“Medeni Kanun’da değişiklik istedik, bize karşı kullandılar. ‘Namus cinayetlerinde haksız tahrik indirimi uygulanmasın’ dedik ‘töre’yle indirime kapı açtılar. ‘Aile Mahkemeleri kurulsun’ dedik yargıçlara evli, çocuklu olma şartı getirdiler. ‘Şiddetten Korunma Kanunu’ istedik ‘Aileyi Koruma Kanunu’ dediler. Şimdi, tüm hukuk erbabının hukuk kurallarını kadın bakış açısıyla değerlendirmesini istiyoruz.”
Sığınaklar ve Danışma, Dayanışma Merkezleri Kurultayı’nda avukat Canan Arın, yasa koyucu ve uygulayıcıların zihniyetlerini değiştirmedikçe hukuki düzenlemelerin yetersiz kalacağını işte bu sözlerle özetledi.
Hem sanık hem yargıç
Mor Çatı gönüllüsü, avukat Arın’ın “Kadın Hareketinin Hukuk Alanındaki Kazanımları ve Kurultaylar” başlıklı konuşması, kadınların tarihine genel bir bakış niteliğindeydi:
- 25 Kasım’ın Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele günü olması talebini ilk kez Mor Çatı dillendirdi.
- “Şiddete Sıfır Hoşgörü” sloganını ilk kez telaffuz etti.
- İlk kez 1996’da, kardeşi tarafından sokak ortasında öldürülen 16 yaşındaki Sevda Gök’ün duruşmasında, en az beş yıldır bu alanda çalışan kadınların ceza davalarında taraf olmasını talep ettik. Kabul etmediler. Hâlâ istiyoruz.
Arın, "Namus gerekçesiyle öldürülen kadınlar şikayetçi olamadığından, bu kadınların ölümüne hükmeden yakınları müdahil sayılıyor. Bu kimseler hem kadını öldürüyor hem de devletin resmi koruması altında yargılayan olarak paye alıyorlar" dedi.
- Aile Mahkemeleri istedik, kuruldu. Mahkemelerde yargıç olanların evli ve çocuk sahibi olması şartı getirildi.
- Uluslararası terminolojide “şiddetten korunma” olarak geçen 4320 Sayılı Kanun’un değiştirilmesini istedik. Değişirken adı “Aileyi Koruma Kanunu” oldu. Adının dürüstçe konmasını ve “evlilik şartı”nın kaldırılmasını istiyoruz. Esas olan, şiddete maruz kalan kadını -ister imam nikahlı ister resmi nikahlı, ister nikahsız olsun- korumaktır.
- Medeni Kanun’un değiştirilmesini istedik. Kadın erkek eşitliğine aykırı olan aile reisliği kavramını kaldırttık. Gerçekleştirilen düzenlemeler, kadınlara karşı uygulandı. En önemli aracı da nafaka davaları oldu.
- Boşanma, nafaka ve velayet davalarında, davacının ikametgahında dava açılmasıın talep ettik. Kabul edildi.
- Evlilik yaşının 18 yaş olarak eşitlenmesini istedik, 17 yaptılar.
- Boşanmalarda kadınlar evlerini terk etmeye zorlandıklarından, boşanma davalarında kadının oturduğu evde kalmasını talep ettik, kabul ettiremedik.
- TCK’da “namus saikiyle” ifadesinin kullanılmasını istedik, “töre saiki” oldu. Azmettiriciler cezalandırılacak, töre cinayetlerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası getirilecekti, şimdi “namus”gerekçesiyle haksız tahrik indirimi uyguluyorlar.
- Tüm ceza davalarında evlilik içi tecavüzün suç sayılmasıın istedik, sayıldı. Ama Yargıtay kocasıyla sevişmek istemediği için tartışırken yataktan düşüp ölen bir kadının katiline “ağır tahrik” indirimi uyguladı.(BB/EÜ)