Bush, konuşmanın her satırında özgürlüğün faziletleri ve dünyayı nasıl değiştireceğinden söz ediyor.. Bu ne tesadüftür ki Bush'un yemin töreni sırasında bile Iraklı direnişçiler özgürlük için savaşmayı sürdürüyordu. Bu ikilem, Bush ne kadar tekrarlarsa tekrarlasın, özgürlük ve demokrasi terimlerinin iflasına tanıklık ediyor.
Bu tür mana ve ehemmiyeti yüksek günlerde gelenektendir Washington'da kitleler sokağa dökülür. Başkentteki gösterilerin hedefi haliyle Bush ve Cheeney'nin birlikte arz-ı endam edecekleri geçit töreni idi.
Koşar adım resmi geçit
Washington polisi eylemcileri onlarca yılın verdiği deneyim ile kontrol "işinin" uzmanıdırlar. Yemin törenini güvence altında tutmak için görevlendirilen 6 bin polis ve 2 bin 500 asker küçük bir ordu oluşturdu.
Ancak Bush'a karşı toplumda nefret ve öfke öylesine yaygın ki kortejin geçtiği yolun iki yanı çoğunluğu Bush'a karşı olanlar tarafından doldurulmuştu. Dolayısıyla aynen 2001'deki törenlerdeki gibi kortejin resmi geçidi koşar adımlarla tamamlamasından başka bir seçeneği kalmamıştı.
Washington DC Bağımsız Medya Merkezindeki yoldaşların aktardıklarına göre sivil polis kullanımında hayli mahir Washington Polis Teşkilatı bu kez utanmazlığın daniskasını yaparak Filistin mücadelesinin sembolü kefiyelerin arkasına saklanmayı seçmişti.
Suratlarını kefiyeyle gizleyen polisler
Fotoğrafçıların gözü önünde suratlarını kefiyelerle gizlemiş iki ızbandut sivil polis genç bir anarşist kızın üstüne çullanarak onu göz altına aldı
Polislerin bunca titizliğine rağmen protestocular arasından bir iki tane kaçırmış olacaklar ki Dick Cheeney'nin bulunduğu limuzin bir kartopuna hedef oldu.
Tabii olan oldu ve kral yeniden tahta geçti. Geçerken de ABD'nin eski Adalet Bakanı John Ashcroft'un yazdığı "Bırakın Kartal Uçsun" (bilmeyenlere belirteyim Kel Kartal ABD'nin resmi kuşudur) şarkısının eşliğinde şöyle konuştu:
Bağımsızlık ve işgal
"Nesiller boyunca bağımsızlığın vazgeçilmezliğini vurguladık. Kusursuz bir hükümdar olamayacağı gibi kimse de köle olmayı hak etmez. Ülkemizi yaratan bu idealleri geliştirmek görevimizdir. Bu atalarımızın büyük başarısıdır. Bugün için de temel görevimiz değişmedi.Yani, ülkemizin güvenlik gereksinimi. "
Yuh be kardeşim! Bu kadar yüzsüzlük de biraz fazla. Böyle insanın gözünün içine baka baka bağımsızlığın vazgeçilmezliğinden falan bahsedip yüz binlerle Ortadoğu'yu işgal eden bir adamın ülkesindekiler bunu sineye çekebiliyorlarsa zombiye dönüşmüşler demektir. Yani, egemen medya şirketlerinin emrine amade yaşayan ölüler...
Protestolar her yerde
Benim yaşadığım şehir San Francisco'da da -Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) kurtarılmış bölgelerinden birisi gibi olduğundan-- dev bir Bush karşıtı gösteri yapıldı.
Yaklaşık on bin kişi belediye binasının önündeki meydanda akşamüstü saatlerinde toplandı. Çoğu gösterici ANSWER' (Act Now to Stop War and End Racism), yani "Savaşı Durdurmak ve Irkçılığa Son Vermek İçin Şimdi Eylem" adına yapılan konuşma sırasında, artık bu gurubun siyasi programının propagandasını defalarca dinlemiş olmaktan olsa gerek, hafif bir baygınlık geçirecek gibiydi ve yürüyüşe geçmek için sabırsızlanıyordu.
