Bilgi Üniversitesi'nin Adalet Gözet Projesi kapsamında gerçekleştirilen etkinlikte, İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölüm Başkanı Doç. Dr. Aslı Tunç'un sunduğu "Türkiye'de Yazılı Basının Yargıya İlişkin Haberleri Sunumu" konulu rapor, medyada haber kaynakları ve yayın yasaklarının tartışılmasını da sağladı.
Geçmişte gazete sorumlusu olarak "cevap ve düzeltme"yi bilerek yayımlamadığı için mahkum olduğunu anımsatan İletişim hukukçusu Fikret İlkiz, "Gazetecilerin habere ulaşmada sıkıntı yaşadıkları kesindir" dedi.
İlkiz: "Yasaklar çözüm değil; medya sürekli bilgilendirilmeli"
İlkiz, habere erişimdeki sorunlara yargının payı konusunda da, "Sinagogların bombalandığı olayla ilgili gazeteciler doğru bilgi alamadılar. Yargı, bu gibi konularda düzenli bilgi vermediği gibi, ilk olarak yayın yasağı kararları alır, bunlar da tebliğ edilmezler" diye konuştu.
Tunç'un raporunun Türkiye'de yazılı basında bir güven sorunu olduğunu ve kaynağı belirsiz haberler yapıldığı yönünde mesajlar verdiğini ifade eden İlkiz, bizzat yargının medyaya bilgilendirmediğini belirterek, "Çözüm yasak koymak değil, doğru kaynaktan gazetecilere sürekli bilgi vermektir. Bilgi Edinme Hakkı Yasası yoluyla elde edilen bilginin haber yapılmasına yasak getirilmesi de doğru değil" şeklinde konuştu.
Adli haberlerin yayımıyla ilgili rapordan çıkan sonuçların hukuki düzenlemeler dikkate alınarak geliştirilmesinin yararlı olacağını kaydeden İlkiz, "Yargı el sürülmez bir güç değildir. Tartışmalarda yargıçların ve savcıların da olması gerekir. En acımasız biçimde eleştirilebilir, yeter ki sınır açılmasın. Belki bugün 301. maddenin hiç olmaması gerektiği konusunda insanları ikna edebiliriz" dedi.
Boratav: Şeffaflık yok, Kamu görevlisi konuşmuyor
Raporda basının olgulardan ziyade kişilere vurgu yaptığı yönündeki eleştirilere değinen CNN Türk Yayın Yönetmeni Ferhat Boratav, Tunç'un sunduğu raporun kamuoyunda iyi bilinen kişileri kapsaması nedeniyle bunun bir ölçüde normal olduğunu kaydederek, kaynak belirtilmeden haber vermenin güvenirliği zedelediğine inanmadığını ifade etti.
"Asıl öznesi olmadığı zaman bir haber kaynaksız hale gelir. O halde, Anadolu Ajansı'nın sürekli kaynağı belli olmayan haber geçtiğini kabul etmemiz gerekir. Haberin dili bizce daha önemli.
"Kaynağın belirtilmemesi sadece medyaya bağlı değil. Şeffaflığın olmaması, antikiteden kalan yasalarla toplumun alanın kapatılması, bilinmesi son derece normal bir vakayla ilgili basın kaynak veremiyor. Kamu görevlilerinin önündeki yasa ve alışkanlıklar da sorgulanmalı."
Babahan: Küreselleşen medyada algı belirleme arttı
Finans ve basın sektörünün 2000 yılında yaşadığı ağır krizden sonra küreselleşmeyle birlikte ağırlık kazan patronaj ilişkilerinin haberin kurgu ve yorumunda çok etkili olduğunu söyleyen Sabah gazetesi Yayın Yönetmeni Ergun Babahan da, "Tüm dünyada aşağı yukarı böyle. Medya algıyı belirlemede güçlü bir aygıt haline geldi. Gittikçe haberin kaynağı önemsiz hale geldi" dedi. (EÖ)