Dil, yalnızca bir iletişim aracı değil, aynı zamanda bir kimlik ve aidiyet göstergesidir. UNESCO tarafından 1999 yılında ilan edilen “21 Şubat Uluslararası Anadil Günü”, dünya üzerindeki tüm dillerin korunmasını ve anadil eğitiminin önemini vurgulayan bir gün olarak kutlanmaktadır.
Ancak bu gün, özellikle anadili eğitim ve kamusal alanda yeterince kullanılmayan topluluklar için daha büyük bir anlam taşımaktadır.
Kürtler açısından bakıldığında, bu gün, tarih boyunca maruz kalınan dilsel baskılar, asimilasyon politikaları ve anadil hakkı mücadelesi bağlamında büyük bir önem taşımaktadır.
Dil yalnızca kelimelerden ibaret değildir; bireyin düşünce biçimini, dünya görüşünü ve toplumsal ilişkilerini belirleyen bir unsurdur.
Dilin yok olması, aynı zamanda bir kültürün ve kolektif hafızanın da yok olması anlamına gelir. Kürtler, Orta Doğu’nun en büyük statüsüz halklarından biri olarak, uzun yıllardır anadillerini kamusal alanda kullanma, eğitimde ve medyada yer alma konusunda ciddi engellerle karşılaşmıştır. Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de farklı hukuki ve siyasal koşullara maruz kalan Kürtlerin ortak noktası, anadil üzerindeki kısıtlamalar nedeniyle dilsel ve kültürel kimliklerini sürdürebilme noktasında karşılaştıkları zorluklardır.
Kürtçeye yönelik yasaklamalar ve kısıtlamalar Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde başlamış, Cumhuriyet döneminde ise daha katı bir şekilde uygulanmıştır.
1924 Anayasası, Türkiye’de resmi dili Türkçe olarak belirleyerek diğer dillerin kamusal alandaki kullanımını dışlamıştır. 1980 Darbesi sonrası Kürtçe konuşmak, yazmak ve öğretmek yasaklanmış, bu durum büyük bir kültürel kopuşa neden olmuştur. 1990’lı yıllarda bazı kısıtlamalar gevşetilmişse de, Kürtçenin eğitim dili olması hala yasaldan çok politik bir tartışma konusudur.
Benzer şekilde İran’da Kürtçe, Farsçanın gölgesinde kalmış ve resmi statüye sahip olmamıştır. Irak’ta Saddam rejimi döneminde Kürtçeye karşı sert baskılar uygulanmış olsa da, 2003 sonrası Kürt Bölgesel Yönetimi’nde dilsel haklar güçlenmiştir. Suriye’de ise uzun yıllar boyunca Kürtçeye yönelik yasaklar mevcuttu; ancak 2011 sonrası gelişen süreçte belirli bölgelerde Kürtçe eğitim veren okullar açılmıştır.
Bu tarihsel arka plan, Kürtlerin 21 Şubat Uluslararası Anadil Günü’nü yalnızca sembolik bir gün olarak değil, anadil mücadelesinin bir parçası olarak görmesine neden olmaktadır.
Anadil eğitimi alamamak, bireyin bilişsel gelişimini olumsuz etkileyebilir. UNESCO ve birçok pedagojik araştırma, çocukların kendi anadillerinde eğitim aldıklarında daha başarılı olduklarını, kimlik gelişimlerinin daha sağlıklı ilerlediğini ve topluma daha kolay entegre olduklarını ortaya koymaktadır.
Kürt çocuklarının anadilinde eğitim alamaması, şu sorunlara yol açmaktadır:
Öğrenciler, anadilinde düşünemedikleri ve kendilerini tam ifade edemedikleri için eğitimde geri kalmakta, bu da okuldan erken ayrılmalarına neden olmaktadır.
Anadilin eğitimde ve kamusal alanda dışlanması, bireyin kendi kültürüne ve toplumuna yabancılaşmasına yol açabilir.
Anadilde konuşamamanın yarattığı baskı ve dışlanma hissi, bireylerde özgüven kaybına ve sosyal izolasyona neden olabilir.
Anadilde eğitim almayan bireyler, yüksek eğitim seviyelerine ulaşmada zorluk çekmekte ve işgücü piyasasında dezavantajlı hale gelmektedir.
Bu noktada, 21 Şubat, yalnızca bir farkındalık günü değil, aynı zamanda anadil hakkı mücadelesinin bir parçası olarak değerlendirilmelidir.
Sosyolojik olarak değerlendirildiğinde, Kürtlerin 21 Şubat Uluslararası Anadil Günü’nü sahiplenmesi, yalnızca dilin korunmasıyla değil, kimliklerinin tanınması ve kültürel haklarının güvence altına alınmasıyla ilgilidir. Anadil hakkı, yalnızca eğitimle sınırlı değildir; bireyin sosyal, kültürel ve ekonomik hayatta tam anlamıyla yer alabilmesi için kritik bir faktördür.
Bugün Kürt toplumu, anadilini yaşatma mücadelesini kültürel ve akademik çalışmalardan dijital medyaya, edebiyattan siyasete kadar birçok alanda sürdürüyor.
21 Şubat’ı bu bağlamda anmak ve değerlendirmek, dilin yalnızca bir iletişim aracı değil, aynı zamanda bir kimlik, direniş ve var olma mücadelesi olduğunu hatırlamak anlamına gelir.
(AÖ/EMK)