20 Kasım Çocuk Hakları Gününde kuruluşunu ilan eden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Çocuk Komisyonu sekiz ayı geride bıraktı.
Bu sekiz aylık sürecin en önemli adımı, iki gün süren "Çocukluk Algısı ve Çocuk Politikalarında Yeni Arayışlar" sempozyumu oldu.
11-12 Haziran tarihlerindeki sempozyumda çocukluk alanında çalışan ya da bu alana duyarlı kurum, gazeteci, hukukçu, sanatçı, siyasetçi, akademisyen ve çocuklar bir araya geldi.
Komisyonun eşsözcüsü Nuray Türkmen çalışmalarını, Türkiye'de ve Meclis'teki çocukluk algısını ve sempozyumda ele alınan konuları değerlendirdi.
Çocuklukla ilgili hakim iki yaklaşım
HDP Çocuk Komisyonu neden kuruldu? Bu kapsamda şu ana kadar ne gibi çalışmalar yürüttünüz? Önünüzde hangi konular var?
HDP Çocuk Komisyonu'nun kurulmasına öncelikle Türkiye'de sistematik ve bütünsel bir çocuk politikasının olmaması kaynaklık etti. Bununla birlikte çocukluk alanına ilişkin yaklaşımlar bizi bu alanda soru sormaya yönlendirdi. Hâkim iki yaklaşımdan birisi çocukları ebeveynin ve özellikle annenin ayrılmaz bir parçası ancak babanın da söz dinleyicisi, itaat edeni olarak gören ve çocukları hane geçiminin de zorunlu kişisi olarak kabul eden geleneksel yaklaşım.
Diğeri ise kapitalist-modernist yaklaşım. Bu, kendi içerisinde geleneksel yaklaşıma bir tür karşı bir yerden gözüken ve çocuğu aslında "çok özel" bir yere koyan, "özel" bir varlık olarak adlandırarak, inşa eden diğer hâkim yaklaşım. Yani projelendirilmiş bir varlık olarak çocukluktan bahsediyoruz bu bağlamda. HDP Çocuk Komisyonu olarak bu iki yaklaşıma karşı başka bir yol, üçüncü bir yol mümkün mü? sorusu ve elbette çocukların bu topraklarda yaşadıkları kuşatılmışlık ve sorunlar bizi doğrudan çocukluk alanında çalışmaya, politika üretmeye itti.
Yaşamın her alanında çocukların katılımı
Meclis ayağında çocuklarla ilgili yasaları, sözleşmeleri, çekince konulan maddeleri sürekli gündemde tutmaya çalışıyoruz.
Bununla birlikte çocukların yaşadıkları sorunlara yönelik önergelerle, konuşmalarla onların seslerinin duyulmasına aracılık etmeye çalışıyoruz. Elbette bu alanda yaşanan sorunlara Meclis içinde yapılanlar tamamıyla son veremeyeceği için toplumsal yaşamın her alanında çocukların katılım hakkını savunan bir perspektifle çocuklarla ve çocuklar için buluşmalar gerçekleştirmeyi, bu alandaki deneyimlerden öğrenmeyi ve dönüştürmeye katkı sunmayı da önümüze koyuyoruz.
Çocukluğa ilişkin yaklaşımın değişmesinden ve çocuk politikasının oluşturulmasından çocuk yoksulluğuna, işçileştirilmesine, şiddet, istismar ve ihmale; cezaevindeki çocuklardan mülteci ve göçmen çocuklara; anadilinde eğitimden ve asimilasyon politiklarından sağlık ve adalet sistemindeki sorunlara; panzerle ya da mayınla yaşamını yitiren çocuklardan engelli çocuklara ve özcesi çocuklarla ilgili her sorun, her gündem komisyon olarak bizim de gündemimizde.
"Toplumun her sorunu çocukların da sorunu"Türkiye şartlarında çocukların önündeki en büyük engel nedir? Bu soruya Türkmen, tek bir kelimeyle yanıt vermenin zor olduğunu söylüyor: "Esasında her kesimden insan toplumsal yaşamın her alanında hangi sorunu yaşıyorsa çocukların bu sorunların toplamını yaşadığını söyleyebiliriz. Yani çocukluk alanı yaşanılan sorunlar açısından oldukça kesişimsel. Bununla birlikte genelde ve pek çok sorunun tetikleyici nedeni olması hasebiyle çocuk yoksulluğunun, işçileştirilmesinin, savaşlar ile istismar, ihmal ve şiddetin çocukların önündeki en büyük engeller olduğu açık. Bu sorunların her birinin diğeriyle doğrudan ilişkili olduğunu vurgulamak gerekir. "Çocuklar bir yandan da savaş politikaları ve on yıllardır çözümsüzlükte ısrar edilen Kürt sorunu nedeniyle de eğitimden, sağlıktan mahrum bırakılıyorlar ve sadece Kürt olmaktan kaynaklı yaşamlarını kaybediyorlar. | |
"Çocukların sorunları kesişimsel"
11-12 Haziran'da düzenlenen Çocuk Sempozyumunda "Çocukluğa ilişkin 3. bir yaklaşım/yol mümkün müdür" sorusunun peşine düştünüz. Sempozyumdan ne gibi sonuçlar çıktı? 3. bir yol nasıl mümkün olur?
