Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB), sokakta yaşayan hayvanların 1 ay içerisinde sahiplenilmemesi durumunda öldürülmesini öngören yasa taslağına karşı açıklama yaptı.
Taslak hazırlanırken herhangi bir meslek odasının görüşünün alınmadığını aktaran TVHB, ‘bilimsellikten uzak’ eleştirisi yaptı. Yasaların öldürme değil yaşatma odaklı olması gerektiğini belirtti.
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’yla yerel yönetimlerin sahipsiz hayvanların sağlıklı yaşamalarını ve refahlarını sağlamakla görevlendirildiğini hatırlatarak kanuna rağmen belediyelerin sorumluluklarını yerine getirmediğini ifade etti.
Hayvanların uyutulmasının sanıldığının aksine maliyet açısından da avantajlı olmadığını anlattı. Maddenin Meclis’ten geçmesi durumunda meslek yeminlerine bağlı kalacaklarını, yasaya uymayacaklarını açıkladı:
“Katliamdan başka bir anlam taşımaz"
2004’te çıkan 5199 sayılı Hayvan Koruma Kanunu öncesinde, sahipsiz hayvanlar maalesef insani olmayan yöntemlerle yok edilmekteydi. Ancak gelişen toplumsal bilinç ve itirazlar sonrası 5199 sayılı kanun çıkarılmış ve her türlü itlaf yasaklanmıştı. 5199’a göre yerel yönetimler geçici bakımevi kuracak, sahipsiz hayvanların tedavisi ve rehabilitasyonunu gerçekleştirerek, kısırlaştırıp, aşılayarak yaşadığı bölgeye geri bırakacaktı. Yani yerel yönetimler sahipsiz hayvanların sağlıklı yaşamaları ve refahlarını sağlamakla görevlendirildi.
Ancak kanuna rağmen yerel yönetimler birkaçı dışında maalesef kanunda geçen yükümlülüklerini ve sorumluluklarını yerine getirmemiştir. Seçimden seçime sahipsiz hayvanları hatırlayan yerel yönetimler sahipsiz hayvanlar için kaynak ayırmak yerine tüm yükü kurumlarda çalışan veteriner hekimlerin üzerine bırakmışlardır.
Sahipsiz hayvan popülasyonunun artmasının en büyük nedenlerinden biri yerel yönetimlere Hayvanları Koruma Kanununun herhangi bir cezai yaptırım getirmemesi olmuştur. Kanunun 2021 yılındaki revizyonu da cezasızlığı devam ettirmiş, ‘hayvan bakımevlerini kurma’ hükmüne rağmen yerel yönetimlerce gereken adım atılmamıştır. Özet olarak; kanun çıkarılmış, sorumluluk verilmiş ama denetim yapılmamış, bütçe ayrılmamış, kanununun gereğini yapmayanlara yaptırım uygulanmamıştır.
Hipokrat’tan günümüze evrensel hekimliğin en önemli değerlerinden biri ‘önce zarar verme’, ilkesidir. ‘Yararlı olma’ ilkesi ise hayvanların sağlık ve refahına verilecek zararın engellenmesi ve iyiliğin artırılması halidir. Ülkemiz veteriner hekimleri veteriner fakültelerinden insanlara, hayvanlara ve içinde yaşadığı doğaya duyarlı, toplumsal refah için çaba harcayan, meslek ahlakına sahip kişiler olarak yemin ederek mezun olurlar.
Tasarıda olduğu söylenen ötanazi işlemi, hayvanların tıbbi yöntemler yoluyla, hızlı, ağrısız ve acısız bir şekilde yaşamının sonlandırılması anlamına gelmektedir. Ötanazi, ölümle karşı karşıya kalınması halinde, acının ve ağrının kalıcı olduğu veya hafifletilemediği durumlarda tıbbi gerekçeler ile uygulanan bir yöntemdir. Veteriner hekimler aldıkları eğitim ve ettikleri meslek yemini gereği tedavi ile ötanaziyi mümkün olduğu kadar geciktirmek, hayvan refahını sağlamak için çaba harcarlar.
