Evrensel Kültür'ün düzenlediği "Arap Dünyasında Ayaklanma, Nedenler, Sonuçlar, Olasılıklar" başlıklı seminerde, Mısır başta olmak üzere Arap ülkelerindeki ayaklanmaların ortaya çıkışı, seyri ve sonuçları tartışıldı.
Marmara Üniversitesi'nden Dr. Fulya Atacan, Mısır'da yaşanan devrim sürecini ve Müslüman Kardeşler'in ayaklanmadaki rolünü anlattı. Atacan, şöyle konuştu:
Müslüman Kardeşler Tahrir meydanına isyan başladıktan birkaç gün sonra çıktı. Eylemin yürütme komitesi, "Müslüman Kardeşler gelip örgütlü olarak hareketi ele geçirir mi?" kaygısındaydı. Ancak korktukları başına gelmedi.
Tahrir boşaltıldıktan sonra ise bir geçiş dönemi tasarlandı ve bu görev askerlere verildi. Ordu, Hüsnü Mübarek döneminde görülmeyen ama ABD'nin ekonomik olarak desteklediği müttefikiydi. Bu, Türkiye'deki 12 Eylül darbesine benziyor. Türkiye, Mısır'a model olacaksa 12 Eylül'le örnek oldu.
Şu anda da öğrenci eylemleri ve grevler devam ediyor. Askeri yönetim de bu harekete, geçen hafta bir yasa çıkartıp oturma eylemlerini ve grevleri kanunsuz ilan ederek cevap verdi. Müslüman Kardeşler de askeri yönetimin kararlarına destek veriyor. Şu anda işçi hareketi muhafeleti kontrol ediyor gibi görünüyor.
"Mısır'da aşağıdan devrim oldu"
BirGün yazarı Foti Benlisoy da Arap dünyasındaki gelişmeleri şöyle analiz etti:
Arap dünyasındaki harekete, aşağıdan, kitlesel mobilizasyonla ortaya çıkan devrim diyebiliriz. Rosa Luxemburg, Alman entelijansiyasının 1905 devrimine oryantal bir hareket olarak baktığını yazmıştı.
Luxemburg, o gruptan farklı olarak, devrimin dinamiklerini ve aktörlerini fark etmişti. Grevlerin yeni bir militan işçi hareketi ortaya çıkardığını gördü. Ortadoğu'daki devrimlere de böyle bakmalı.
2008 yapısal kriziyle mevcut siyasi mimari kırılgan hale geldi. Son beş ayda Mısır'da temel gıda fiyatları yedi kat arttı. Buna ekolojik kriz de eşlik etti ve ani patlamalara açık bir zemin oluştu. Türkiye'de de benzer durumdayız.
Libya'ya müdahalenin asıl nedeni, bölgede "kontrolden çıkma" potansiyeli taşıyan hareketleri bastırmak ve vesayet sistemini geri getirmek.
Hayat TV Yayın Yönetmeni Aydın Çubukçu: Tahrir meydanında ayaklanan kitle, şehirli küçük burjuva sınıfı. Yoksullar da onların peşinde eylemlere katıldı. Tahrir'de somutlaşan "onur ve özgürlük" sloganına baktığımızda insanların Mübarek'in gitmesiyle yetineceklerini okuyabiliyoruz. İnsanlar iş ya da ekmek talep etmedi.
"Tahrir'de direnişi öğrendiler"
Gazeteci Metin Yeğen: Mısır'da Müslüman Kardeşler yıllardır AKP'ye, Başbakan Erdoğan'a özendi. Onların amacı neoliberal bir düzende iktidar olmak. Devrimde onur ve özgürlük isteğinin öne çıkması, ekmek isteğinin olmadığı anlamına gelmiyor.
Mısır'da yoksullar 2008'den beri isyanda. El Mahalla'da 2008'deki grevde büyük çatışmalar yaşandı, dünya bunu görmedi, medya yansıtmadı. Ancak orta sınıf çöküp bankalar batınca kriz görünür oldu ve bıçak kemiğe dayandı.
Mısırlı eylemciler, Tahrir'de direnişi öğrendiler. Kitle direnişle öğrenir, süreçten umutluyum. (AS/EÖ)