Fotoğraf: Süleyman Elçin / Anadolu Ajansı
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Türkiye geçtiğimiz yıl çıkan 2 bin 793 yangında son 10 senenin toplamından daha fazla ormanlık alanını kaybetti.
Orman Genel Müdürlüğü (OGM) verilerine göre yanan ormanlık alanın büyüklüğü 139 bin 503 hektardı. Bu oran İstanbul'un yüzde 15'inden daha büyüktü. Bir başka deyişle 250 bin futbol sahası.
Yangınlar Türkiye kamuoyunda geniş bir yer tutarken en büyük eleştiri de hükümeteydi. Türk Hava Kurumu'nun (THK) uçaklarının daha önceki yıllarda kullanılmayacağının açıklanması, Rusya'dan kiralanan uçakların yeterli gelmemesi, uçaklardan birinin düşmesi, yabancı ülkelerden yardım istemekte geç kalınması eleştirilerin temel odağıydı.
Peki bu sene Türkiye'yi orman yangıları konusunda nasıl bir yıl bekliyor? İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi'nden Prof. Dr. Doğanay Tolunay anlatıyor.
"Eylem planı var, uygulama yok"
Türkiye'nin bir orman, yangın eylem planı var mı?
Evet, Orman Genel Müdürlüğü her yıl orman yangınlarıyla mücadele için bir eylem planı hazırlıyor. Ancak diğer eylem planlarında olduğu gibi bu eylem planı da maalesef hep kağıt üstünde, hayata geçirilmiyor.
2022 için de bir eylem planı açıklandı ama bu eylem planının denetlenmesi, izlenmesi, yazılanların uygulanıp uygulanmadığının ölçülmesine yönelik bir hazırlık maalesef yok.
Son iki senedir yangınlarda söndürme uçaklarının eksikliği tartışılıyor. Bu seneki eylem planında yangınla mücadelede kullanılması gereken hava araçlarına dair bir şey var mı?
Eylem planında kullanılacak araçların sayısı belirtilmiş. Bu sayılarda geçen seneye göre çok fazla bir artış yok. 2 bin 270 ilk müdahale aracı, 1065 arozöz, 185 dozer, 263 greyderin görev yapması planlanmış.
Aynı şekilde hava aracı olarak da 55 helikopter, 20 uçak ve 8 insansız hava aracının alınması planlanmış durumda. Hava araçlarının ihale süreci kısmen bitti, kısmen de devam ediyor.
55 helikopterden 7’si ile anlaşılmış ve Türkiye'de göreve başladılar. Diğer helikopterlerin de önümüzdeki ay içinde ihale sürecinin tamamlanması öngörülüyor.
20 uçağınsa 10'unun ihalesi bitti ama henüz Türkiye'ye görev yapacakları bölgelere konuşlanmadılar. Geri kalan 10 uçağın ihale süreci de devam ediyor.
Uçak filosu genişliyor
Uçak ve helikopterlerin ihalesi konusunda bir kiralamadan mı yoksa satın almadan mı bahsediyoruz?
Tamamı kiralama şeklinde. Bir özel firma ve Türk Hava Kurumu'nun aracılığıyla kiralanıyor.
Geçtiğimiz sene kiralanan uçaklar Rusya üretimi Beriev-200 tipiydi. Büyüklükleri nedeniyle dar alanlardaki müdahale kısıtlılıkları eleştirilmişti. Bu sene de yine ay tip uçaklar mı kiralanıyor?
Hayır, hem helikopter hem de uçaklar farklı ebatlarda ve farklı modellerde kiralanıyor bu sene. Geçen yıl üç tane kiralanan ve biri Maraş'ta düşen uçaklar şimdilik gündemde yok.
Ağırlıklı olarak 20 uçaktan 10’u İspanya'dan alınacak. Canadair'ın CL-415 diye bir modeli. Bunun haricinde büyük uçaklar alınması da planlanıyor ama bu uçakların alınmasındaki ihale sürecinde aksamalar var. Kiralamanın Haziran'ı bulabileceği konuşuluyor.