Toplumsal ve politik olarak inşa edilen çocuğun varlığından bahsediyoruz. Hâkim bir şekilde geleneksel ve modernist iki yaklaşım arasında kuşatılmış bir çocukluk alanı ve inşası bu. Bu nedenle sempozyumda öncelikle çocukluk kurgusunu/inşasını tartıştık, buna yönelik sorular sorduk.
İki gün boyunca yaptığımız oldukça derin ve çok boyutlu tartışmalar sonucunda öncelikle çocuğun politik ve toplumsal bir kurgu olarak değil, eşitlerarası bir ilişki içerisinde toplumsal bir özne olduğuna yönelik kavrayışımızı güçlendirdik ve ortaklaştırdık. Bununla birlikte çocukların sorunlarının kesişimsel olduğuna ve bu alanın sorunlarının çözümünün yine başka bir dünya ve yaşam tahayyülü ile mümkün olabileceğine ilişkin yaklaşımımızın referans çerçevesini daha güçlü kılmış olduk.
Üçüncü yol
Çocukluk alanında 3. bir yolun mümkün olduğunu bu paradigmatik referanslar bize gösterirken bir yandan bu yolun olanaklılığının esas kurucu öznesinin çocuklar ve çocuklar için, onlarla birlikte yürütülecek çaba ile açığa çıkabileceğinin de sözünü söyledik.
Bir başka ifadeyle iktidarın ve mikro alanda yetişkinlerin çocukların işgal ettikleri alanlarını terk etmesinin zorunlu olduğunu vurguladık. Sempozyum sonunda, HDP Çocuk Komisyonu olarak çocukluk alanının sorunları ile mücadele etmeye ve bu alana ilişkin 3. bir yolun inşasına bu alanın emektarlarıyla birlikte Meclis ve yereller düzeyinde daha güçlü bir şekilde talip olduk diyebiliriz.
"Meclis'te çocukluk alanı tali görülüyor"
TBMM'de İnsan Hakları Komisyonu altında çocuk hakları bir alt komisyon olarak kuruldu. Meclisteki çocuklarla ilgili çalışmalar ne kadar yeterli? Çocuklar ve hakları ne kadar konuşuluyor?
Meclis bünyesinde çocukluk alanının tali görüldüğünü yekten söylemek gerekir. Çocuk politikası inşa eden veya çocukların sorunlarını merkezine alan bir ihtisas komisyonu bulunmuyor.
Çocuklar ancak kamuoyunda tepkilerin yükseldiği olaylar nedeniyle Meclis gündemine gelebiliyorlar. İlk kez 2019'da bir çocuk komisyonu kuruldu ancak o da bir alt komisyon şeklinde kurulan bir komisyon. Ancak bu komisyon oldukça tali bir komisyon olup çocukların sorunlarını çözme yönünde herhangi bir yasal düzenleme yapmış değil. Zaman zaman da çocuklara yönelik şiddet ve istismar vakaları mevcut ihtisas komisyonları bünyesinde kurulan alt komisyonlarda gündeme gelebiliyor.
Giresun'un Eynesil ilçesinde 13 Nisan 2018'de evinin önünde yaralı bulunan ve daha sonra yaşamını yitiren Rabia Naz Vatan ve diğer şüpheli çocuk ölümlerini araştırmak üzere KEFEK bünyesinde Rabia Naz Komisyonu kuruldu. Bir araştırma komisyonu olarak kurulan bu komisyonun hazırladığı raporda ise Rabia Naz'ın ölümüne ilişkin olası nedenler çıkarılarak adeta faillerin aklandığını biliyoruz. Süreli bir komisyon olduğu için çalışmasının bittiğini de eklemek gerekir.
Meclis'te daimi bir çocuk komisyonu yok
Benzer şekilde 2016 yılında Karaman'da Ensar Vakfına bağlı yurtlarda kalan çocukların istismara maruz bırakılması üzerine Meclis bünyesinde araştırma komisyonu kuruldu ancak bir sonuç alınamadığı gibi istismar vakaları devam etti. Nitekim komisyon üyesi iktidar partileri Ensar Vakfını aklayan bir tutumla rapor hazırladılar. Şunu da söylemek gerekir ki; hem Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan Çocuk Hakları Alt Komisyonu hem de geçici iki alt komisyon kamuoyunun baskısı ve kadınların çabasıyla kurulmuştur. Bu süreçlerde ilgili komisyonlarda çalışan HDP milletvekilleri büyük emek verdiler. Ancak ne geçici komisyonlar ne de mevcut Çocuk Hakları Alt Komisyonu çocukların yaşadığı devasa sorunları çözmek için yeterli oldu.
Çocukların yaşadığı ciddi sorunlara ve 23 milyona yakın çocuğun varlığına rağmen Meclis bünyesinde gerekli yasal düzenlemeleri yapacak, çocukların karşı karşıya olduğu yapısal sorunlara yapısal çözümler üretecek daimi bir çocuk komisyonu bulunmuyor. Üstelik çocuklar yalnızca milli bayramdan bayrama bir mizansen olarak Meclisin yine performatif bir nesnesi haline getiriliyor.
(AÖ)