Örneğin Rahajistan'dan 28 saatlik yolculuk sonucu Mumbai'ye varan gurubun içinde o bölgedeki Dul Kadınların Örgütü vardı ve verdikleri röportajda "Küreselleşme anamızı belledi" (Globalization is fucking us) diyorlardı.
Açlık Projesi'nin (The Hunger Project) temsilcisi ise bana alternatif medyanın ne kadar önemli olduğunu anlatıyordu. İnanılmazdı ve başkaldırının şarkıları her tarafı etkisi altına almıştı. Türkülerinin güzelliği akıl almaz derecedeydi.
.
Roy: Irak'taki direnişin parçası olmak
Önceki günlerdeki ıssızlık bir kaç saat içinde en radikal biçimde kaybolarak neo-liberalizme karşı mücadele eden on binlerce kişi sokakları dolduruvermişti.
İki adımda bir el ilanları dağıtanlar yapacakları atölyelerin yerini ve zamanını duyuruyordu. Bu şenlik akşamüstü saatlerine kadar sürdü ve hava kararmaya başladığında Forum'un Açılış konuşmaları da yapılmaya başlandı.
Konuşmalar arasında en can alıcılarından bir tanesi "Küçük Şeylerin Tanrıları"adli kitabı ile ünlenen Arandahti Roy'dan geldi.
Savaştan kar eden iki şirket
Konuşmasında Amerikan emperyalizminin Irak'a saldırısına ağırlıkla yer veren Roy Iraktaki direnişi desteklememiz gerektiğini hata her birimizin bu direnişin bir parçası haline gelmesi gerektiğini konuşmayı dinleyen yaklaşık 120 bin kişiye iletti.
İletmekle kalmadı ve çok net bir teklifte bulundu: ''Dünya Sosyal Forumu ve Mumbai Direnişi 2004" sona erdiğinde savaştan kar eden iki tane şirket seçelim ve bu şirketlerin adreslerini ve tüm faaliyetlerini yayınlayalım. Daha sonra onları hedefleyerek varlıklarına son verelim.''
Kalabalıktan canlı bir alkış koptu, herkesin aklı bu fikre yatmıştı.
"Herkes Filistin'e"
Gecenin bir diğer etkileyici ismi ise Filistinli Mustafa Barghouti idi. Dünya nüfusunun yüzde 20'sinin kaynaklarının yüzde 80'inin kullanmasının kabul edilemez olduğunu belitten Barghouti Dünya Sosyal Forumun bir gazetenin tabiri ile dünyanın ikinci süper gücü haline geldiğini söyledi.
"Filistinlilere direnmemelerini söylemek tecavüz edilen bir kadına haykırmamasını söylemekle eşdeğerdir" diyerek çarpıcı bir benzetme yaptı. Filistinlilerin 55 yıllık acı davasının herkesin davası olması gerektiğini söyledikten sonra bu mücadeleyi desteklemek isteyenlerin ne yapmaları gerektiğini açıkladı.
Fransa'da traktörü ile bir Mc Donalds'ı yıkarak ünlenen Jose Bove'yi örnek göstererek hepimizi Filistin'e ve Irak'a giderek bizzat buradaki direnişi desteklemeye davet etti.
Üniversite programı gibi
Forum gerçekten bomba gibi bir başlangıç yapmıştı ve böyle bir başlangıcı beklemeyen on binlerce insanı kendine çekmişti. Program ise durumu daha da çılgın bir şekle sokuyordu.
Önümüzdeki günlerde 140 farklı mekanda 1200'den fazla konferans, forum ve atölye çalışması gerçekleşecek. Hepsi de birbirinden ilginç ve can alıcı konuların tartışıldığı forumlardan bırakın gün içerisinde gideceklerinizi kararlaştırmak, günün belli bir zaman dilimi içerisinde katılacaklarınızı seçmek de neredeyse imkansız.
Mesela sabah 9-12 arasında gerçekleşen panellerden şu beşi arasında kararsız kaldım: "Küreselleşme ve Savaş", "Amerikan Üsleri Üzerine Uluslararası Seminer", "Bağımsız Sendikacılık ve Sınıf Dayanışması", "Geleceğin Sosyalizmi" ve "Dalit Direnişi".
Bir an Dünya Sosyal Forumunun programının üniversitelerin ders programı olduğunu düşündüm ve bir hoş oldum. (AT/NM)