Fotoğraflar: Nadire Mater
Faytonların kaldırılmasından sonra Büyükşehir Belediyesi, Adalar'da elektrikli minibüsler çalıştırmaya karar vermiş. Çin'den 14 kişilik elektrikli minibüsler satın alınmış. 18 Haziran'da tanılıp sonrasında en yakın zamanda çalışmaya başlayacaklar.
Minibüsler ring seferi yapacaklarmış. Bu amaçla Adalar'da yolların bir bölümü yeniden asfaltlandı. Otoyollarda gördüğümüz çelik bariyerlerle kimi yerler sınırlandırıldı. Geçmişte çift yönlü olan caddeler şeritler çekilerek tek yönlü hale getirildi. Orta bölümleri otobüslere ve bisikletlere ayrıldı.
İlk akla gelen soru elbette tek yönlü bir trafikte merkeze, çarşıya, vapura gidecek insanların ne yapacağı. Tanıdığım birçok insan merak içinde. Acaba bize zorla bir "Ada Turu" mu attıracaklar diye.
Ters yönde trafiğe girdiğiniz takdirde ise kaza olma riski var ve çok tehlikeli. Ayrıca eşsiz bir tarihi alanda lunapark araçları gibi boyanmış araçların dolaşacak olması da kimileri için rahatsız edici.
Ancak mesele yalnızca bunlar değil. Bu müdahalenin Adalar'ın yerleşim düzenini temelden değiştirecek olması.
Adalar'ın korunmasından söz ediyoruz, SİT Alanı olduğundan. Peki Adalar'ın korunması yalnızca değerli olduğu söylenen birkaç tescilli binanın yasaklarla yerinde duruyormuş gibi olmalarından mı ibaret?
Adalar, İstanbul'da kalabilmiş son sayfiye mekanı.
Sayfiye mekanı ne demek? Öncelikle yazları kullanılan ve önemli mimari miras örneklerini barındıran 19. yüzyıldan başlayarak günümüze kadar gelen köşk, villa gibi yapılar.
Bu yerleşim düzeni ise ayrık nizam köşkler. Bunlar daha farklı bir sosyolojik katmana işaret ediyor. Bunlar 19. yüzyıldan sonra Adalar'ın bir sayfiye mekanına dönüşmesini sağlayan bir dönüşümün günümüze gelen uzantıları.
Bir de vapur iskeleleri çevresinde, yürüyüş mesafesindeki bir yerleşim dokusu var. Bir bölümü ızgara (dik açılı) planlı olan bu yerleşim düzeni, çoğunlukla bitişik nizam yapılardan oluşuyor. Transfer merkezinin, iskelelerin yakınında bitişik nizam bir yerleşim dokusu bulunuyor.
Burası Adalar'ın sürekli nüfusunun yaşadığı merkezi ve yürünebilir bir alan. Bunun dışında yaz sezonlarında kullanılan ayrık nizam yapılar otobüsle değil, bisikletle veya fayton gibi araçlarla ulaşılabilecek yerler. 19. yüzyıldan günümüze kadar gelen ve korunması gereken bu eşsiz özelliği. İstanbul'un Yeşilköy, Erenköy, Bostancı, Caddebostan gibi semtlerinde olduğu gibi.
Bu düzenin Adalar dışında başka bir örneği kalmadı.
Faytonlar kaldırılıyorsa bile eğer burası SİT Alanı ise, korunması gereken bu yerleşim düzeni demek. Bu düzene sayfiye mekanı deniyor. Eğer Büyükşehir Belediyesi bunun farkında değilse, Adalar'ı başka semtler gibi otobüs ya da minibüz ring seferleri ile ulaşımı sağlanacak bir yer olarak görüyorsa, o zaman bir sorun var demektir.
Çünkü bu girişim Adalar'ı bir sayfiye mekanı olmaktan çıkarır.
Dediğim gibi geçmişte Yeşilköy, Florya, Erenköy ve Boğaziçi'ndeki yerleşim düzeni de böyleydi. Bugün Adalar'ın özgünlüğü, bu yapıyı günümüze taşıyan son örnek olması.
Adalar'da öncelikle korunması gereken yalnızca tescilli yapılar değil, yerleşim düzeninin bu mantığı. Faytonlar tıpkı taksiler gibi istasyonla köşkler arasındaki ilişkiyi kuran ögelerdi ve bu mantığa göre yerleşim morfolojisi oluşmuştu.
Tekrarlayayım: Yürüme mesafesinde bitişik nizam yerleşim dokusu ve araç mesafesinde ayrık nizamdaki köşkler.... Sayfiye mekanları genellikle düşük yoğunluklu imara açılmış, şehrin merkezi gibi rant baskısıyla inşaata açılmamış yerlerdir.
Bugün öngörülen toplu taşıma sisteminin bunu hiç dikkate almadığını ve bu yapıyı tahrip edeceği çok açık. Çünkü faytonlar bu ikinci katmana verilen bir ulaşım hizmetiydi ve tıpkı diğer küçük üretim hizmetleri (marangozluk, tesisatçılık, taşımacılık, restorancılık, ...) gibi bir yapıya sahipti.
Başka bir deyişle mekandaki bu yapısal farklılık, bu sosyolojinin kurucu ögelerinden biriydi. En azından faytonlar kaldırılırken bu yapının dikkate alınması gerekirdi.
Araçların tasarımı lunapark araçları gibi. Bunlar tıpkı mimari miras, kültürel yapılar gibi bir yerleşim alanının en önemli simgeleri. Çok daha nitelikli tasarımlar olabilirdi ve Adalar'a değer katardı.
Minibüsler, "over design" denecek gibi aşırı dozda süslenmiş. Oysa ki tasarım konsepti olarak çevresindeki çeşitlilikle yarışmaması, tasarım üzerine tasarım yapılmaması daha iyi sonuç verebilirdi.
Ayrıca tek yönlü ulaşım bir çok yerde sorunlu. Belki daha iyi geliştirilebilir. Araç sayısından caddelerin ve kullanıcıların özelliklerini göre bir deneme süreci geçirmek lazım.
Adalar, İstanbul'un sayfiye mekanı. Şehir gibi rant baskısıyla dönüşmediği için günümüze gelebilmiş tek örnek. Bu müdahale Adalar'ın bu niteliğini ortadan kaldıracak.
Belli ki bu girişimin sahipleri faytoncuların ellerinden aldıkları işe talipler. Adalar'ın turizm rantından pay almak istiyorlar.
Mesele faytonların kaldırılması değil, Yassıada'da örneğini gördüğümüz inşaata dayalı bir gelişme modelinin dayatılması. (KG/APA)
Not: Bu arada Adalar İyi Parti İlçe Başkanı'nın Ada Gazetesi'ne verdiği demeç de beni hayrete düşürdü. Şoförlük kadrolarını, Adalar'daki elektrikli araçlarda kendi aralarındaki kontenjana göre paylaştırmışlar. Bunu gayet normal bir işmiş gibi söylüyor. Yoksa siyasal ittifak denen şey böyle bir şey mi? Tabanda insanlara iş bulmak ve kadrolaşmak, elde edilen imkanları ganimet gibi paylaşmak. Bu açıklamaya şaşırmayanlar olması da ayrıca şaşırtıcı.