IPS İletişim Vakfı'nın bu yıl yedinci kez düzenlediği Okuldan Haber Odasına (OHO) eğitimin ikinci günü, BBC World İstanbul Bürosu Prodüktörü Zeynep Erdim ile devam etti. 22 iletişim fakültesinden 24 gazeteci adayının katılımıyla gerçekleşen OHO'nun öğleden önceki oturumunun odağı, gazetecinin resmi kaynaklara yaklaşımı tartışması oldu.
"Öldü mü, öldürüldü mü?"
Erdim, Diyarbakı'ın Lice ilçesinde karakoldan açılan ateş sonucu hayatını kaybeden Medeni Yıldırım ile ilgili olarak BBC'nin 'Medeni Yıldırım öldü' başlığının tepki topladığı örneğiyle söze başladı:
"İnsanlar 'Medeni Yıldırım ölmedi, öldürüldü' diye tepki gösterdiler. Fakat biz BBC yayın ilkelerine göre, eğer olay yerinde tanıklık eden bir muhabirimiz yoksa resmi bir rapora ulaşmadan önce öldürüldü diyemeyiz."
Resmi kaynak nedir?
Erdim'in resmi kaynak vurgusu, gazeteci adaylarının 'resmi kaynaklara güven duyulmadığı'na yönelik itirazlarıyla başka bir tartışma açtı. Bu kez, resmi kaynaktan neyin kast edildiği sorusu öne çıktı. Erdim, resmi kaynaktan kastının sadece devlet kaynakları olmadığını söyledi:
"Resmi kaynak denilince doğrudan vali, emniyet görevlisi, başbakan yardımcısı gibi devlet kaynaklarını anlıyoruz ancak bizim için BDP, sendikalar ya da meslek örgütleri de birer resmi kaynak. Tabi ki kaynaktan aktardığınızı vurgulayarak vermeniz şartıyla. Valinin açıklamasına göre, BDP'ye göre, baroya göre vb.
Resmi kaynaklara güvenin demiyorum ama güvenmiyorsanız, o zaman onların güvenilmez olduklarına dair bir haber yapın ve bunu ispatlayın. Normal bir ülkede resmi kaynaklara güvende elbette bu kadar sorun yaşanmamalı, sıkıntılar biraz da çok kaygan bir zeminde gazetecilik yapıyor olmamızdan kaynaklanıyor.
Tabi ki en sağlıklısı, haberin kaynağına ya da mümkünse olay yerine ulaşmak. Söylediklerim, bunu yapamadığımız durumlar için geçerli."
"Sosyal medyadaki bilgiler teyit edilmeli"
Erdim bir haber kaynağı olarak internete ve sosyal medyaya da mesafeli olduğunu anlattı:
"İnterneti şöyle kullanıyorum, örneğin bakıyorum evet Lice'de birşeyler olmuş, fotoğraflar var. O durumda ben hemen kendi defterimi açıyorum: En yakın kaynak kim ve ona nasıl ulaşabilirim? Lice örneğinden gidersek, en yakın BDP yerel teşkilatına ulaşmaya çalışıyorum, olay yerinde BDP'den biri var mı, ona ulaşmak önemli. Sonra kaymakamlık, jandarma, vali vs onlara ulaşmaya çalışıyorum.
İnternet, bloglar, twitler, facebook grupları… Bunlar takip edilebilecek fakat orjinal kaynağına en yakın kaynaktan teyitle doğrulanması gereken bilgiler. Sosyal medya aracılığıyla üstelik güvenilir diye bildiğimiz kaynaklardan dezenformasyon yayıldığına şahit olabiliyoruz. Bir gazeteci olarak inandırıcılığınızı bir kere bile kaybetmemek zorundasınız."
"Belediyelerle yakın ilişki kurun"
Erdim'in gazeteci adaylarına tavsiyesi ise belediyeyle daha yakın ilişki kurmaları oldu:
"Gezi meselesinde olay tamamen ağaçtan çıktı, aslında çok sembolik bir şey. Ekoloji konusu gitgide önem kazanıyor. Örneğin İstanbul'un bir re-cycle planı yok, çöpler Şile'de dağ gibi büyüyor. Bu tür konularda belediyeler, belediye meclislerinde ulaşacağınız kişiler kaynağa en yakın olanlar."
Twitlerde gün, saat, yer şartı
Erdim son olarak, İstanbul'da çalışan gazetecilerle bir araya geldikleri bir toplantıda, sosyal medyada artık yurttaş gazetecilerin var olduğunu ve ciddi ciddi habercilik yapıldığını kabul ettiklerini fakat özellikle twitter'da daha güvenilir bir ortam sağlamak için atılan twitlerde gün, saat ve yer belirtme şartını benimsediklerini söyledi. (CU/HK)