"Depremde yeşil tabela yetmez, yaşam alanı gerek"

İstanbul’da dün meydana gelen depremin ardından, afet hazırlıkları yeniden gündeme geldi.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre, İstanbul’da yaklaşık 3 bin toplanma alanı bulunuyor.
Ancak uzmanlara göre erişilebilir, altyapı ve barınma uygunluğu sağlayan toplanma alanı sayısı, bunun katbekat altında.
bianet’e konuşan TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Başkanı Nusret Suna, İstanbul’un 16 milyon nüfusa sahip olduğunu hatırlatıp, nüfus yoğunluğu göz önüne alındığında toplanma alanı sayısının oldukça yetersiz olduğunu söyledi.
Mevcut toplanma alanlarının yalnızca ilk şok anına yönelik olduğunu, barınmaya uygun alanların eksikliğinin büyük bir risk oluşturduğunu anlattı.
Toplanma alanlarının bir apartmanın yanındaki boşluk ya da bir okul bahçesi kadar küçük olduğunu ifade eden Suna, bunların yalnızca kısa süreli buluşma noktaları olduğunu, barınma ihtiyacını karşılamadığını aktardı:
"Sokak köşelerine yerleştirilmiş yeşil tabelalar depremin ilk anlarında sadece ayakta durulabilecek boş alanları gösteriyor. Bunların çoğunluğu ufak birer boşluktan ibaret.
Semtlerdeki ufak parklar, yollardaki boş yeşil alanlar, bir sitenin köşesine kondurulmuş boşluk, cami ya da okul bahçeleri… Bunlar ancak sınırlı sayıda ve de kısa süreli bir ihtiyacı giderebilir. Asıl ihtiyacımız olan şey toplanma alnının yanında bir de barınma alanlarıdır.”

