Öfkelisiniz, sıkkınsınız, yorgunsunuz... Adaletsizliğin, eşitsizliğin, saçmalığın, zulmün farkındasınız. Bir şeyler yapmak, hiç değilse bir şeyler söylemek istiyorsunuz; hatta bağırmak, haykırmak, isyan etmek istiyorsunuz. Ne yapacaksınız peki? Bir hayvanı tekmelemek, çocuğunuzu dövmek, bir zihinsel engelliye işkence etmek, bir kadını taciz etmek, gay bir çifte laf atmak, bir siyahı öldürmek... Bunlar iyi birer fikir mi? Hayır mı? Emin misiniz?
Tepkimizi dile getirirken öfkemiz kime yöneliyor gerçekten? Engellileri, seks işçilerini veya kadınları aşağılamadan derdini anlatabilen birilerine rastlamak neredeyse imkansız. Bunca yıllık kültür ve siyaset tarihinden hiç kavram öğrenememişiz. Belli bir gruba ayrımcılık yapmadan konuşamıyor, fikirlerimizi ifade edemiyoruz.
Bu yönde gelen eleştirilereyse "Ne alakası var canım" gibi kaçamak yanıtlar veriyoruz. Daha da kötüsü bu uyarıları "burjuva ideolojisi, duyar kasmak" vb. etiketlerle itibarsızlaştırmaya çalışıyoruz. Ne de olsa ülke yangın yeri, sırası mı şimdi engellilerin veya kadınların dertlerinin?
Öyle şeyler yaşanıyor ki ağzımıza geleni saymak istiyoruz, evet. Ne geliyor peki ağzımıza? Zaten ayrımcılığa uğrayan ve doğrudan can güvenliği bile olmayan grupları tekrar tekrar öfkemize araç yapmaktan başka?
Şu an ülkenin neredeyse tamamı birbirine "geri zekalı" demekle meşgul, farkında mısınız?
Doğrudan küfür edemeyen, kadınların ve LGBTİ+'ların örgütlü gücü sayesinde biraz olsun frenlenmiş olan, "ırkçılık" da görece iyi bildiği bir kavram olan kişi için geriye söylenecek tek bir söz kalıyor: Geri zekalı.
Zeka denen şeyin zaten ne olduğunu, konunun zeka olmadığını burada açıklamama gerek yoktur diye düşünüyorum. Kendi çıkarları için halkları yoksulluğa ve güvencesizliğe iten sermaye ve otorite, ve küçük çıkarlar için bu alçak düzenin bekçiliğini yapanlar yeterince "akıllı" emin olun. Cinsel kimliği veya yönelimi mi yoksa ırkı mı sorun sizce? Öfkemizi doğru yere yönlendirmek için hemen düşünmeye başlayalım, sorun nedir?
Öfkemizin muhatabını düşünelim; bir siyasi parti lideri, patron veya tuttuğumuz takıma bile isteye haksızlık yapan bir hakem olabilir bu... Şimdi ona hak ettiği lafları söyleyelim, ama ırkçılık, sağlamcılık, cinsiyetçilik ve mümkünse ahlakçılık da yapmadan! Zorlanıyor musunuz? Bu iyi. Ben de zorlanıyorum, ve zorlandıkça durumun korkunçluğu daha da belirginleşiyor, öfkem daha da artıyor. Yaşadıklarımız ve tanık olduklarımız, sadece oldukları haliyle yeterince ağır değil mi?
Woke musunuz yoksa korkak mı?
Bir grup da "woke kültürü yüzünden konuşamaz olduk" diyor. Söz gelimi bir komedyen "ofansif" mizah yaptığını iddia ediyor, şu an göçmenlere yüklenmek rahat olduğu için bol bol Suriyeli esprisi yapıyor, ama dini, siyasi veya ekonomik olarak gücü elinde tutanlara dokunamıyor, çünkü bu onun için gerçekten tehlikeli. Asıl hedefe yönelmeye cesaret edemeyenler yaptırım gücü olan otoriteye dokunmak yerine güvenli bir alan arıyor ve ezilenlere yükleniyor.
Bazıları da bu ayrımcı olmayan dil çağrısının, sert yürütülmesi gereken politik mücadeleleri hafiflettiğini ve yumuşattığını söylüyor. Tam tersi olmasın? Haksızlık karşısında en ağır lafınız nedir mesela? Başınızı hukuki olarak derde sokmayacak, toplumsal normlara göre de dışlanmayacağınız o en sert sözünüz nedir? "Katil, hırsız, alçak, yok olacaksın, yıkacağız..." diyemediğimiz yerde düşülebilecek en aşağılık durum olarak zaten ezilenlerden seçtiğimiz kimlikleri kullanmak mıdır o cesur mücadele?
Belli kimliklere karşı, dilde devam ettirdiğimiz yok sayma ve ötekileştirmeyi sürdürerek ayrımcılığa karşı direnç gösteremeyiz. Hemen şimdi eşitlikçi bir dil kurmak için irade göstermek zorundayız.
Bu çağrı; ne bir duyarlılık gösterisi ne bir burjuva nezaketi ne de bir politik doğruculuktur. Doğru hedefe yönelmiş öfkemizi her an diri tutan, gerçek, samimi ve kararlı bir direnişi örgütleyeceğimiz mücadele çağrısıdır.
(MS/AD)