Eğitimlere katılan medya mensuplarıyla çocuk hakları alanında yapılması gerekenler için işbirliği ve haberin odağında çocuk varsa habercilik nasıl yapılmalı konularında bilgi alışverişinde bulunuyoruz. Özellikle üzerinde ısrarla durduğumuz konu kullanacakları dilin doğru ve hak ihlallerine neden olmayacak şekilde kullanılması.
Hukukçular da daha özenli ve duyarlı olmalı
18-19 Şubat 2006 tarihli eğitim Samsun'da yapıldı ve çevre illerin yerel medya temsilcileri Samsun'da buluştu. Eğitimden bende kalan yerel medya mensuplarıyla çocuk hakları konusunda vardığımız birlik ve işbirliği duygusuydu.
Dönüş yolunda aldığım 19 Şubat 2006 tarihli Milliyet Gazetesi'nde "Hukukçu Görüşü" isimli köşede Tamer Heper tarafından yazılan "Ey Türk Gençliği Birinci Vazifen..." başlıklı yazıyı okurken biz hukukçuların hak ve hak ihlalleri konusunda daha özenli ve duyarlı, özellikle de kullanılan dil ile kamuoyuna örnek olmamız gerektiği fikriyle bu yazıyı hazırladım.
Heper yazısında, "Yasadaki yanlış, ceza indirimi için salt yaş sınırlarını ele almasıdır. Suç işleyenin, sebep-sonuç ilişkisini kurabiliyor olması, yani suçun şuuruna vakıf olması halinde cezalandırılması için yeterli kabul edilmesi gerekir. Aksi halde Büyük Atatürk'ün hitap ettiği gençliği asla yetiştiremeyiz" diyor.
Suç ve cezayı değil, suça iten nedenlerini konuşalım
Toplum olarak çocuklar için yapılan ve yapılacak tüm çalışmalarda şiddet ve suç unsurlarını ortadan kaldırmalı ve bu şekilde sağlıklı nesiller yaratmak amacını taşımalıyız. Yoksa çocukları şiddete sürükleyenlerle suça itenler yine unutulacak, hafızalarımıza kazınan yine bu çocukların kendileri olacak.
Her anlamda sağlıklı nesiller yaratma yolunda yapılacak bir sürü başka olumlu çalışma varken, neden biz cezayı tercih edelim? Bir hukukçu olarak çocukları cezalandırmanın bugüne kadar iyi görülmüş bir yanı olduğunu düşünmüyorum. Cezalandırılmalarını konuşmak ve tartışmak yerine ilk düşünülmesi gerekenin onların yargılama makamları önüne gelme nedenlerini en aza indirmek ve ortadan kaldırmak olduğu kabul edilerek hitap edilen gençliğe ulaşılabilir.
Yeni TCK ne diyor?
Gerek daha önceki Türk Ceza Kanunu (TCK) ve gerekse 1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren yeni TCK, çocukları işledikleri iddia edilen fiilin anlam ve sonuçlarını anlama ve kavrama yeteneği bakımından 3 gruba ayırıyor.
Yasal düzenlemedeki bu ayırım, çocuğun henüz suçu işlediği zaman bu suçun eyleminin hukuki anlam ve sonuçlarını kavrama yeteneği olup olmadığının tespiti ve suçlu bulunması halinde verilecek cezanın miktarını belirleme açısından da önem taşıyor.
Eylemin hukuki anlam ve sonuçlarını kavrama yeteneği bir fiili işlediği iddia edilen kişinin o fiilin anlam ve sonuçlarını anlama ve seçim yapabilme yeteneği bakımından bedensel, zihinsel, sosyal ve ahlaki gelişmişlik derecesinin araştırılması.
Şu an yürürlükte olan TCK gereği çocuklar 0-12, 12-15 ve 15-18 şeklinde yaş gruplarına ayrılıyor. Buna göre 0-12 yaş çocukların işledikleri iddia edilen fillerle ilgili tam bir ceza sorumsuzlukları bulunmakta. Bu çocuklarla yapılan görüşmelerde işledikleri iddia edilen eylemi bazen bir oyun gibi algıladıkları ve yasada suç olarak düzenlendiğini bilmedikleri görülmekte. Bu çocuklar hakkında soruşturma ve kovuşturma işlemleri yapılamaz. Ancak bu işlemlerin yapılamaması demek bu çocuklar için hiçbir şey yapılamaz anlamına gelmiyor.
Çocuk Koruma Kanunu ne diyor?
Çocuk Koruma Kanunu (ÇKK) gereği bu çocuklar hakkında korunma ihtiyacı olan çocuk sıfatıyla koruyucu ve destekleyici tedbirlere başvurulabilir. ÇKK bu konuda ayrıntılı düzenlemeler içeriyor.
12-15 yaş arası çocukların ise ceza sorumlulukları kısmi. Bu yaş grubu çocuklarda ceza sorumluluğu eylemin hukuki anlam ve sonuçlarını kavrama yeteneğini tespite yönelik incelemeye göre belirleniyor. Bu yaş grubunda bulunan bir çocuğun işlediği iddia edilen fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını anlama ve kavrama yeteneğinin incelenmesi bir bilirkişi incelemesi.
