60’ların efsanevi partisi Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) Antep’li köylü militanı, otantik halk adamı ve sosyalist Hamdi Doğan’ın (Hamdoş) yazdığı “Türkiye İşçi Partisi’ne Aşık Oldum (*)” kitabı hacimli ama öylesine ‘aşk’ dolu ki; bir dönemin Türkiye’sini onun gözünden okurken bırakamıyorsunuz elinizden.
“Beyni karıştırırsan çığlanır, çıngılar saçılır”
Dostları, kızları ve Tanıl Bora, ‘anılarını yaz’ demiş Hamdoş’a. İyi de nasıl yazacak? Can dostu Fakir Baykurt “İnsanın beyni yanan bir kor gibidir. Kullanmazsan üzeri küllenir, karıştırırsan çığlanır, çıngılar saçılır. Yeter ki sen beynini çalıştır. Bir yerden başlarsan çorap söküğü gibi gelir. Çözülmeye başla.” demiş ona, bir zamanlar.
Sevgisi kalbinde pınar gibi çağıldayan Yaşar Kemal’in “Biz yüksekokullarda okumadık. Hamdoş köy ağalarından çektiklerini anlatır, ben de ırgat Yaşar’ın çeltik tarlalarında yaşadıklarını anlatırım” demesine uymuş. ‘Alnımıza vurulmuş feodal damga: ağalık’ bölümüyle başlamış ‘devenin mağında başlayan’ ve tut-kaçlı, hastalıklı geçen Gaziantep yollarında geçen yıllarını yazınca Hamdoş; devamı da gelmiş.
Kitabının teşekkür bölümünde ‘özgürlük mücadelesi yoldaşlarına, yoksul halkların hakkını savundukları için (…) parmaklıklar arkasında mücadele eden özgürlük savaşçılarına selam ve saygılarını sunan’ ayrıca ‘özgür güzel bir ülkede, dünyada yaşama umuduyla’ okuyucuyu sevgiyle kucaklayan’ Hamdoş’un dili çok doğal, içinden geldiği gibi yazdığından çok akıcı. Kitap öğretici, bilgilendirici.
Tanıl Bora’nın deyimiyle de ‘sol tarih literatüründe emsalsiz’, ‘damardan’ ve ‘toplumcu gerçekçi roman gibi’ olan kitabın “sosyalist bir ağanın köyüne zorlu göç” bölümü itibarıyla başlıyor, Hamdoş’un 1950’lerin, 1960’ların, 1970’lerin Türkiye’sine, sosyalist hareketine, aşık olduğu partisine Antep kırsalından yaptığı tanıklık.
“Güzel günler göreceksiniz çocuklar”
Beylerin, ağaların kapılarında azapçılık yapan ‘başını sokacak bir evi, öldüğünde gömülecek mezarı dahi olmayan’ babası ‘Azap Ali’ye çıkışan; 1946’da Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi (TSEKP) Gaziantep il yönetimini oluşturan ’Komünist Ağa’ Hasan Beyaz’ın davetiyle ‘kol’a giren sonradan onunla birlik içinde oturup kalkan; askerlik zamanı Ankara’ya ilk adımını atan; kendisi Alevi, eşi Sünni olduğu için ancak 10 yıl sonra birbirine kavuşan Hamdoş’un 12 sendikacı tarafından kurulan Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) çalışmalarına Antepli sendikacı Kürt Reşit’ sayesinde katıldığını öğreniyoruz.
“Kölelik bitsin, ağalık yerin dibine girsin”
TİP’e 1962 yılında üye olan; genel başkan Mehmet Ali Aybar’la, Behice Boran’la ve diğer ileri gelenleriyle Antep’e geldiklerinde tanışan; Aybar’ın Ankara-Yenimahalle’deki kongrede konuşma yapması içerikli mektubu aldığında çok mutlu olan; kongrede sözlerine “Ben size ağaların yaptığı kötülükleri anlatmaya geldim” diye başlayıp “Kölelik bitsin, ağalık yerin dibine girsin, verin bizim babalarımızın kurtardığı toprakları!” diye bitiren; siyaset için karısını ve oğlunu ikinci planda atıp TİP’e aşık olan Hamdoş, 1965 seçimleri sırasında Antep ve çevresindeki örgütlenme çalışmalarına ve partisinin milletvekili adayı Dr. Saip Atay’ın propaganda sürecine katılmış.
Azap Ali’nin oğlu Çoban Hamdoş, seçim çalışmaları için genel merkezce Ankara’ya davet edilir. Radyoda yaptığı seçim konuşması etkili olmuştur. Seçime iki gün kala köyüne döner. Ve TİP’in 1965 seçimlerinde çıkardığı 15 milletvekili sayesinde işçi-köylü-esnafın derdi meclise taşınmakta, etkili muhalefet yapılmaktadır.
1967’de yaşadığı Çapalı Köyü’nün genç muhtarı olarak ahaliyle birlik olup köyün topraklarını ağaların elinden alarak herkesin ‘kendi nefsinin ağası’ olmasına emeği geçen Hamdoş, öncesinde de ilkokul ve öğretmen lojmanı için harekete geçmiştir.
“Umudu var büyük insanlığın”
TİP’te Sovyet, Çin yanlısı fraksiyonlar ve onların farklı ustaları olduğunu, Dev-Genç’in kurulması, Doğu Kültür Ocaklarının kurulması vb. ile TİP’in ruhunun zarar gördüğünü söyleyen Hamdoş; 1969 seçimlerinde milletvekili adayı olur ve önseçimlerde ikinci (aslında birinci) olur. Fraksiyon çatışmalarından zarar görüp seçimden hüsranla çıkan TİP sadece Aybar’ı ve Rıza Kuvas’ı meclise gönderebilmiştir. Hamdoş, olağanüstü kongre kararı üzerine Aybar’ın genel başkanlıktan ayrılması sürecinde yaşananları anlatır.
Can dostu Kürt Reşit’in ölümünü, fedakâr yoldaşları İmam Hüseyin Çeliksöz, Barlaslar, Bektaş Avşar, Mihri Belli, Dr. Hikmet Kıvılcımlı, ’Hayri Tütüncüler, Dr. Saip Atay, Onat Kutlar, Baki Çelikel, Zeki Keskin, Cenan Bıçakçı, Ayten Keskin, Uğur Cankoçak, hasan Bozkurt, Seyfettin Çavuş, Ali ağa, Muhtar Gürsel, Cuma Torun, Mahmut Dokuyucu, Aziz Elekçi, Ciğerci Mehmet, Sabri Emre ve Kalaycı Memik Çakır’a da yer verir anılarında.
Hamdoş’un yolu, 1975’de Sosyalist Devrim Partisi’nin (SDP) kuruluşunda Aybar’la yine kesişir. Cenan Bıçakçı, Aydın Köymen ve diğer yoldaşlarıyla yakın temas çalışır. Tüm il, ilçe teşkilatı kurulmuş olsa da parti gelişmediği için Aybar hariç tüm katılımcıların kararıyla parti kapatılır.
“Umutsuz yaşanmıyor”
12 Eylül karabasanından nasibini alan Hamdoş’un sonraları büyük umutlarla dahil olduğu ÖDP’de de hayal kırıklığı yaşar.
Kitabın son sözünde Nazım’ın “Umudu var büyük insanlığın, umutsuz yaşanmıyor…” dizelerine yer veren Hamdoş, son satırda da “Güzel günler göreceksiniz çocuklar, güzel günler…” diyor.
Sağolasın Hamdoş! Ellerine ve en çok da yüreğine sağlık! (ÇT)
* İletişim Yayınları. 2014, İstanbul.