Aylardır gündemimizden düşmeyen Aden körfezi, son olarak Horizan isimli Türk bayrakli gemi ve kadın kaptanının rehin alınmasi ile televizyon kanallarımızın ve yasılı basınımızın ilgisine mashar oldu. Aysun Akbay rehin alınan Horizon-1 adlı kuru yük gemisinin 4. kaptanıydı.
Denizlerde kadın kaptan ender görülür, kaçırılan bir gemide kadın kaptan olması da, haliyle söz konusu eylemin haber değerini yükseltti. Hikayenin sonunda ne olduğu bilmiyorum, herhalde bir grup kahraman NATO askeri gemiye baskın düzenleyip Somalili korsanları kıskıvrak yakalamış ve uluslararası adaletin guvenilir ellerine teslim etmiştir.
Horizon-1 ve Aden Körfezi'nde kaçırılan denizciler, korsanlık olaylarının içerisindeki en masum insanlar, buna şüphe yok. Koca bir demir yığının karanlık koridorları içinde, tanıdığı ve sevdiği herkesten uzakta haftalarca kapalı kalmak, bir işten çok bir cezayı andırıyor. Bir kaç konteyner gemisine girip çıkmışlığım var. Yapacak neredeyse hiç bir işi olmadığı için patlarcasına içki içen şişman Rus kaptanların ya da gemideki mutlak hiyerarşi içerisinde ezilmiş, un ufak edilmiş sıradan ve muhtemelen Filipinli tayfanın yerinde olmak istemezdim. Yine de, bütün bu olan biten içerisinde, en büyük günahkarın korsanlar olduğunu söylemek de, son derece yüzeysel bir yaklaşım olacaktır.
Rutin bir haber başlığı; "Somalili korsanlara Deniz Kuvvetleri göz açtırmıyor". Gerçek mi değil mi bilmiyoruz. Zaten haberlerin büyük çoğunluğu, oturduğunuz koltukta kendinizi daha rahat hissetmeniz ve kuvvetli bildiğiniz kurumların hakikaten de kuvvetli olduğuna inandırılmanız için yapılıyor (ya da selülitlerinizden yalnızca 5 seansta kurtulabileceğiniz yeni bir güzellik merkezinin açıldığını müjdelemek için). İyi de şunu soran bir allahin kulu veya allahın bir kulu yok; o adamlar neden korsanlık mesleği ile iştigal ediyorlar? Bir zamanların mutlu ve kendi halinde Somalili balıkçıları, kirlenen deniz, genişleyen av yasakları ve yoğun gemi trafiği nedeniyle işlerini kaybettiğinde onlara başka "katiyer seçenekleri" birakılmış mı? Aden Körfezi'nin korsanları, şimdi başkalarının zenginliğinden kendilerine pay istiyorlar.
Bir tür modern Robin Hood'luk güzellemesi yapacak halimiz yok. Fakat bu adamların amacının kimseyi öldürmek olmadığı, silahları bir güç unsuru ve kendilerine yöneltilebilecek askeri müdahalelere karşı tehdit oluşturmak için taşıdıkları da açık. kriminal vak'aların geçen zaman içerisinde, sosyal algının başkalaşması ile (ya da mevcut baskı organın etkisini yitirmesi sonucu) kahramanlık hikayelerine dönüşmesi az görülmüş şey değildir. Anadolu'da dağlara çıkanlara methiyeler düzen tonla hikaye/türkü var; ferman padisahin ise dağlar Köroğlu'nun veya diğer sosyal eşkıyaların...
Benzer biçimde Kraliyet Donanması'na karşı savaşan korsanları hep daha çok sevdik değil mi? Kraliçenin kırmızı ceketli, perukalı, snob, hokka burunlu subaylarına, majestelerinin itaatkar hizmetkarlarına karşı; kir pas içerisinde oradan oraya savrulan alkolik, düzensiz, neşeli ve disiplinsiz korsanları tuttuk. Ayrica, Fox Kids'te yayınlanan Çılgın Korsan Jack ve bahtsız dostu Lapacı bence gerçekten komik.
Şimdinin korsanları, Jack Sparrow gibi karizmatik, Keith Richardsımsı, atletik degil. Yine de şunu gözden kaçırmayalım, geçmişte de bir Jack Sparrow yoktu. Korsan dediğin adam Karayip Korsanları serisindekinden ziyade, meşhur Define Adası kitabındaki (çocukken ne severdim) gibi sinsi ve acımasızdı. Geçmişin korsanları muhtemelen 20. yüzyıl sinemasının bize tarif ettiği kurgusal karakterlere hiç benzemiyordu ve o kadar da neşeli, cana yakın insanlar değildi.
Tarihi ve güncel korsanlar arasındaki asli benzerlik ise, korsanların taşıdıkları niteliklerinden ziyade, korsanlığın kendisini doğuran ve ayakta tutan küresel adaletsizlikte. 17. - 18. yüzyıllarda zengin ticaret filoları, büyük tüccarların ya da asillerin haksız kazançlarını bir kıtandan başka bir kıtaya, ya da Akdeniz'de bir limandan başka bir limana taşıyordu...
Bugün büyük armatörlerin gemileri, Asya'da pek de önemsenmeyen bir yerde çok ucuza ve yoğun emek ile imal edilmiş malları, üzerine kat be kat maddi kar konularak satılacakları başka ve zengin bir ülkeye taşıyorlar. Bu zincir kırılmadığı sürece, korsanlık yaşamaya, ve yaşayan korsanlar bir süre sonra kahramanlaştırılmaya devam edecek. Bugünün ufak tefek, cılız ve pek de zeki görünmeyen Somalili korsanlarını, yarın Aden Hikayeleri beyaz perdeye aktarıldığında Laurance Fishburne ya da Samuel Jackson filan canlandıracak. Denzel Washington olsa olsa Amerikan Donanmasında binbaşı olur.(TP/EÜ)