Ötanazi sadece veteriner hekimler tarafından uygulanabilir ve sağlıklı bir hayvana uygulandığında katliamdan başka bir anlam taşımaz. Sağlıklı hayvanların ötanazisi ve itlafı veteriner hekimler açısından da etik, insani ve vicdani değildir, evrensel hekimlik değerleri ile de bağdaşmamaktadır. Veteriner hekimler olarak bizler bu yasa çıksa da ötanazi yapmayacağız.
Önerilen bu yöntem sanıldığının aksine maliyet açısından da avantajlı değildir. Hayvana ötanazi yapılmadan önce uygulanacak prosedürler ile birlikte kısırlaştırmadan daha maliyetli ve zorludur, sahipsiz hayvan popülasyonun kontrolüne yönelik aktif bir yöntem olarak da değerlendirilemez.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği olarak sahipsiz hayvanların itlafına sebep olacak her türlü uygulamanın karşısında olduğumuzu, bu uygulamaların hayvan refahı açısından kabul edilemez olduğunu kamuoyu ile paylaşma zorunluluğu hissediyoruz.
Yapılması gerekenler
Türk Veteriner Hekimleri Birliği, çözüm önerileri olarak şunları paylaştı:
- Büyükşehir Belediyelerinde Veteriner Halk Sağlığı Daire Başkanlığı ve diğer belediyelerde Veteriner İşleri Müdürlüğü kurulmalıdır.
- Veteriner Halk Sağlığı Daire Başkanlığı ve Veteriner İşleri Müdürlüklerinde nitelikli ve yeterli sayıda personel istihdamı sağlanmalıdır.
- Geçici Bakımevi kapasitesini karşılar sayıda veteriner hekim, hayvan sağlığı yardımcı personeli ve işçi personel bulunmalıdır. Bu konuda standartlar oluşturulmalıdır. Geçici hayvan bakımevinde çalışan yardımcı personeller hijyen, hayvan davranışları, hayvan refahı ve bakımı, hayvanların tutulması ve yakalanması konusunda eğitim almalıdır.
- İhtiyaç duyulan bölgelerde veteriner fakülteleri ve serbest veteriner hekimlerden kısırlaştırma çalışmalarında destek alınmalıdır.
- Sahipli hayvanlar da dahil olmak üzere kontrolsüz üreme ve denetimsiz ticari satışların önüne geçilmeli, üretim yapılacaksa ilgili bakanlığın denetimi ve mutlaka veteriner hekimlerin denetimi ve onayıyla yapılmalıdır.
- Sahipsiz kedi ve köpeklerin sokaktan sahiplenilmesi özendirilmeli, sahiplenilmesi halinde kimliklendirilmesi ile ilgili zorluklar ortadan kaldırılmalı, her yaştaki hayvan kimliklendirilebilmelidir.
- Çevreye uyum gösteremeyen, yaşlı, zayıf, engelli vb. köpekler ve kediler sahiplendirilinceye kadar veya hayatları boyunca bakımevlerinde kalmalıdır
- Hayvan sahiplenme şartları yeniden düzenlenmelidir.
- Sokağa terkedilen hayvanlara ilişkin hayvan sahiplerine ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır
- Önemli bir sokak hayvanı kaynağı olan kırsal yerleşim alanları ile tarım işletmelerindeki hayvanlar denetim altına alınmalıdır
- Ayrıca, sahiplendirmenin özendirilmesi, devletin bu konuda destek vermesi, bireysel sahiplenmenin yanı sıra, ülkemizde bulunan çok sayıda şirketin ve kamu kurumlarının hayvanları sahiplenmesi sağlanmalıdır
- Çözüm için başta meslek örgütleri olmak üzere sivil toplum örgütleri ve diğer gönüllülerden yardım alınmalı, destekleri istismar eden kişi ve kurumlar denetlenmelidir.
- Son sözümüz şudur ki, bu yasa tasarısı son halini almadan önce, uygarlığın ilk zamanlarından beri birlikte yaşadığımız kedi ve köpekler ile bütünleşik bir yaşamı en iyi bilen akademik meslek olarak görüşlerimizin alınması gerektiğini kamuoyuna saygı ile duyuruyoruz.
(HA)