Denge ve Denetleme Ağı, uzun süredir Türkiye’nin gündeminde olan ve önümüzdeki günlerde AKP'nin TBMM’ye getirmesi beklenen sosyal medya düzenlemesine ilişkin bir rapor hazırladı.
Otoriter ve demokratik rejimlere sahip ülkelerin yürürlükte olan sosyal medya düzenlemelerinin detaylı analiz edildiği raporda Türkiye’nin yapacağı yasanın ifade özgürlüğünü ve demokratik rekabeti olumsuz yönde etkilememesi gerektiği vurgulandı.
Sosyal medyanın temel hak ve özgürlüklere zarar vermeden denetimi için yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının şart olduğu ifade edilen raporda denetim için kurulması planlanan kurumun da yürütmeden bağımsız olması gerektiği belirtildi.
Yasalarda hakim söylem: Devlet güvenliği
Raporda demokratik ve otoriter ülkelerdeki farklılıklara dikkat çekilirken otoriter rejimlerin düzenlemeye karşı gerekçelendirmelerinde hakim söylemin ‘yurtdışı kaynaklı yabancı web sitelerinden yayılan yasadışı ve zararlı içeriklere karşı önlem alma’ görüşünün ön plana çıktığı ifade edildi.
Çin, Hindistan, Rusya, Almanya, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerdeki uygulamalardan örnekler sıralandı.
Örneğin Çin hükümetinin 2010’da yayınladığı belgede “Çin topraklarında internet, Çin egemenliği altındadır” vurgusu var. Yapılan egemenlik vurgusunun yanında “devlet onurunu korumak”, “toplumsal istikrarı ve düzeni korumak” gibi temalar da düzenlemelerin gerekçelendirilmesinde dikkat çekiyor.
Çeşitli uluslararası kuruluşlar ise yapılan Çin’deki düzenlemenin daha çok muhalif seslerin ve görüşlerin yayılmasını engellemek amacı taşıdığını söylüyor.
Hindistan’da ise sosyal medya düzenlemesinin gündeme gelişi ülke çapında devam eden çiftçi protestoları sırasında hükümetin Twitter’dan 1000’den fazla hesabın kapatılması ya da engellemesi talebi ile oldu.
Sonrasında sosyal medya alanını düzenlemeye yönelik kanun teklifinin gerekçelendirilmesi devlet güvenliğine, kamu düzenine yönelik zararlı içeriklerin önlenmesine vurgu yapılarak hazırlandı ve yeni düzenlemenin eleştiri ve muhalefet hakkına yönelik yapılmadığının altı çizildi.
Gelişmiş ülkeler yasaları nasıl geçirdi?
Ancak pekişmiş demokrasiler olarak sınıflandırılan Almanya, Fransa ve İngiltere’de sosyal medya alanını düzenlemeye ve denetlemeye ilişkin yasaların gerekçeleri incelendiğinde otoriter rejimlerden daha farklı bir söylem ön plana çıkıyor.
Örneğin Almanya’da yapılan düzenlemenin gerekçesi genel olarak aşırı sağcı gruplar tarafından yalan haber yapma, yayma, kamuoyunu suça teşvik etme, halkı kışkırtma, şiddet görselleri paylaşma ve tehdit içerikleriyle daha etkin mücadele olarak belirtiliyor.
Benzer şekilde Fransa örneğinde de düzenlemenin amacının internet üzerinde nefret suçlarıyla daha etkin mücadele etmek olduğu vurgulanıyor.
İngiltere’de ise sosyal medya düzenlemesine ilişkin tartışmalar Şubat 2017’de 14 yaşındaki genç bir kızın sosyal medya üzerinden gördüğü bir içerik nedeniyle yaşamına son vermesi sonrası başladı.
Bu olayın sonrasında sosyal medyaya ilişkin düzenleme girişimleri tüm vatandaşların çevrimiçi ortamda yasadışı içerikle karşılaşma ihtimalini azaltmak ve sosyal medya kullanıcılarına bu tip içeriklerle karşılaştıklarında şikayet olanağı tanımak olarak gerekçelendirildi.
Bu ülkelerdeki yasalar neyi kapsıyor?
Almanya
Bu alanda bir düzenlemeyi hayata geçiren ilk ülke Almanya. 1 Ekim 2017’de yürürlüğe giren Sosyal Medya Platformlarında Hukuki Uygulamanın İyileştirilmesi Yasası (NetzDG), ülkede yaşanan aşırı sağcı saldırıların ardından 2020’de revize edildi.