İmamoğlu: Toplanma Alanı Denilen Yerlerin Yeterli Fiziksel Özelliği Yok
“Barınma alanı altyapılı, uzun süreli yaşam alanıdır”
Suna'ya göre “barınma alanı”, suyu, elektriği, tuvaleti, ısıtması hazır; konteyner ve çadırların konuşlanabileceği altyapısı oluşturulmuş büyük alanlar olmalı:
“Toplanma alanı, ayakta durulacak boş alan değil, konteyner ve çadır kurulabilecek, elektrik, su, ısınma, duş gibi temel ihtiyaçların giderilebileceği, altyapısı olan, insanların bir arada bir süre yaşamlarını sürdürebileceği büyük alanlardır diyoruz. Yani bizim tanımımız bu.
“Bir deprem olduğu afet toplanma alanlarında yaşam uzun süreli sürdürülebilir olmalı. Bu alanlar barınma amaçlı kullanılmak üzere planlanmalı. Bu doğrultuda İstanbul’a baktığımız zaman maalesef böyle yerleri göremiyoruz. Varsa da çok az sayıda ve kentin dışında bir yerde. Bir deprem anında merkezde yaşayanların ulaşamayacakları uzaklıkta.”
“496 toplanma alanı rezidans ve AVM oldu”
Suna, 1999 Gölcük Depremi sonrasında İstanbul Valiliği ve afet koordinasyon kurulları tarafından belirlenen 496 adet toplanma alanının büyük kısmının zamanla imara açıldığını, yerlerine rezidans, AVM ve iş merkezleri yapıldığını hatırlattı:
“Bu afet toplanma alanlarının çoğu imara açıldı. Hepsine inşaatlar yapıldı. Rezidanslar, AVM'ler inşa edildi. İş merkezleri kuruldu. Kentin merkezindeki alanlar, rant uğruna yok edildi. Bu doğrudan insan yaşamının ikinci plana atılmasıdır.”
“16 milyonluk kentte barınacak alan kalmadı”
İstanbul’un 16 milyonluk nüfusu karşısında, olası büyük bir depremde yüz binlerce kişinin evsiz kalacağına dikkat çeken Suna, sadece ilk gün değil, haftalarca sürecek geçici yaşam için plan yapılması gerektiğini belirtti.
“Silivri açıklarındaki 6,2 bir deprem bile İstanbul'un bütün ilçelerini etkiledi. Beklenen büyük İstanbul depremi tüm komşu şehirlerde etkili olacaktır. İstanbul’da yüzde 10’luk bir zarar bile yaklaşık 2 milyon insanı etkiler. Bu kadar insanı barındıracak altyapılı alanlarımız yok.
Evi hasar almayan insanlar bile uzun zaman evlerine giremez. Bunun için açıklanandan çok daha merkezi alanlarda, çok daha büyük alanlara ihtiyacımız var.”
“Hatay’ı gördük, ders alınmadı”
Maraş merkezli 6 Şubat depremlerine de atıfta bulunan Suna, yolların çöktüğü, ulaşımın imkânsızlaştığı afet senaryolarının yaşandığını, İstanbul'da da benzer bir kaosun yaşanabileceğini söyledi.
“İstanbul’da barınma amaçlı toplanma yerleri şehrin 30 kilometre uzağında. Bu alanlara ulaşmak mümkün değil. Maraş depreminde de gördük. Binalar yollara yıkıldı. İnsanlar buralara ulaşamazlar. Ancak İstanbul’da şehir içi barınma alanları kalmadı.”
“Yöneticiler kulaklarını tıkıyor”
İMO’nun yıllardır yaptığı uyarıların dikkate alınmadığını belirten Suna, rant odaklı bakış açısının İstanbul’un depreme hazırlığını engellediğini ekledi. Kentsel dönüşümde de önceliğin ihtiyaca göre değil, ekonomik kazanca göre belirlendiğini dile getirdi:
“Yöneticilere sorduğumuzda ‘Yapıyoruz, ediyoruz’ diyorlar, kentsel dönüşümü söylüyorlar. Ama senelerdir görüyorsunuz ki bu planlamayla bu kadar büyük yapı stoğunu depreme güvenlikli hale getiremiyorlar.
Çünkü bakış açısı değişik. Eğer siz ‘Ben bütün binaları yıkıp yeniden yapacağım’ derseniz bu olmuyor. Peki ne oluyor? Maalesef öncelikli rantı, getirisi yüksek olan yerlerden kentsel dönüşüm başlıyor. Esas ihtiyacı olan acilen dönüşmesi gereken binalar dönüşmüyor. Çeperlerde yaşayan vatandaşlarımızın can güvenliği sağlanmıyor.
“Halbuki öncelik riskli alanlarda olmalıydı. Ama kentsel dönüşüm, getirisi yüksek yerlerden başlatıldı. Bu anlayış değişmeden çözüm olmaz.”
Rant, İstanbul'u dört kez dönüştürebilirdi
İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) “İstanbul’un Kapısındaki Kriz: Deprem” raporuna göre yaklaşık 195 bin binanın olası bir depremde orta ve üzeri hasar alması bekleniyor. İstanbul’da 48 bin binanın ağır, 146 bin binanın orta hasar alacağı tahmin ediliyor.
Ancak 6 Şubat Maraş depremlerinden sonra Hızlı Tarama Yöntemleri, ağır ve orta hasar alması beklenen bina sayısının kat kat fazla olduğu ortaya çıktı. Sonuçta 7.5 büyüklüğünde bir depremde hafif, orta ve yüksek hasarlı bina sayısının 500 bine ulaştığı öngörülüyor.
TBMM Deprem Araştırma Komisyonuna göre 6 Şubat depreminin toplam ekonomik zararı 148,8 milyar dolar. Türkiye Depremleri Kurtarma ve Yeniden Yapılanma Değerlendirmesi (TERRA) raporuna göre kurtarma ve yeniden inşa maliyeti 103,6 milyar dolar.
İPA'nın bir başka raporuna göre ise donatı alanları, orman alanlar ve askeri alanların imara açılması, mevcut imar parsellerine emsal artışı verilmesiyle İstanbul’da toplam 85 milyar dolarlık rant sağlandı. Bu kazanç İstanbul’daki orta ve üstü riskteki binaların tamamının 4 kere dönüştürülmesini sağlayacak büyüklükte.
(HA)
Tahliyesi bir günden az sürdü: Selçuk Kozağaçlı hapse gönderildi

Volkan Konak için “Sahnede geberdi” diyen müftü hakkında suç duyurusu

Murat Ağırel ve Timur Soykan gözaltısının arka planı

Savcı, Saraçhane protestolarını takip eden 7 gazeteciye 3 yıla kadar hapis istedi

Gençler arasında yükselen milliyetçilik: Anti-otoriter, seküler ve eleştirel