"İhalelerde şeffaflık yok"
İspanya'dan kiralanacağını söylediğiniz CL-415'ler THK’nın elindeki uçaklar değil miydi?
THK'nın elinde olan uçaklar CL-215. Yine Kanada üretimi ama daha küçük kapasiteli. Bu uçakların mevcut kapasiteleri küçük görüldüğü için şimdilik kullanılmayacağı anlaşılıyor.
Ama geçen seneki eleştirilere karşılık THK bu seneki ihale sürecine dahil edilmiş.
Peki kiralama ihalelerdeki şeffaflık... Gizli mi yoksa kamuoyuna açık mı yapılıyor?
Şu anda kamuoyuna hiçbir şekilde bir bilgi verilmiyor. Yani fiyatlar ne, hangi araçlar alındı, bunların ne kadarı geldi, süreç ne zaman biter, bu konularda kamuoyuyla maalesef bilgi paylaşılmıyor.
"Uçak ve helipotere bağlanan önem abartılıyor"
1 Mayıs ve 1 Kasım arası Türkiye'de yangın dönemi olarak nitelendiriliyor. Yani 5 aylık süre boyunca bir boşluktan bahsediyoruz. Bu sürede bir ülkenin ya da devletin yapması, alması gereken tedbirler var mı?
Kesinlikle var. Aslında bir kere hatalı olarak ve bence fazla abartılarak kamuoyu hep uçak ve helikopter sayısına odaklanıyor. Halbuki yangın mevsimi öncesinde yapılması gereken çok sayıda çalışma var.
Örneğin, yangın söndürmede yer ekipleri son derece önemli. Yer araç gereçlerin sayısı ve bunların bakımının yapılması önemli. Bu araçların yangın olduğunda ormana gidebilmesi için yol ağının oluşturulması, mevcut yol ağlarının bakımının yapılması yine kış aylarında yapılması gerekenlerden.
Ya da önleyici tedbir olarak yerleşim alanlarının yanındaki ve yol kenarlarındaki ağaçlardan dökülen yaprakların denetimli bir şekilde yakılması, böylece yanıcı madde yükünün azaltılması yurtdışında çok sık uygulanan bir yöntem. Ancak maalesef Türkiye'de önleyici bir tedbir olarak uygulanmıyor.
Yine Türkiye'nin en önemli eksikliklerinden bir tanesi yangında görev alacak orman yangın işçisi sayısının yetersiz olması. Geçen yıl yangınlarda bu iyice ortaya çıktı. Geçen yılki yangınlarda gönüllüler bu açığı kapattı. Örneğin arazözlerden hortum çekilmesi gibi faaliyetlerde çok faydalı olmuşlardı gönüllüler.
Ancak normalde bir arazözde 5-6 orman yangın işçisi olması gerekiyor. Çünkü hortum serilecek, ucunda tabanca olarak adlandırılan kısımda bir işçi çalışacak ki bir işçi su çok tazikli geldiği için onu ancak 15-20 dakika tutabilir. Başındaki kişilerin sürekli yer değiştirmesi de gerekiyor. Buna rağmen Türkiye'de bir arazözde görevli kişi sayısı 2'ye 3’e düştü.
Artı ekiplerin dinlendirilmesi, yer değiştirmesi de gerekiyor. Geçen sene personel sayısı yetersiz olduğu için bunlar hep problem olmuştu.
"Gönüllü sayısı arttırılıyor"
Bu sene yangınlarda görev alacak personel sayısıyla ilgili bir bilgi var mı elimizde?
İlk önce 10 bin işçi alınacağı duyuruldu bu yıl için. Sonrasında 5 bin personel alımı için ilana çıkıldı. 5 bin kişiden 3 bininin orman yangınlarında işçisi olması planlanıyor ama süreç henüz tamamlanmadı.
