Avrupa Parlamentosu (AP) Yeşiller Grubu'nun 2004 yılında hazırladığı "Dünya Nükleer Endüstrisinin Durumu Raporu"nun Türkçe'sini de açıklayan Yeşiller Türkiye Koordinasyonu, daha sonra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'e Taksim postanesinden faks çekerek kurulması planlanan Nükleer santrallerden vazgeçmesini istedi.
"Hükümet alternatif enerjiye kulağını tıkıyor"
Taksim Hill Otel'de düzenlenen toplantıda konuşan Yeşiller Türkiye Koordinasyonu Genel Koordinatörü Kadir Dadan , "dünyanın nükleer öncü ülkeleri bile nükleer enerjiden kurtulmaya çalışırken ve ardı ardına kademeli kapatma kararları alırken Türkiye'de etkisi sürdürmeye çalışan nükleer lobi, yıllardır savundukları aynı gerçekdışı savlarla Türkiye'yi bir kez daha nükleer tehlikenin eşiğine getirmiş bulunuyor" dedi.
Yeşiller Enerji Çalışma Grubu Üyesi ve Nükleer Karşıtı Kampanya Sorumlusu Bilge Contepe de "Hükümet nükleer enerji alanında yapılan çalışmaları ve bilimsel verileri gözardı ederek Türkiye'yi nükleer santral dehşetine sürüklemeye çalıştığını" söyledi..
Yeşiller Grubu Basın Yayın İletişim Koordinatörü Ender Eren ise "Hükümetin nükleer santral ısrarının arkasında yap işlet cebini doldur mantığı var. Alternatif enerji kaynakları konusundaki önerilere kulaklarını tıkıyorlar. Türkiye'yi nükleer santrallere teslim etmeyeceğiz" diye konuştu.
Yeşiller raporu
Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu'nun 2004 yılında bağımsız uzmanlar Mycle Schneider ve Antony Froggatt 'a hazırlattığı "Dünya Nükleer Endüstrisinin Durumu Raporu", 26 Nisan 1986'da, Çernobil nükleer santralinin dört ünitesinden biri patlaması üzerine yaşanan endüstriyel felaketinin üzerinden 19 yıl geçmesine karşın halkın bilgilendirilmesinde yetersiz kalındığını ortaya koyuyor.
Çernobil kazasının yarattığı radyoaktif kirliliğin coğrafi boyutları açısından benzersiz olduğunu belirten raporda, "Çernobil felaketi yaşayanlar ve hayatta kalmaya çalışanlar için ilgi ve destek yetersizliğinin dikkat çekici, çarpıcı bir örneğidir" deniliyor.
Demografik felaket
Rapora göre, Çernobil kazasını takiben, patlamadan ciddi şekilde etkilenen bölgelerde doğum oranı hızla düştü. Belarus'un Gomel bölgesinde, 1986 ve 2000 yılları arasında, doğum oranı yüzde 44 oranında azalırken ölüm oranı yüzde 60'ın üzerine çıktı ve doğal nüfus gelişimi artı yüzde 8'den eksi yüzde 5'e düştü.
Genel halk sağlığı ve çeşitli hastalıklar.
UNDP-UNICEF misyonu 2002 özetlerine göre, "Etkilenmiş bölgelerdeki halk sağlığı ve esenliği çok kötü durumdadır. Örneğin,10 yıldır Beyaz Rusya, Rusya ve Ukrayna'da erkekler için ömür beklentisi, dünyanın en yoksul 20 ülkesinden biri olan ve uzun zamandır süre giden bir savaşın ortasındaki Sri Lanka'nınkinden bile daha az".
"Bunun yanında, durum korkunç bir hızla daha kötüye gitmektedir. 1991'de, Ukrayna hükümeti yaklaşık 2 bin kişinin 'Çernobil felaketiyle bağlantılı hastalıklardan' etkilendiğini kaydetmişken bu sayı 1 Ocak 2003 itibariyle hemen hemen 100 bine yükselmiştir".
Kaza çocukları etkiledi
Amerikan-Uluslararası Kalkınma Ajansı'nın (AID) Çernobil hasta çocukları programında (CCIP), yaklaşık yüzde 14 ya da muayene edilen 110 bin çocuktan 15 bininin "ağır depresyon ve intihar eğilimiyle" acil yardıma ihtiyacı olduğu bulgulandı", gezici psikolog ekibinden acil konsültasyon talep edildi.
Tiroid kanserinde hızlı artış
Beyaz Rusya hükümeti 1986-2001 arasında yalnız Beyaz Rusya'da 8 bin 358 tiroid kanseri vakasının yaşandığını, bunlardan 716'sının çocuklarda, 342'sinin ergenlik çağındakilerde ve 7 bin 300'ünün yetişkinlerde olduğunu açıklamıştır.
Yeni çalışmalara göre, 1970 ve 2001 yılları arasında Beyaz Rusya'da yaşlara göre tiroid kanserindeki ortalama artış oranı erkekler arasında hemen hemen dokuza; kadınlar arasında da 20'ye katlanmıştır.
Kalıtımsal etkiler
Yaşamı yok eden etkilerin ötesinde, Çernobil'in etkisi gelecek nesillere de taşınmaktadır. Sperling ve diğerleri tarafından 1987 Ocak başında Batı Almanya'da yayınlanan raporda, Down sendromunda önemli bir artış olduğu rapor edilmektedir; 2 veya 3 olması beklenen vaka sayısı 12 olmuştur.
Anne yaşı dağılımı gibi artışı açıklayabilecek faktörler hariç tutulduğunda artışa neden olabilecek tek faktör olarak Çernobil faciası kalmaktadır.
Nükleer enerji terk ediliyor
1989'da 25 AB ülkesinde toplam 172 nükleer reaktör çalışmaktayken 2004'ün sonunda Litvanya'da bulunan Ignalina-1'in de kapanması ile bu sayı 150'ye inecek. 15 yılda 22 santral kapandı, üretilen nükleer güç yüzde 13 azaldı.
1992'de, Washington'daki Dünya Gözlem Enstitüsü (Worldwatch Institute), WISE-Paris ve Uluslararası Greenpeace tarafından yayımlanan Dünya Nükleer Endüstrisi Durum Raporu 1992 şu şekilde sonuçlandırılıyor:
"Nükleer enerjinin küresel enerji pazarındaki yeri daralmaktadır.(...) Şu anda yapımı devam eden nükleer santraller yakında tamamlanacaktır. Gelecek yıllarda nükleer enerjinin gelişimi çok çok yavaş olacaktır. Bu günden açıkça görülmektedir ki dünya genelinde 2000 yılında hemen hemen 360 bin MW'lık nükleer kapasite olacaktır, bu tahmin güncel durumdan sadece yüzde 10 daha fazladır."
Dünya Nükleer Endüstrisi Durum Raporu'nun güncellenmiş hali 1992'deki raporun doğruluğunun kanıtlandığını gösteriyor.
Ekim 2004'ün sonunda dünya çapında 440 çalışır reaktör var. Nükleer enerji günümüzde, elektrik üretiminde yüzde 16'lık, birincil ticari enerjide yüzde 6'lık ve dünya nihai enerji pazarında yüzde 2 ila yüzde 3'lük bir paya sahip.(KÖ/EÜ)