NetzDG, iki milyondan fazla kullanıcısı olan tüm sosyal ağlara, kullanıcıların nefret söylemi, sahte haber, hakaret, tehditler, suça veya şiddete teşvik gibi yasadışı içerikleri şikâyet edebilecekleri bir sistem kurma zorunluluğu getiriyor.
Şikâyete konu içerikleri incelemekle yükümlü olan sosyal ağların, açıkça suç teşkil eden içerikleri bilgilendirildikten sonra 24 saat içerisinde kaldırması ya da engellemesi gerekiyor.
Bu yükümlülüğü gerektiği gibi veya hiç yerine getirmeyen sosyal ağlara 50 milyon euroya kadar para cezası öngörülüyor.
Sosyal ağların her altı ayda bir şikayetlere ilişkin neler yaptıklarını açıklayan bir rapor hazırlamaları, bunu internet sayfalarında yayınlamaları ve Alman makamlarına da iletmeleri yükümlülüğü bulunuyor.
Yasa ile ayrıca, sosyal medya platformlarının Almanya’da adli kovuşturma makamlarının sosyal bilgi taleplerine yanıt verecek en az bir temsilciye sahip olmaları zorunluluğu var.
İngiltere
2017’deki intihar vakası sonrası İçişleri Bakanlığı ile Dijital, Kültür, Medya ve Spor Bakanlığı konuyla ilgili yasa tasarıları ile ilgili politika çerçevesi oluşturulması amacıyla bir tutum belgesi yayınladı.
Raporda sunulan öneriler, yapılan kamu istişaresinde, teknoloji şirketleri, akademisyenler, düşünce kuruluşları, hayır kurumları, hak grupları ve yayıncılar dahil olmak üzere 2 bin 400’den fazla yanıt aldı.
İstişare sürecini takiben hükümet politika yaklaşımını ortaya koyan iki belge, ardından da 2 Mayıs 2021’de Çevrimiçi Güvenlik Yasası taslağını yayınladı.
Henüz yasalaşmayan taslak, Almanya’daki düzenlemeye benzer şekilde çevrimiçi içerik paylaşım platformları ve arama hizmetleri sağlayıcılarına kullanıcıları koruma yükümlülükleri getiriyor.
Ancak İngiltere’yi diğer ülkelerden ayıran şey yasa tasarısına eklenen ve ifade özgürlüğünü güvence altına alan bariyer. Bu çerçevede, içerikleri modere ederken, sosyal medya platformlarının içeriğin neden paylaşıldığına ilişkin siyasi bağlamı dikkate almaları gerekecek.
Şayet içerik “demokratik açıdan önemliyse”, içeriğe yüksek düzeyde koruma sağlamaları gerekecek. Buna, parlamento, seçim veya referandumda yapılacak bir oylama, hükümet politikasını veya bir siyasi partiyi teşvik eden veya karşı çıkan, güncel siyasi bir mesele üzerine kampanya yürüten içerikler de dahil olacak.
Şirketlerin ayrıca belirli siyasi bakış açılarına karşı ayrımcılık yapması yasaklanacak ve aidiyetleri ne olursa olsun her siyasi görüşe eşit koruma uygulamaları gerekecek.
ABD ve AB örnekleri
Avrupa Birliği’nin hazırladığı Dijital Hizmet Kanunu büyük sosyal medya platformlarının sosyal medya alanına yönelik içerik moderasyonu, algoritmik iyileştirme ve tavsiye sistemleri gibi kullanıcıların çevrimiçi ifade özgürlüğünü etkileme potansiyeline sahip eylemleriyle ilgili düzenli ve detaylı raporlama yapmalarını şart koşuyor.
Aynı zamanda içerik kaldırma ya da içerik moderasyonu kararlarında kullanıcıların önceden bilgilendirilmesi, yasalar çerçevesinde kanuni süreçlerin işletilmesi gibi gereklilikler de düzenlemede dikkat çeken diğer önemli noktalar.
Amerika Birleşik Devletleri’nde ise kanunda yapılan revizyon ile sosyal medya platformlarının AB’deki düzenlemeye benzer şekilde kullanıcı içeriklerine yönelik her türlü faaliyetlerini detaylı raporlamaları zorunlu hale getirildi. Sosyal medya platformlarının içerik kaldırma gibi eylemlerinin ancak mahkeme tarafından kanun dışı olarak addedildiği durumlarda gerçekleştirilebileceği hüküm altına alındı.
