bianet'in görüşünü aldığı bir başka azınlık hukuku uzmanı Avukat Murat Cano da raporda cemaat vakıflarının yabancı tüzel kişilik, taşınmazlarının da yabancıların edindiği taşınmazlar arasında sayılmasının Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Baskın Oran, öğretim üyesi olduğu Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde, yani "Mülkiye"de bir öğrencinin böyle bir sınıflandırma yapması halinde neler olacağını şöyle özetledi:
"Çaka çaka başı dönerdi. Bırakın Mülkiye'den mezun olmayı üst sınıfa geçemezdi."
Hatemi: Tek kelimeyle rezalet
Hatemi, rapordaki sınıflandırmayı "tek kelimeyle rezalet" diye nitelendirdi ve açıkladı:
"Yabancı Türkiye Cumhuriyeti (TC) yurttaşı olmayan kişidir. Cemaat vakıfları, TC yurttaşı olan insanların bir araya gelerek kurduğu vakıflardır. Bu sınıflandırma, Müslüman olmayan TC yurttaşlarını yabancı gibi gösteriyor."
Hatemi, DDK'nin önce kendi zihniyetini Anayasa'ya göre denetlemesi gerektiğini söyledi.
"Anayasa Cumhurbaşkanından bireylere kadar herkesi, her makamı bağlar. Bu rapordaki sınıflandırma Anayasal bir suçtur. Kendi içindekine yabancı diyen bu zihniyet demokrasinin de önünü tıkıyor.
"Bunu Cumhurbaşkanı Sezer'in de kınaması gerek. Azınlıklar da dilekçe hakkıyla Cumhurbaşkanı'na yazıp bu raporu kınayabilirler."
Cano: Devlet din ya da ırk temeli üzerinde kurulmuş değil
Avukat Cano da, "cahilce bir fikir jimnastiği" diye nitelediği rapordaki sınıflandırmanın Anayasa'ya aykırılığını şöyle açıkladı.
"Anayasa, devletin ırk ve din temeli üzerinde kurulmadığını, yurttaşlarının hak ve özgürlükleri bakımından eşit olduklarını belirtir.
"Azınlık vakıfları yabancı tüzel kişilik değildir. Çünkü TC yasalarına göre tüzel kişilik kazanmış TC kuruluşlarıdır. Yöneticilerin tamamı TC yurttaşıdır. TC yurttaşı Müslümanların kurduğu vakıf kuruluşları hangi hak ve ehliyetlere sahipse, azınlık vakıfları da aynı hak ve ehliyetlere sahiptir."
Oran: Türkiyeli terimi bu yüzden önemli
Prof. Dr. Oran da, bu durumun, Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu'nda yer aldığı dönemde kaleme aldığı Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Çalışma Grubu Raporu'nda önerdikleri "Türkiyelilik"teriminin önemini gösterdiğini söyledi.
"Çünkü Türk etnik grubu ifade ediyor, milleti ifade etmiyor. Böyle olunca da sürekli bu tür durumlarla karşılaşıyoruz.
"Böylece, gayrimüslimleri resmen yurttaşlık tanımı dışında bırakıyor. Etyen Mahçupyan'ın deyişiyle yalnızca gayrimüslim değil, 'gayrivatandaş'lığa neden oluyor."
DDK azınlık vakıflarını nasıl yabancı tüzel kişilik yaptı?
DDK'nin "Yabancı Uyruklu Gerçek Kişiler İle Yabancı Ülkelerde Kurulan Tüzel Kişiliğe Sahip Ticaret Şirketlerinin Türkiye Cumhuriyeti Sınırları İçerisinde Taşınmaz Edinmeleri Uygulamalarına İlişkin İnceleme Raporu" nda, "cemaat vakıfları" adıyla anılan azınlık vakıfları, birçok yerde yabancı tüzel kişi olarak anılıyor.
Raporun "Yabancı Tüzel Kişilerin Türkiye'de Taşınmaz Edinmeleri" başlıklı dördüncü bölümünde, azınlık vakıfları yabancı tüzel kişiler arasında sayılıyor.
"Yabancı Tüzel Kişilere Ait Taşınmazlara İlişkin İstatistiksel Analizler" başlıklı beşinci bölümde de, "cemaat vakıfları" yabancı sermayeli şirket ve yabancı şirket başlıklarıyla birlikte şöyle yer alıyor:
Cemaat Vakfı: Aynı dinden veya soydan olanların kurmuş oldukları, toplum yararına çalışmayı ilke edinen kuruluştur. Vakıflar Yasasına göre, bunlar vakfiyeleri olup olmadığına bakılmaksızın Vakıflar Genel Müdürlüğünün izniyle dinsel, eğitsel, sosyal ve kültürel alanlardaki gereksinimleri karşılamak üzere taşınmaz edinebilmektedirler.Açıklamalardaysa şöyle bir metin var:Ülkemizde; Türk Ortodoks, Rum, Ermeni, Musevi, Bulgar, Gürcü, Süryani, Maruni ve Keldanilere ait cemaat vakıfları bulunmaktadır. 31.12.2004 itibarıyla; Türkiye'de 161 cemaat vakfı bulunmakta olup, Vakıflar Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre, bunlardan 159'unun ülkemiz sınırları içinde taşınmazı vardır.
Cemaat vakıfları tarafından edinilmiş taşınmazlara ait edinme tarihi bilgisi, ilgili kayıtlarda bulunmadığından; bunlar için tarihsel bir analiz söz konusu olmamıştır.Aynı bölümün dördüncü altbölümü de Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden alınan kayıtlara göre, şu bilgiler veriliyor:Cemaat vakıflarına ait taşınmazlar, sayıları ve yüzölçümü toplamlarına dayalı olarak 5 gruba ayrılmıştır. Buna göre; Rum, Ermeni, Musevi ve Süryani cemaat vakıflarına ait olan taşınmazlar aynı isimlerle kendi başlarına; Türk Ortodoks, Keldani, Maruni, Bulgar ve Gürcü cemaat vakıflarına ait taşınmazlar ise; "diğer" olarak gruplanmıştır.
Türkiye'de, 142 cemaat vakfı tarafından edinilmiş, yüzölçümü bilinen 1.427 taşınmaz bulunmakta olup; alanları toplamı 2.584.763 m2dir.Yüzölçümü bilinen 1.427 taşınmazın; 650'si (%45.6) Rum, 510'u (%35.7) Ermeni, 122'si (%8.5) Süryani, 113'ü (%7.9) Musevi ve 32'si (%2.2) diğer cemaat vakıflarının mülkiyetinde bulunmaktadır.
1.427 taşınmazın; %48.3'ü (1.249.160 m2) 65 Rum cemaati vakfına; %30.1'i (779.147 m2) 6 Süryani cemaati vakfına; %13.6'sı (352.771 m2) 49 Ermeni cemaati vakfına; %6.9'u (178.280 m2) 16 Musevi cemaati vakfına ve %1'i (25.405 m2) diğer 6 cemaat vakfına aittir. (TK)