Bu işçilerin alınmasının bahar aylarında bitirilmesi ve eğitimlerinin yapılması gerekiyordu. Çünkü orman yangınlarıyla mücadele ciddi zordur, profesyonellik, uzmanlık isteyen bir iştir. Mayıs’a yetişmedi. Önümüzdeki ay içinde tamamlasalar eğitimler vesaire derken yine Temmuz ayına sarkabilir personelin hazır edilmesi.
Buna ek Orman Genel Müdürlüğü bu sene önceki yıllardan farklı olarak orman yangın işçisindeki eksikliği gönüllüler üzerinden de gidermeyi planlıyor. Birkaç bin olan gönüllü sayısını bu yıl 100 bine çıkartmayı amaçlıyorlar. Bu konuda eğitimler de veriyorlar.
Geçtiğimiz sene herkesin gönüllü olarak Ege ve Akdeniz'deki yangınlara gittiğini/gitmek istediğini hatırlıyorum. Bunun bir tehlikesi yok mu? Ya da böylesi bir işi gönüllüler üzerinden yapmak ne kadar doğru bir davranış?
Orman yangınlarıyla mücadele uzmanlık işi olduğu için gönüllülerin çok fazla katkı sağlaması mümkün değil. Zaten eğitimler çok kısa süreli ve genellikle yangınlarda kullanılan araç gereçlerin tanıtımı gibi yüzeysel.
Bu kadar az ve yüzeysel eğitimle orman yangın gönüllüleri ormana sürüldüğünde hayati tehlikelerle karşılaşılabilirler. Çünkü yangınlar çok fazla büyüdüğünde, insanların yangın içinde kalması ya da duman içinde kaldıklarında yön duygularını kaybetmeleri gibi riskli durumlar söz konusu. Bu nedenle gönüllülükten ziyade profesyonel ekiplerle çalışılması daha doğru.
Ayrıca eksikliğin giderilmesi için bir diğer alternatif mahkumlar ve askerler. Orman Genel Müdürlüğü bu konuda da çalışmalar yaptı. Bazı eğitimler verildi ama gönüllüler için söylediğim olumsuzluklar ya da riskler mahkumlar ve askerler için de geçerli.
Örneğin geçen sene Cezayir'deki yangınlarda 60’tan fazla insan hayatını kaybetti. Yarısı askerlerdi. Dolayısıyla bir yangın konusunda yüzeysel bilgi sahibi olunarak yangınlara müdahale etmek hayati riskler taşıyor.
"Orman yangınlarına hazır değiliz"
Peki sizce Türkiye şu an için geçen seneki gibi bir orman yangınına hazırlıklı mı?
En başta da söylediğim gibi, bu sene için geçen seneden farklı olarak sadece ve sadece uçak ve helikopter sayıları arttırıldı.
Örneğin yapılması gereken kamuoyunun bilgilendirmesi, nelerin yangın çıkmasına sebep olduğu konusundaki farkındalık çalışması, kamuoyu spotları, erken uyarı sistemleri tanıtılmadı, halkı uyaracak çalışmalar yapılmadı.
Yine diğer kamu kurumları, özellikle belediyelerin itfaiyeleri ile diğer kamu kurumlarının ortaklaşa yangın söndürme tatbikatlarında eksiklikler var.
Özetle bu yılda da orman yangınlarına hazır değiliz. Yine meteorolojik koşullara bağlı olarak yaz aylarında sıcak hava dalgalarının olması durumunda benzer büyük yangınlarla karşılaşma riskimiz oldukça yüksek.
Ama yine de bu konuda sorumluluğu sadece Orman Genel Müdürlüğüne atmak doğru değil. Çünkü orman yangınlarının büyük çoğunluğu insan hatasından çıkıyor. Bizlerin yaz aylarında ormanlarda yangına sebep olabilecek mangal yakmak, izmarit atmak gibi eylemlerimizden vazgeçmemiz gerekiyor, orman yangınları konusunda daha dikkatli olmamız gerekiyor. El birliğiyle çıkan yangın sayısını azaltarak daha az orman alanının zarar görmesini sağlayabiliriz.
(HA)