“Tek bir uygulama yok”
Denge ve Denetleme Ağı’na göre sosyal medya alanını denetleme ve düzenlemeye yönelik dünya örneklerine bakıldığında bu alanda tek bir uygulamanın hâkim olmadığı görülüyor.
Türkiye’nin demokratik karnesinin örnek verilen ülkelere göre zayıf olduğunu vurgulayan Denge ve Denetleme Ağı, Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı demokratik geriye gidişe rağmen Rusya ve Çin benzeri kapalı bir otoriter rejim niteliği de sergilemediğine dikkat çekiyor.
Türkiye’deki mevzuat çok geniş kapsamlı
2020’de yapılan son sosyal medya düzenlemesinin de hatırlatıldığı raporda şöyle deniliyor:
“Halihazırda uygulanan sansür ve engelleme Temmuz 2020’de yapılan yeni düzenlemeyle daha da genişletilmiştir. Sıklıkla uygulanan erişime engelleme yaptırımın yanında yeni düzenlemeyle içerik kaldırma yaptırımı da eklenmiştir.
“Benzer şekilde arama motorlarıyla yapılan aramalarda kişilik haklarının ihlali gerekçesiyle içeriklerin bağlantısının kesilmesi yaptırımı da eklenmiştir. Bu bağlamda incelendiğinde, Türkiye’deki mevzuat halihazırda çok geniş kapsamlı yaptırımlar içermektedir.”
"Yargı tarafsız, denetleyici kurum bağımsız olmalı"
Raporda Türkiye’nin yapılması muhtemel düzenlemeye ilişkin şu somut öneriler sıralanıyor:
- Sosyal medya platformlarının etkin denetimi için yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının sağlanmış olması ve denetlemeyi yapacak düzenleyici ve denetleyici kurumun yürütmeden ve denetlediği alandan bağımsızlığını gerektirmektedir. Bu yapısal unsurlar sağlanamadığı takdirde demokratik ülkelerde uygulanan sosyal medya düzenlemelerinin bire bir modellenmesi de temel hak ve özgürlüklerde geriye gidişe neden olacaktır.
- İçerik moderasyonu ve içerik kaldırma uygulamalarının sosyal medya platformlarının kararlarına bırakılması bir temel hak ve özgürlük olan ifade özgürlüğünün geriye gitmesine neden olabilecektir. Bunu önlemek için yukarıda sıralanan bağımsız ve tarafsız yargı çerçevesinde kullanıcılara içerik moderasyonuna ilişkin kararların önceden bildirilmesi ve bu kararlara karşı adli yollara başvurma olanağının açık tutulması gerekmektedir.
- Hangi sosyal medya içeriklerinin içerik kaldırma yaptırımıyla karşılaşacağının şeffaf ve karar vericilerin öznel kararlarına bırakılmayacak şekilde tanımlanması gerekmektedir. Demokratik rekabetin özüne ilişkin olan içeriklerin bu tip yaptırımlarla karşılaşmayacağı yapılan düzenlemelere net şekilde eklenmelidir. Bu konuda İngiltere’de gündeme gelen düzenleme iyi bir örnek oluşturmaktadır.
- Sosyal medya platformlarının içerik moderasyon kararlarının periyodik olarak kamuya açık bir şekilde yayınlanması şeffaflık ve hesap verebilirlik açısından büyük önem taşımaktadır.
- Data lokalizasyonu (sosyal medya platformlarının kullanıcılara ait verilerinin bulundukları ülkelerde tutulması) zorunluluğu, kullanıcıların mahremiyetlerini koruyacak şifreleme yöntemleriyle garanti altına alınmalıdır. Mahremiyet temel bir insan hakkıdır ve demokratik toplumların sürdürülebilirliği için yaşamsaldır. Bu şifreleme garantisi sağlanamadığı takdirde bu tip bir düzenleme kullanıcılara ait verilerin devlet tarafından kontrolsüz takibini doğuracak ve temel hak ve özgürlüklerde geriye gidişe neden olacaktır.
- Veri gözetimi sadece kanunların ve uluslararası insan hakları standartlarının öngördüğü şekilde ve amacıyla orantılı şekilde uygulanmalıdır. Bu tip iyi uygulamalar için International Principles of Human Rights to Communication Surveillance çerçevesine bakılabilir.
- Sosyal medya platformlarının çeşitlendirilmesi bu alanın demokratik potansiyelini korumak açısından büyük önem taşımaktadır. Bunu sağlamak için platformlar arası geçiş yapmak kolaylaştırılmalı ve platform sayısının (bu platformların devletten bağımsız olması şartıyla) çeşitlendirilmesi sağlanmalıdır.
(HA)