Sonunda kürsüdekiler nihayet sustu ve öfkeli kalabalık harekete geçti. Yaklaşık 45 dakikalık yürüyüş San Francisco körfezinin kıyısında, ve ateşe verilmiş ABD bayraklarının yaydığı hoş ışığın gölgesinde sona erdi.
Ama sadece Washington ve San Francisco'da değil, ABD'nin onlarca şehrinde Bush'un ikinci dönemine başlayışı protesto edildi; Atlanta, Portland, Las Vegas, Santa Cruz, Philadelphia, Austin, New Orleans, Baltimore ve tabii ki Ohio.
Ha Florida ha Ohio!
2000'deki seçimlerde Florida eyaleti neyi temsil ettiyse, 2004'de de Ohio aynı rolü üstlendi. Öncelikle Ohia egemenlerinin Bush ailesi ile içli dışlı ilişkilerini vurgulamak gerekiyor.
Bilindiği gibi 2000'deki seçimlerin sonucunun belirlendiği Florida eyaletinin valisinin George Bush'un kardeşi Jeb Bush olduğunu artık duymayan kalmadı.
Ohio'da da Bush ekibi benzer şekilde kadrolaşmıştı. Mesela, eyaletin seçimlerden sorumlu genel sekreteri Ken Blackwell, zamanında aşırı sağ Heritage Foundation'a danışmanlık yapan koyu bir Cumhuriyetçi olarak tanınıyor.
O'Dell'in Bush'a zafer sözü
ABD seçimlerinin en şaibeli yanlarından biri de kullanılan elektronik oy "sandıkları" idi. Bu aletlerden Ohio'da kullanılanları üreten şirket Diebold. Diebold'un CEO'su Walden O'Dell Ağustos 2004'de Bush'un Texas'daki seçim stratejisi belirleme toplantısına katılanlardan!
O'Dell, Ohio eyaletinde Cumhuriyetçi partiye para toplayanların önde gelenleri arasında da yer alıyor. Belki de, işin en vahim yanı, O'Dell'in açık ve net, "Ohio'da seçimi Bush'a takdim edeceğiz" şeklindeki beyanatıydı.
Bush perşembe günü, "Ülkemiz ırkçı alışkanlıklarından kurtulmalıdır çünkü özgürlüğü yayarken ırkçılığın yükünü de taşıyamayız," da dedi.
Oysa, aynı Bush son iki seçimi ırkçı politikalarına ve siyah Amerikalıları seçim sandıklarından uzak tutmasına borçlu.
Siyahlar oy kullansaydı
ABD seçimlerinin adeta kalite kontrol uzmanı haline gelen bağımsız gazeteci Greg Palast, 2000 seçimlerinde, sabıkalı oldukları gerekçesiyle Florida'da "yanlış yere" sandıklardan uzak tutulan binlerce siyahın aslında oy verebilmiş olsalardı, seçimi Demokratların adayı Al Gore'ın kazanabileceğini ortaya çıkarmıştı.
Yine Palast geçen Kasım'daki seçimden önce de bazı eyaletlerde Cumhuriyetçilerin siyahları sandıklardan uzak tutmak için giriştikleri sahtekarlıkları BBC televizyonunda duyurdu.
Seçim sonrasında ise, Palast şaibeli durumların üzerine gitmeye devam etti. Resmi sonuçlar ile medya ve kamuoyu yoklama şirketlerinin istatistiki çalışmalar arasında daha önce hiç görülmeyen boyutlarda çelişkiler ortaya çıkmaya başlamıştı.
638 seçmenden Bush'a ekstradan 3900 oy
Yüz binlerce oyun geçersiz sayılıp atıldığı (ki bunların çoğunluğu siyah oylardı), "zaten seçimin galibi ilan edildi" diyerek sayılmayan oylar, kağıt oylar ve de elektronik oylamada ortaya çıkan diğer çelişkili durumlar seçimlere ilişkin komplo teorileri için hayli uygun bir ortam yarattı.
