Henüz 16 yaşında olan ve tüm uluslararası ve ulusal belgelere göre "ÇOCUK" sayılan O.A.'nın yaşadığı sosyal, ahlaki ve zihinsel ihmal ve istismarın en kötü biçimi bu şekilde yansıtılmamalıydı. Çocuk tüm kamuoyu önünde basın organlarının yaptığı bu haberlerle tek başına bırakılmamalıydı.
Gazeteler nasıl vermiş
Akşam manşetten, " Örgüt Emriyle Vurulmuş ", Milliyet birinci sayfadan" Karikatürlere Kızıp Vurdum ", Zaman birinci sayfadan, " Liseli genç 'ayin parası'nı az bulduğu için rahibi öldürmüş " , Hürriyet manşetten " Sig Suer'li Çocuk ", 22. sayfada da " Cühela ve ukala ", Cumhuriyet birici sayfadan "Liseli Zanlı Yakalandı", Yeni Şafak birinci sayfadan, " Önce Tartıştı Sonra Vurdu ", 14. sayfa da " Polis fuhuş mafyası üzerinde duruyor ", Sabah manşetten " Bahanesi Karikatür ", Vatan manşetten " Küçük Ağca nasıl katil oldu? ", Radikal birinci sayfadan " Zanlı ve ailesi sorguya alındı " başlığıyla vermiş.
Hürriyet ve Yeni Şafak çocuğun fotoğrafını doğrudan yayınlarken, Milliyet, Vatan, Sabah ve Zaman çocuğun fotoğrafını görsel efekt uygulamalarına karşın kimliğini belli edecek şekilde kullanmışlar.
Gazetelerin çoğunluğu çocuğun kimliğini isminin baş harflerini vererek kullanırken, Yeni Şafak ilk ismini doğrudan kullanıyor.
Gazetelerin hepsinde okuduğu okulun,yaşadığı mahallenin ismi verilerek çocuğun kimliği deşifre edilmiş ve yer alan haberlerin hepsinde Masumiyet Karinesi ihlal edilerek çocuk damgalanmış.
Meslek ilkeleri ve Çocuk Koruma Kanunu ihlal edilmiş
Basın Kanunu 21. madde gereği "Çocukla ilgili her türlü haberde çocuğun kimliğinin yayınlanması yasaktır." Aynı şekilde Çocuk Koruma Kanunu'nun (ÇKK) 4. maddesinde "Çocukla ilgili haberlerde kimliğe ilişkin hususlara azami özen gösterilmesi" gerekliliğini vurgulanıyor.
Ayrıca Basın Konseyi etik kodları da basın mensubunun bilmesi gereken kurallar bütününü içerir. Haberlerde ise olayı işlediği iddia edilen O.A.'nın vesikalık resmi açık olarak yayınlanmış, emniyet işlemleri sırasında resimleri çekilmiş ve basılmış bu resimlerde kimliği gizlenmesi gereken kişi çocuk iken aynı karede yer alan emniyet mensuplarının yüzleri mozaiklenmiş.
Kimliği deşifre edilmiş
O.A.'nın isminin de şifrelenmesine gerek kalmamıştır.Zira çocuğun kimliğine ilişkin en önemli unsurlardan birisi olan ismi ve soy ismi muhabirlerin köyünde yaptıkları röportajlarda öğrenilmiş, gizli tutulması gerekirken basın organlarınca kamuoyuna afişe edilmiştir.
Bir yandan ismi şifrelemek bir yandan anne ve babasının, okuduğu okulun, ve yaşadığı mahallenin isminin verilmesi kimliği deşifre ve çocuğu afişe etmek anlamına gelmektedir.
Damgalama var
Gazeteler olayı, sonuçlarını ve gerçekte haberin odağını o kadar unutmuş görünüyorlar ki tek belirttikleri konu çocuğun bu olayı bilerek ve isteyerek yaptığı ve bir "KATİL" olduğudur.
