Ekoloji Birliği, Doğa Araştırmaları Derneği ve Veteriner Halk Sağlığı Derneği, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla açıklama yaptı.
Ayrı ayrı yapılan yazılı açıklamalarda "çevre sorunlarının gün geçtikçe çözülmez hale geldiği" vurgulandı.
Ekoloji Birliği: Giderek daha da büyümekte olan ekolojik yıkımın çeşitli etkilerini yaşamaya devam ediyoruz. Çıkış nedenlerinden birinin biyolojik çeşitliliğin azalması olduğu anlaşılan korona virüsün etkileri tüm yaşamı felç etmeye devam ediyor.
Bilim insanları son aylarda Marmara Denizi'nde yaşanan müsilaj olayının nedeninin Marmara Denizi'nin biyoçeşitliliğinin aşırı kirlilik nedeniyle azalması ve baskın türlerin artışı olduğunu belirtiyor. Biyoçeşitliliğin azalmasının yıkıcı etkilerini önümüzdeki dönemlerde daha da fazla hissedeceğiz.
"Durdurmak mümkün olmayacak"
Ülkemiz de bu yıkım süreçlerinden fazlası ile etkileniyor. Havanın, suyun, toprağın kirliliği, kuraklık, zehirli gıdalar, seller, hortumlar günlük yaşamı kuşatarak nüfusun büyük çoğunluğunu yaşayamaz hale getiriyor.
Mevcut enerji ve madencilik politikalarından, fosil kaynaklardan, beton/asfalt politikasından, endüstriyel tarım ve hayvancılıktan, denizler ve ormanlar üzerinde kurulan baskıdan vazgeçilmediği sürece ekolojik yıkımı durdurmak mümkün değil."
TIKLAYIN-"Marmara ölürse, Karadeniz de ölür"
"İklim değişikliği, susuzluk, göç..."
Doğa Araştırmaları: “Pek çok canlı ile paylaştığımız bu dünyayı giderek yaşanmaz hale getiriyor, doğal alanlarımızı büyük bir hızla kaybediyoruz. Ormanları kesiyor, sulak alanları kurutuyor, denizleri kirletiyoruz. Her üç saniyede bir, dünyada bir futbol sahası büyüklüğünde ormanı kaybediyoruz. Son 300 yılda dünyadaki sulak alanların yüzde 87’si, 1970’ten bu yana yüzde 35’i yok oldu.
Türkiye ise son 70 yılda sulak alanlarının yüzde 60’ından fazlasını kaybetti. Denizel biyolojik çeşitlilik için en önemli ekosistemlerden olan mercan resiflerinin yüzde 50’sini çoktan kaybettik.Denizlerimiz hızla kirleniyor, Marmara Denizi tarihinde hiç olmadığı kadar müsilaj tehdidi altında. Denizlerimizin oksijen kaynağı olan deniz çayırları hızla yok oluyor.
"Temiz su sağlıklı yaşam demek"
Su ve gıda gibi temel gereksinimlerimizi karşılamanın yolu, sağlıklı ekosistemlerin devamına bağlı. Ormanlar dünyadaki büyük kentlerin üçte birine içme suyu sağlıyor; iklim değişikliğiyle mücadelede en önemli ekosistemlerden biri olan sulak alanlar yeryüzündeki karbonun yüzde 40’ını tutuyor.
Toprağın bozulması ve iklim değişikliği nedeniyle 2050 yılına kadar 700 milyon insanın başka yerlere göç etmek zorunda kalacağı öngörülüyor. Kısacası sağlıklı doğal alanlar bizler için gıda güvenliği, temiz su ve sağlıklı yaşam demek.”
Çevre Günü: 1972 yılında İsveç'in Stokholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı'nda alınan bir kararla, 5 Haziran günü "Dünya Çevre Günü" olarak kabul edildi. O günden sonra her yıl dünyanın her yerinde kutlanan veya çeşitli eylem ve etkinliklerin gerçekleştiği bir gün haline geldi |
TIKLAYIN-68 ilde 766 maden sahası: Ağaca, suya, insana tehdit
"Ekolojik yıkımlar hızla artacak"
Veteriner Halk Sağlığı Derneği: "Ülkemizde, HES’ler, siyanür ile altın aranması, ormanlık alanlarda açılan taş ocakları, otoyollar gibi projeler doğal yaşam alanlarının tahrip ederken ekolojik yıkımlara da neden olması kaçınılmazdır. Son dönemde dayatılan Kanal İstanbul gerçekleşecek olursa doğal yaşam ve ekolojik yıkımlar hızla artacaktır.
Daha önce yerleşim olmayan bölgelerin yerleşime açılması; kara ve deniz ekosistemlerinin bozulmasına, türlerin kitlesel olarak yok olmasına neden olurken, insan ve hayvan sağlığı ile refahı üzerinde olumsuz etkiler ortaya çıkmaktadır. Son günlerde Marmara denizinde görülen musilaj olayı bu etkilere en güncel örneklerden birisidir.
"İşbirliğine ihtiyaç var"
Pestisitler, veteriner biyolojik maddeler ile haşere ilaçlarından kaynaklanan olumsuzlukların önlenmesi için bu ürünlerin üretim, satış, dağıtım ve kullanımında çalışanların eğitimlerine önem verilerek, denetim ve kontrolleri etkinleştirilmelidir.
Tek Sağlık; insanların, hayvanların, bitkilerin, yaşam ve çalışma ortamlarının ve ekosistemlerin sağlığını bir bütün olarak dikkate alarak insan, hayvan ve çevre sağlığı etkileşimlerinden kaynaklanan olası veya mevcut riskleri ele almak için disiplinler arası ve işbirliğine dayalı bir yaklaşımı teşvik etmektedir."
(RT)