Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) Ankara'dan başlayıp İstanbul'a devam eden "Adalet Yürüyüşü"nün sekizinci gününde yürüyüş ekibine eşlik ettim.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki yurttaşlar yürüyüşe sabah saat 09:00'da Kazanlar Mevki Üçler Petrol'den başlamıştı.
Yurttaş Girişimi, Hak ve Adalet Platformu ve Yan Yanayız Bir Aradayız Platformu'nun çağrısıyla katıldığım yürüyüşe 13:30'da Bolu Gerede çıkışında verilen yemek molasında dahil oldum.
Yürüyüş otobüste başladı
İstanbul'dan yola çıktığımız grupta yaklaşık 50 kişiydik. Yolda CHP Parti Meclisi üyesi Gülseren Onanç'ın girişimleriyle herkes kendini tanıttı ve neden bu yürüyüşe destek verdiğini açıkladı.
Gerede'de mola yerine indiğimizde fark ettim ki, otobüsün hali yürüyüşün haliydi. Otobüs yürüyüşün, yürüyüş de Türkiye'nin mozaiğini çizecek derecede geniş ve farklı kesimlere hitap ediyordu.
Nurten Ertuğrul Bingöl kendini tanıtırken "Ben Kürt kimliğimle buradayım. Söz konusu hak hukuksa Kürt'e düşen hep ölüm müdür" diye sordu. Mozaiğin adalete belki de en çok ihtiyaç duyanı, devletin nezdindeyse "bölücü masası"ydı.
Samsun'dan gelen Emine Küçükuslu ise Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen bir sınıf öğretmeni.
"Sivil ölüme mahkum edildik. Mücadelemizi her alana taşımak istiyoruz. Bunun için buradayız" sözleriyle meramını anlattı. "Bölücü masa" ile dayanışanın "yıkıcı masa"da "terbiye" edilmesine karşı adalet talebini dile getirenlerdendi.
Göktürk kadınları en çok da çocukları için oradaydı. "Çocuklarını bu kadar seven bir halk Ensar Vakfı'na göz yumdu" diyerek kadın ve çocuk katillerini tahliye eden yargının erilliğine karşı “erkek adalet” değil, “gerçek adalet” istiyorlardı.
Yağmur yürüyüşün temposunu bozamadı
KHK ile işine son verilen akademisyen Yüksel Taşkın'ın "Ne yaparsak yapalım bizi bir örgütün üyesi yapacaklar ve terörist diyecekler. Bundan kaçış yok sadece biraz cesarete ihtiyaç var" sözlerinin ön kabulüyle otobüsten indik.
Molada bir çadırın rüzgardan yıkılması gibi aksiliklerin yanı sıra canlı müzik eşliğinde halay da vardı. Yorulmak her türlü direnme biçiminin doğasına aykırı.
Kılıçdaroğlu burada üç saat kadar dinlendi. Asker, polis ve Kılıçdaroğlu'nun korumaları tarafından bölgede ve yürüyüşe devam ettiğimiz yol boyunca yoğun bir güvenlik önlemi alınmıştı.
16.15'te konaklama yerine varmak üzere tekrar yürüyüşe geçtiğimizde şiddetli yağmur başladı. Yağmur kitlenin temposunu da motivasyonunu da kaybetmesine engel olamadı.
Gülmen ve Özakça için de adalet
"Adalet" dışında hiçbir sloganın sesinin duyulmadığı yürüyüşte açlık grevindeki eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'yı unutmayan bir yurttaş onların resminin olduğu bir tişört ile yürüdü.
Bir buçuk saatlik yürüyüşte Kılıçdaroğlu'na Suavi, Kardeş Türküler ve Eşber Yağmurdereli de eşlik etti ve hep beraber türküler söylendi.
Yoldan geçen arabalardan insanlar kornalarla, alkışlarla, zafer işaretleriyle yürüyüşe destek verirken Kılıçdaroğlu yüzündeki tebessümle ve kararlı adımlarla yola devam etti.
Maltepe’den sonra Edirne?
CHP lideri yürüyüşe başladığından beri kendisine sorulan "Maltepe'den sonra geri dönecek misiniz" sorusunu genelde cevapsız bıraktı.
Umut taciri olmak istemem ancak kendisini izlerken bir an hiç durmayacak gibi yürüyor diye düşündüm.
Umarım "Adalet herkese lazım" mottosuyla zihinlerimizde yer eden ve adalete ihtiyacı olan herkesi peşinden sürükleyen bu yürüyüş kendi çelişkilerini bir an evvel çözmeye koyulur.
“Çelişki”den kastım… Kılıçdaroğlu Cumhuriyet’ten Çiğdem Toker’e “Orada bitmeyecek. Devamı da olacak” demişti.
Sonrasında Fox TV’de katıldığı canlı yayında HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Cezaevi’ne yürüyüşün devam edip etmeyeceği sorusuna “Böyle bir hazırlık yok” şeklinde cevap vermişti. (TP/EKN)