Bu haberleri yaparken akıllarına gelmeyen tek şeyin bu çocuğun geçmişi ve geleceği olduğu açıktır.Ceza Usul Yasasına göre bir eyleme "SUÇ" ve bu eylemi işlediği iddia edilen kişiye de "SUÇLU" denilebilmesi için bir takım temel şartlar aranmakta.
Hakkında kuvvetli suç şüphesi ile kolluk makamları tarafından yakalan kişi zan altında bulunduğundan kendisine zanlı veya şüpheli denilmelidir.Bu aşamada bu kişinin işlediği iddia edilen eyleme genel anlamsa suç, özel anlamda insan öldürme denilemeyeceği gibi kişiye de genel anlamda suçlu özel anlamda katil de denilemez.
Fakat tüm gazetelerde çocuktan katil olarak söz edilmiş ve damgalanmıştır.Oysa çocuktan zanlı olarak söz edilmeli Anayasamız' la da korunan Masumiyet Karinesi ihlal edilmemeliydi.Zira suçu sabit oluncaya kadar her kişi masumdur
Suça iten nedenlerle kimse ilgilenmemiş
Haberlerden çocuğun sosyal yaşantısı incelendiğinde ciddi bir tehlike içinde olduğu, okula devam etmediği, ailenin sosyal ve ekonomik kültür düzeyinin düşük olduğu anlaşılıyor.
Çocuğu bu işlediği iddia edilen eyleme iten nedenlerden ise hiçbir gazete söz etmemekte hatta bunun araştırılması için uzmanlardan görüş dahi istememektedirler.
Olayı bu noktalara taşıyan başka bir olayın provokasyon olduğunu yazan gazeteler verdikleri manşetlerle ve haber içerikleri ile kendileri de buna ortak olmuşlardır.
Diğer çocukları suça özendiriyor
Haberlerde çocuğun ismi yanına yapılan açıklamaların "küçük.........." bu haberi okuyan çocukları suça ve suç işlemeye özendirdiği, sınıfından bir arkadaşının "bu kadar ilgi göreceğimi bilseydim ben yapardım" sözü ile somutlaşmış, gazete haberlerinin hak ihlalli yaparak ulaşmak istediği sonucun gerçekleştiğini gözler önüne seriyor.
Yetişkinlerinde suça itilen çocuklara bakış açılarına olumsuzluk getireceği çocukların içinde bulundukları tehlikeyi değil kendilerinin tehlike olduğunu düşünmelerine yol açacağı basın organları tarafından hiç düşünülmemiş.
Manşetler yargısız infazın özeti niteliğinde
Tüm gazetelerde olayla ilgili manşetler, manşetler yanında yer alan ve O.A.'ya ait resimler ve tüm haber içerikleri okuyucuya olayı anlatmaktan çok bir mahkeme kararı şeklinde verilmiş.Zira kullanılan kelimeler ve yapılan yakıştırmalar bunu destekler nitelikte.
Medya bağımsız mahkemeler yerine yargılamayı yapmış, suçu sabit bulmuş ve sıra infaza gelmiş. Manşetlerde bu yargısız infazın özeti niteliğinde.
Medya asli görevinin ne olduğunu unutmamalı
Oysa basının görevi toplumsal konularda kamuoyunu doğru haber kaynaklarından alınan bilgiler ile aydınlatmak ve bilgi sahibi yapmaktır.Verilen haberin doğru ve yansız olması ve hukuki açıdan hatalar içermemesi bunun için öncesinde ciddi araştırmaları yapması gereken basın organları kendilerinden beklenen özen yükümünü bu haberde hiçbir şekilde yerine getirmemişlerdir.. Olanı yansıtma ve olması gerekene ışık tutma konusunda ki görevleri unutulmamalıdır.
Medya çocuk haklarını ihlal ettiğinde izlenebilecek hukuki yollar ise özetle şöyle:
* Yayın organıyla ilgili suç duyurusunda bulunulabilir.
* Veli, ceza davası ve tazminat davası açabilir.
* Gerekirse, baro, çocuğa ve ailesine avukat tayin eder.(YO/KÖ)