Muğla Milas Önder Gazetesi Sahibi Coşkun Efendioğlu ve TGC Genel Sekreter Yardımcısı ve Basın İlan Kurumu'nun üyesi Ahmet Özdemir yerel gazete birleşmelerinin çok sesliliği riske soktuğunu düşünüyor.
Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şeker ise zaten yerelde çok seslilikten pek söz edilemeyeceğine işaretle birleşmeyi nitelik arttırma adına iyi niyetli bir girişim olarak görüyor.
Basın İlan Kurumu (BİK) dokuzunu iki yılda açtığı 32 ildeki temsilcilikleriyle gazeteleri “resmi ilan” için gerekli özellikleri taşıyıp taşımadıkları anlamında denetliyor, nitelik ve etkinliğinin arttıracağı görüşüyle de yayın birleşmelerini teşvik ediyor.
Tartışma da “birleştirmeler”in çok sesliliğin" ortadan kaldırma potansiyeli taşımasından çıkıyor. Türkiye’de şu anda 1200 kadar yerel gazete BİK'ten resmi ilan alıyor.
Milas Önder: Birleşme sistemli yokediş
Efendioğlu "birleşin" baskısının Anadolu basına özgü bir uygulama olarak görerek karşı çıkıyor ve gazetesi Milas Önder üzerinden sorunlaru anlatıyor.
“BİK Muğla şubesinin açılışıyla birlikte çalman sayısının beşten yediye çıkarmamız isteniyor. Resmi ilan geliri ile bu masrafı karşılamak mümkün değil.
“BİK ayakta kalabilmek için 'özel ilan alın, finansör bulun ya da birleşin' diyor. Muğla'da dört gazete var; hangi yayın ilkelerinde birleşeceğim. Finansör ya da özel reklam almak da bağımsızlığa gölge düşürüyor.
Efendioğlu’na göre böyle bir birleşme gazeteciyi haber yapamaz hale getirir, dolayısıyla “birleşin” baskısı Anadolu basınını sistemli bir biçimde yok etmenin bir aracıdır.
Özdemir: Çok seslilik bitecek
BİK’teki TGC temsilcisi Özdemir, birleşmeleri "basın özgürlüğü"yle bağdaştıramıyor ve uygulamadanın memnunlarını ve memnuniyetsizlerini örnekliyor.
"Bir kısım yerel medyanın ilan pastası 10 gazete yerine 3 gazetede paylaşılacağı için memnun. İyi niyetliler böylece gelişmeyi umuyor.
“Ancak bunun dışında yerel medyadaki çok sesliliği bitirecek, birleşme işsizlik yaratacak. BİK bizim itirazlarımızın da etkisiyle şu anda ‘birleşin’ zorlamadan vazgeçmiş gibi görünüyor."
Şeker: Sorunları tam çözemez
Prof. Dr. Mustafa Şeker, BİK'nun "naylon" gazeteciliğe karşı başlattığı birleştirme girişiminin resmi ilanın yarattığı rehavet nedeniyle yerel medyanın sorunlarını çözebileceğine ihtimal vermiyor.
Prof. Şeker birleşmelerin çoksesliliği zedelemesi, resmi ilan yoluyla gazeteleri iktidara bağımlı kılması gibi eleştirilerinde haklılık payı olduğunu düşünüyor ama bunun yeni bir konu da olmadığını söylüyor.
“Güçlü yerel ve merkezi yönetimler karşısında yerel gazetelerin ekonomi-politiği ile özgürce yayın yapmak öteden beri bir sorun. Kaldı ki, birleşmeler zaten yayın politikaları, siyasi yaklaşımları ve çizgileri birbirlerine yakın gazeteler arasında isteklerine göre yapılıyor.”
Yerelde resmi ilan sorunu
Prof. Şeker 50 yıldır süren ilan dağıtımının gelir kaynağına da dönüştürülebildiğini söylüyor.
“Aynı büroda aynı kişilerce hazırlanan, aynı matbaada basılan, ama farklıymış gibi yayımlanan ürünlerle resmi ilan pastasından daha fazla pay almak mümkün.
“Küçücük illerde günlük gazete sayıları 20-30'a çıktı. Birçoğu gerçek anlamda haber içeriğine sahip değil. Gazeteler aslında beyan edilenden çok daha az basılıp, neredeyse hiç satılmıyor. Okurun varlığından bile habersiz olduğu bu ürünlerin gazete olarak nitelenmesi bile mümkün değil.
“BİK şubesi bulunan illerdeki gazeteleri denetlemekle yükümlü olduğu halde, mevzuatta belirtilen şartları taşımayan yerel gazetelere 'hoşgörülü' davrandı. Siyasi iktidarların yerel basına olan ihtiyaçları dolayısıyla bu 'hoşgörü' süregeldi.
"BİK'in birleştirme çalışması resmi ilan gelirinin daha az bölünmesi ve daha iyi gazeteler çıkarmaya yetecek miktarda kalmasını amaçlıyor." (NV)