En çarpıcı örneklerden biri Ohio'nun Frenklin bölgesinde elektronik sandıkların Bush'a "yanlışlıkla" ekstradan 3,900 oy verdiğinin ortaya çıkmasıydı.
Aynı bölgede toplam oy kullanan seçmen sayısının 638 olduğunu dikkate aldığımızda durumun vahameti ortaya çıkıyor.
Radikal solun haklılığı
Ortadaki bu "yanlışlar"la çelişkiler karşısında halkın çoğunluğu da da doğal olarak Demokrat Parti'den bir tepki bekledi. Oysa, Demokrat Parti çoktan yenilgiyi kabul etmişti. Seçimlerdeki olası hileli durumları bile statükoyu incitmemek adına sineye çekmişler ve önceki seçimlerdeki pasif tavırlarını tekrarlamışlardı.
Sadece, baskılara dayanamayan California senatörü Barbara Boxer iki hafta önce tek başına bir itiraz dilekçesi vermek zorunda kaldı.
Demokrat Partinin bu kayıtsız tutumu, öteden beri ABD'nin tek partili bir sistemle yönetildiğini savunan radikal solun ne kadar doğru olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Savaş döneminde vergi azaltan ilk başkan
San Francisco'daki gösteride öne çıkan slogan "Savaş değil Sağlık" idi. Giderek çok sık tekrarlanan bu slogan sanki ABD'nin içinde bulunduğu ekonomik ve toplumsal çöküşün sinyallerini veriyor.
ABD ekonomisi Bill Clinton'dan, Bush dönemine geçerken önemli değişimler yaşadı. Öncelikle savaş endüstrisine yönelik yatırımlarda çok arttı. Zaten çoğu silah şirketi ya doğrudan Beyaz Saray kontrolü altında, ya da Cumhuriyetçi Partiye büyük bağışlarda bulundu.
Ayrıca, vergi yasasında yapılan değişikliklerle zengin kesimlerin büyük vergi tasarrufları gerçekleştirildi, Bush savaş döneminde vergileri azaltan ilk ABD başkanı olarak da tarihe geçti!
Sosyal sigortayı özelleştirmek
Bir başka boyut da bu belirttiğimiz politikaların beklenen sonucu olarak ortaya çıkan ve ABD ekonomisini krize yönelten iç borcun 2005'te iç borcun 550-600 milyar dolara varması bekleniyor.
Bush'un önümüzdeki dört yılda gerçekleştirmek istediklerinin en başında sosyal sigorta sisteminden kurtulmak geliyor. Bugün emekli olanların ve yakında olacakların emeklilik maaşlarında ciddi kesintiler gerçekleşeceği iddiasıyla sosyal sigorta sisteminin tamamı özelleştirmeye tabi tutulacak.
Bu yeni plan çerçevesinde de 1980'lerde doğan bir kişinin ebeveynlerine oranla yüzde 30 kadar daha düşük emeklilik maaşı alacağı tahmin ediliyor.
Zorunlu askerlik yolda
Kısaca geleceğimiz karanlık, peki ya bugünümüz? Bush yemin konuşmasında ona da değindi.
"En genç vatandaşlarımızdan gözlerinin önündeki kanıtlara inanmalarını istiyorum. Askerlerimizin o kararlı yüzlerindeki görev aşkını ve bağlılığı gördünüz. Yaşamın kırılgan, kötülüğün gerçek olduğunu ve cesaretin muzaffer olduğunu gördünüz. Kişisel arzularınızın ötesinde daha büyük bir şeye hizmet etmeyi seçin ve sadece ülkenizin zenginliğine değil karakterine de bir şeyler katın."
ABD gençleri için zorunlu askerlik yolda. Askerliğe karşı olamama rağmen ABD'nin şu anda içinde bulunduğu durumda zorunlu askerliği içtenlikle destekliyorum.
Zaten siyahlar ve latinolar için bir nevi zorunlu askerlik mevcut, biraz da orta sınıf ve zengin çocukları gitsin Felluce'ye.
Bush'dan ilhamla, mecburi askerliğe 27 kez Amin. (AT/BA)