Nokta Haber Merkezi'nin dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek'in günlüklerini yayınladığı haberinde, dönemin dört kuvvet komutanı, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, Deniz Kuvvetleri Komutanı Örnek, Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına ve Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'un "Sarıkız" adlı bir darbe planı yaptığı bilgisi yer alıyor.
Günlüklerde, aynı zamanda, Eruygur'un daha sonra tek başına "Ayışığı" adlı bir başka plan daha yaptığı bilgisi var. Planlar, medyadan siyasi partilere, Emniyet'ten iş çevrelerine kadar nasıl davranılacağının ayrıntılarını da içeriyor.
bianet'in görüştüğü Alataş, bu haber üzerine zaman kaybetmeden şunların yapılması gerektiğini söylüyor.
Yargı soruşturma başlatmalı: "Yargı doğrudan harekete geçerek bu iddialarla ilgili soruşturma başlatmalı. İddiaların doğruluğunun ortaya çıkarılması gerek."
Meclis araştırma komisyonu kurulmalı: "Darbe hazırlıklarının yalnızca dört kuvvet komutanıyla sınırlı olduğunu düşünmek bu olayı hafife almak, saflık etmek olur. Soruşturma dört eski komutanla sınırlı olmamalı. Bu hazırlıklarla bir şekilde ilgisi olan ve hâlâ görevde olan subaylar bulunabilir. Onlar da tedbir olarak görevden alınmalı. Şu da önemli: Cumhurbaşkanı yasal olarak ordunun başkomutanıdır; her hafta askerlerle görüşür, bire bir bilgi alır. Acaba, Cumhurbaşkanı'nın bu hazırlıktan haberi var mıydı? Ayrıca, Başbakan bu planları öğrendi mi?"
Barolar harekete geçmeli: "Bu planlar, demokrasinin, anayasal düzenin askıya alınmasını içeriyor; devlet düzenine karşı bir kalkışma anlamına geliyor. Barolar, anayasal düzeni, demokrasiyi korumakla, savunmakla yükümlü.Avukatlık Yasası uyarınca, insan haklarını da korumakla sorumlu; insan hakların savunmak en temel görevleri. Bu nedenle, bir meslek kuruluşu olarak baroların da kesinlikle seslerini duyurması, harekete geçmesi gerek."
Bilgisi olan yurttaşlar bunu paylaşmalı: "Bu darbe hazırlıkları bir bütün olarak toplumu ilgilendiriyor. Bunlarla ilgili bilgisi olanların bilgilerini aktarması her yurttaşın sorumluluğu."
Alataş: Ordu içindeki ırkçılık akımlarının araştırılması gerek
Nokta dergisinin yayın yönetmeni Alper Görmüş, günlükler üzerine analiz yazısında, "günümüzdeki kitlesel eylemlerin 'sivil'liğine inanmak çok zor" diyerek açıklıyor:
"Sarıkız'ın birkaç ay içinde 'gösteri organizasyonundan darbe planına nasıl evrildiğini kapak haberimizde okursunuz. (...) Doğrudan bir darbe tehlikesi içinde değiliz bugün. Fakat 14-15 Nisan'daki Anıtkabir'e yürüyüş dahil, örgütlenen kitlesel sivil hareketlerin tümüyle 'sivil' olduğunu düşünmek de saflık olacaktır. Şöyle diyebiliriz: Siyasete müdahale 'sivil' güçler kullanılarak ve böylece görünürde meşruiyet alanı içerisinde kalınarak gerçekleştirilecektir önümüzdeki günlerde."
Habere göre ilk darbe planında yer alan ikinci planı da tek başına yapan Eruygur, bugün Atatürkçü Düşünce Derneği'nin (ADD) Genel Başkanı.
Alataş, tek örneğin bu olmadığını anımsatıyor ve "Son dönemde saldırgan milliyetçiliğin, demokrasi karşıtı fikirlerin savunulduğu oluşumların içinde emekli generaller, subaylar var. Bu gözden kaçırılmamalı" diyor.
"Bu bize, askerlik kurumunda bir sorun olduğunu gösteriyor.Emekli olduktan sonra ırkçı, faşist örgütlerde etkili olmaları, hatta paramiliter çabalar içinde yer almaları bir rastlantı mıdır? Bu kişilerin görevde oldukları dönemlerde, görevlerine ideolojilerini bulaştırmamış olmaları ihtimal dahilinde değil."
Alataş, olası bir Meclis araştırma komisyonunun bu konuyu da incelemesi gerektiğine inanıyor. Ayrıca, askeri birimler içindeki ırkçı oluşumların, ırkçı akımların da araştırılması gerektiğini düşünüyor.
"Geçmişle hesaplaşmamanın sancılarını yaşıyoruz"
Darbe planlarıyla ilgili "Türkiye buna yabancı değil" diyen Alataş, bu planların hâlâ yapılabilmesinin ardında hâlâ geçmişle hesaplaşamamış olması çok etkili.
"Türkiye bundan önce de 28 Şubat'ı, postmodern darbeyi yaşadı. Ve 28 Şubat'ın ardındaki generaller hakkında hiçbir soruşturma yapılmadı.
"Hiçbir darbenin hesabı sorulmadı. Geçmişle yüzleşilemedi. Temel sorun, rejimin normalleştiği dönemde, olağanüstü dönemde işlenen suçların soruşturulmamış, hesabının sorulmamış, cezasız bırakılmış olması."
Alataş, insanlığa karşı işlenen suçlardaki bu cezasızlığın, yenilerini teşvik ettiğini vurguluyor. (TK)