Türkiye'nin 2025'te dünyada genç nüfus oranı en yüksek ülke olması bekleniyor. Bu projeksiyon Amerika Birleşik Devletleri Nüfus Ofisi'ne ait. Türkiye şu anda da Meksika'dan sonra en genç nüfusa sahip ikinci ülke ve gençlerin yüzde 20'si İstanbul'da yaşıyor.
Türkiye genelinde 94'ü devlet, 45'i vakıf olmak üzere toplam 139 üniversite bulunuyor ve üç milyona yakın üniversite öğrencisi var. Üniversite çağındaki gençlerin sadece yüzde 24'ü üniversiteye gidiyor ve her yıl üniversitelerden 350 bin öğrenci mezun oluyor.
Gençlerin yüzde 4'ü okuma yazma bilmiyor, bilse de herhangi bir diplomaya sahip değil. Her 100 gençten 23'ü ilkokul, 18'i ortaokul, 55'i ise meslek okulu, lise veya üniversite mezunu.
Kürt gençlerin lise ve sonrasında eğitim görme oranı Türkiye genelinden düşük, sadece yüzde 36'sı lise, meslek okulu ve ya üniversite eğitimi görüyor. Ayrıca köylerdeki Kürtlerin yüzde 24'ü okuma yazma bilmiyor, yüzde 8'i de okul bitirmeden okuryazar oluyor. Yani köylerdeki Kürt çocuklarının üçte biri ilköğretim eğitimine bile ulaşamıyor.
Türkiye'de toplam işsizlik oranı yüzde 14 iken, genç işsizlik oranı yüzde 20'lere çıkıyor. 20-29 yaş arası kadınların ise yüzde 75'i işgücüne katılmıyor. Şehirde yaşayan ve çalışmayan kadınların yüzde 85'i ev kadını olduğu için çalışmadığını ifade ediyor.
İşsizlerin eğitim düzeyi incelendiğinde, genç işsizlerin yüzde18,5'i üniversite mezunu. Türkiye'de üniversite mezunu işgücü artarken genç işsizlik oranında yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Anayasaya göre 25 yaşından itibaren parlamentoya seçilme hakkına sahip; ancak bu durum gençliğin siyasete katılımını sağlamıyor. 1980 askeri darbesine kadar gençler siyasi alanda önemli roller üstleniyordu.
1980 darbesiyle başlayan depolitizasyon süreci gençlerin siyasi katılım oranını oldukça düşürdü. Türkiye'deki gençlerin sadece yüzde 3,7'si bir siyasi parti üyesi. Siyasal parti dışında herhangi bir dernek veya gruba üye olan gençlerin oranı ise sadece yüzde 3.
Gençlerin, özellikle üniversite öğrencilerinin politikaya karışmasını engelleyen kurallar da var. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Öğrenci Disiplin Yönetmeliği "yüksek öğretim kurumu içinde siyasi faaliyette bulunan öğrencinin bir aya kadar üniversiteden uzaklaştırılmasını" öngörüyor.
Ayrıca bu yönetmeliğe göre boykot yapmak, siyasi ve ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant bulundurmak, çoğaltmak, dağıtmak, sözlü ve yazılı ideolojik propaganda yapmak kurumdan çıkarılmayı gerektiren fiiller arasında yer alıyor.
Tabi buna karşılık gençler "yetişkinlerin" tekelinde olan geleneksel siyasete katılmaktansa, yetişkinlerden daha hakim oldukları yeni iletişim teknolojileri üzerinden yeni siyasi katılım biçimleri ile kendilerini ifade ediyorlar.
Hepsi farklı sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi kimliklere sahip olsa da Türkiyeli gençlerin ortak dileği "doğdukları topraklarda çatışmasız, kavgasız, özgür yaşayabilmek."(ÇT)