki telefon işte.
“90'lı yılların sonuna doğru makineleşmek gerekti. Biz uyamadık o sürece. Uyan arkadaşlar da makinelere çalıştı yani. Çünkü baskı makineleri 100 bin dolar, 90 bin dolar civarındaydı. Pahalı olduğu için borca girdiler, hatta kimisi kapatıp gitti.”
“Vesikalık da yok”
“Bizdeki ana kazanç vesikalıktır. O da yok işte. Vesikalık bir dükkanı ayakta tutar. Fotoğrafçılık özelliğini kaybetti, Photoshop gibi programlar yüzünde. Misal, sakalım olmayacak, saçlarım siyah olacak de hemen yaparlar. Tamamen fotoğrafçılık mesleği bitti. Fotoğrafı öyle bir düzenliyorsun ki, fotoğraftaki sanki kendi değil.
"Göremezsen olmaz o iş!"
Kalender fotoğrafla ilgilenen gençlere yönelik birkaç önerisi var. Makine sahibi olan herkesin fotoğrafçı olmadığı söyleyen Kalender, "Kaliteli, adi makine fark etmez, fotoğrafçı o pozu görür. Yeter ki göreceksin, göremezsen olmaz o iş!" diyor.
"Bu makineler çok değerli"
Kalender'in harikulade bir fotoğraf makinesi koleksiyonu var. 130 yıllık Fransız yapımı fotoğraf makinesinden tutun, Nikon, Canon, Yashica ve Zenit markalı 100'ü aşan bir koleksiyon bu. Kalender, makinelerin hepsinin özel olduğunu belirtiyor ve ekliyor: "Bu makineler çok değerli." (UŞ/HK)