Yapılan inceleme neticesinde çocuğun işlediği iddia edilen fiilin anlam ve sonuçlarını anlama ve kavrama yetisinin olmadığı kanaati oluşursa bu çocukta 0-12 yaş arası küçükler gibi ceza sorumluluğu olmayanlar arasında kabul edilir. Eğer bu yetinin varlığı kanaati uyanırsa bu çocuk hakkında soruşturma ve kovuşturma işlemleri yapılabilir. Ancak verilecek cezanın alt ve üst sınırı, yaş küçüklüğü dikkate alınarak ve hakkında hazırlanacak Sosyal İnceleme Raporuna göre belirlenir
Cezalandırılması gereken azmettiriciler
Çocukların tehlikeli olmadığını tehlikede olduklarını savunan biz çocuk hakları konusunda çalışan aktivistlere göre, suç işlemesi amacıyla kullanılan çocukların cezalandırılması yoluna gidilmemeli.
Burada yapılması gereken çocukların eğitim ve bakımlarını sağlamaya yönelik tedbir kurumlarının kurulmasını ve çocuğun mümkün olduğunca ceza adalet sistemi dışında tutularak, bu sistemden etkilenmeden, yargılama dışı unsurlarla toplumla bütünleşmesini ve toplumda aktif bir rol üstlenmesini sağlamak olmalı.
Zira bu çocuklarda azmettiriciler tarafından kullanılıyor. Bu anlamda cezalandırılması ve hakkında yasal takibat yapılması gereken kişiler azmettiriciler olmalı. Çocuklar hakkında ilgili yasa gereği koruyucu ve destekleyici tedbir kararlarından en uygun olan bir ya da birkaçı çocuk için onun yüksek yararı gözetilerek uygulanmalı.
15-18 yaş grubunda bulunan çocukların ise ceza sorumluluğu tam. Bu çocuklar için mahkemece sosyal hizmet uzmanına hazırlattırılacak sosyal inceleme raporuyla çocuğun içinde bulunduğu sosyal ve kültürel durum yaşantısı, eğitim ve görgüsü kısacası tüm çocukluk hikayesi bir rapor olarak dosyaya sunulur. Gerçekte bu araştırmayla mahkemenin elde etmek istediği sonuç çocuğu bu suçu işlemeye iten etkenleri araştırmak olmalı.
Aynı rapor çocuk hakkında verilecek tedbir ve cezanın türünü ve alt ve üst sınırını belirlemede kullanılmalı. Belirtmeliyim ki çocuklar için daha iyi bir ceza adalet sistemi kendilerine uygun yasa, kendilerine uygun mahkeme, kendilerine uygun yargılama, koruyucu ve destekleyici tedbir kararları ve bunlar için oluşturulacak kurumlar ve ceza verilmesi halinde kendilerine özgü infaz kurumuyla gerçekleşecek.
Cezanın yerini tedbir ve koruma almalı
Evet yaş faktörü verilecek cezada bir indirim sebebidir ve öylede olmalı. Yaygın kanaate göre bu çocukların tehlikeli olduklarına ilişkin yapılan her türlü haber bu durumu daha da fazla kanıksatmakta ve başkaca çocuklarında suça eğilim ve özenti göstermesini teşvik ediyor.
Üzerinde önemle durulması gereken konu ise bu çocukların suça itilme nedenleri ve bu nedenlerin ortadan kaldırılması için mücadele etmek olmalı. Türkiye Cumhuriyeti tarafından da kabul edilen ve uygulanan uluslararası sözleşmelerde de üzerinde durulan konu çocuğun ve çevresinin refah seviyesini yükselterek yargılama makamları önüne gelme nedenleri en aza indirgenmesi ve bunun için ulusal ve uluslararası işbirliğinin desteklenmesi.
Cezalandırmanın iyi bir sistem olmadığını kabul etmek gerekirken bu sisteme karşı uygulanabilecek tedbir ve koruma sisteminin kuvvetlendirilmesi adliye ve cezaevi arasında başkaca bir ara tedbir kurumunun kurulması ve ceza yerine koruma, eğitim ve gelişimini desteklemeye yönelik bir politikanın geliştirilmesi gerekiyor.
Kullanılan dile dikkat!
Bu çocukların afişe edilmesi, damgalanması ve bir saat içerisinde tüm hayatlarıyla kamuoyunun gözleri önüne serilmeleri ciddi bir hak ihlali. Kullanılacak dil ise kesinlikle doğru olmalı.
Zira yanlış kullanılan her kelime her geçen gün zihinlere doğruymuş gibi yerleşmekte ve hak ihlalleri de bu şekilde meşrulaşmakta. Oysa özellikle de çocuklar konusunda yapılan her türlü açıklamada kelimelerin özenle seçilmesi ve böylece kamuoyunun çocuklara bakış açısını olumsuzluğa doğru yönlendirmemesi gerekiyor.
Yaşı veya yargılama durumu gözetilmeden eyleme suç, işlediği iddia edilen olan kişiye de bu iddiaya dahi bakılmadan suçlu denilmesi son derece yanlış. Başkalarının haklarını ihlal ettikleri için haber olan çocuklarla ilgili haberi duyururken başka bir hak ihlali yapmamak gerekiyor. Bu durumda bu çocukların ihlal edilen haklarını kim koruyacak ve kamuoyuna duyuracak? (YO/KÖ)