Eşim, ben seni özel bir yere götürmek istiyorum, bayılacaksın diye direksiyonu güneye çevirdi, Maçka'dan sonra, sıra dağlara.
Ulaştığımız köy onda büyük hayal kırıklığı yarattı sonunda. Bana göstermek istediği bu değildi. Çocukluğundan fışkıran anıları anlattı durdu, virane köyün bomboş yollarında gezinirken.
Eskiden Karadeniz'den içeri geçen tek karayolunun, o dönemde Karadeniz ülkeleri ile Güneydeki ülkeleri birbirine bağlayan en önemli ticaret yolunun, meşhur Zigana geçidinden geçen yolun, en önemli mola yeri olan, Hamsiköy'müş burası.
Dağ başında onlarca fırın
Neden Hamsiköy derlermiş, bilmiyordu. Bildiği eskiden buranın çok canlı olduğuydu. Burada onlarca fırın olduğuydu.
Evet dağ başında bir köyde onlarca fırın. Yol o kadar işlekmiş ki, her geçen mola verdiğinden fırıncılar ekmek yetiştiremezmiş gelen geçene.
Hamsiköy'ün sütlacı da meşhurmuş. Beni sütlaç yedirmeye getirmiş aslında. Ama sütlaç yiyecek ne bir lokanta bulduk ne de gülümseyen bir ev ahalisi. Bir çok başka yol vardı şimdi Karadeniz'le Doğu ve İç Anadolu arasında. Tümüyle yok olmuştu köy, trafik aksayınca. Döndük gerisin geriye.
Takıldı kafama, sütlaçsa meşhur yiyeceği buranın, eski zamanın yolcusu ekmeği ne ile tüketiyordu. Yoksa yanına alıp gidiyor muydu?
Öyleyse buranın ekmeğinin bir özeliği olmalıydı, onu meşhur eden.
Eşim bilmiyordu. Çocukluğundan o kadarı kalmamış aklında. Bilen var mı bilmem,
Hamsiköy'ün ekmeğinin bir özelliği var mıydı?
Buğday ekmeği muamması
Şimdilerde hemen her ilde ve ilçede bir Trabzon fırını var, bilirsiniz. Kocaman lezzetli ekmekler satılıyor o fırınlarda. Acaba Hamsiköylüler, Trabzon ekmek geleneğinin parçası mıydılar ya da başlatıcısı. Yoksa hiçbir alakaları yok mu bugünkü meşhur yuvarlak kara koçanla.
Trabzon da tahılların gözdesi mısır, ekmeğin kıymetlisi ise mısır ekmeği olduğuna göre, bu buğday ekmeği fırınları nasıl türediler acaba?
Trabzon'un eski halklarından fırıncı olanlar mı vardı yoksa? Vardıysa sonra onlara ne oldu?
Son yıllardaki Trabzon ekmeği furyasını kim başlattı? Bu iş nasıl oldu da bu tuttu ?
Daha bir dolu soru dolanıyor aklımda bu ekmek meselesi ile ilgili.
Bu soruların doğru yanıtlarını bilenler, bana da bildirirlerse yaman sevinirim doğrusu.
Bu konuya takılmamın elbet var bir çok nedeni.
Babamın ekmek tartışması
Babam yıllardır, hemen her sofrada eline ekmeğin içini alır, avucunda sıkar, gösterir yanındakine. Şuna bakın, bir lokma hamur, niye yiyoruz şunu bilmem, der. Sonra sofrada ekmek üzerine bir tartışmadır gider.
Eğer babamın sofrasında ilk kez bulunuyorsanız bu tartışma yararlı ve keyifli bir seyir izler. Ama benim gibi sofranın müdavimleri, gene aynı bayat mevzu, diye sıkılırlar.
Oysa son zamanlarda düşünür oldum ben de, babamın hep karşı çıktığı, beyaz, pofuduk, elektrikli fırında pişmiş ekmeği. Hani şu bakkalımızdan aldığımız, eskilerin hala francala dediği, her günkü ekmeğimizi.
Kepekli ekmek modası
Kepekli ekmek modası var biliyorsunuz şimdilerde.
Kepekli ekmek, buğdayın kabuğunun soyulmadan öğütülmesi ile elde edilen esmer buğday unundan yapılır, malumunuz. Bütün diyet reçetelerinde şimdi kepekli ekmek yazıyor. Sosyete ve özentileri hep kepekli ekmek yiyor. Epeyce de pahalı, diğer ekmekten.
Hem buğdayın kabuğunu soyup ayıklamak için uğraşmayacaksın hem de bu işlemin son ürünü daha pahalı olacak, işte buna aklım ermiyor benim. Sanıyorum ki moda diye daha pahalı, kepeklisi ekmeğin. Asıl gerçek ne, gerçekten bilmiyorum.
Kafama takılan sadece fiyatı değil elbette. Ama bu fiyat meselesi çok önemli bence.
Bir çok başka şeyi merak ediyorum.
Kepekli ekmek benim bildiğim, bir çok B vitamini ve günlük beslenme ile alınan B vitamini miktarının çoğunu içerir. Eğer ekmek yemeyi keserseniz, hele kırmızı etten de uzak duruyorsanız tavsiye edildiği üzere, B vitamini eksikliği oluşur bedeninizde. Bizim şu gündelik ekmek zaten pek karşılayamaz bu gereksinimi.
Neden hepimiz esmer ekmek yemiyoruz? ...
Kepek su çekerek şişen bir madde olduğundan, insanı kolay doyurur, uzun süre de tok tutar.
Bu nedenle de şişmanlamayı önler. Şeker hastaları için yararlıdır.
Kepek, hacim yaratıcı olduğundan dolgunluk yaratarak bağırsakları hareketlendirir, kabızlığı önler. Bu etki dolaylı olarak barsak kanseri gelişimini önler.
Tonlarca yemeğe kalkmazsanız hiçbir zararı da yoktur. (Ülser, ishal v.b haller dışında)
Peki şimdi soruyorum size, neden biz hepimiz, esmer ekmek yemiyoruz?
Neden Bolu Dağlarından inerken hepimiz Trabzon ekmeği tabelaları önünde duruyoruz da beğendiğimiz bu tadı gündelik yaşamımızın içine yerleştiremiyoruz.
Neden esmer ekmek yerine francala yaygın ve ucuz?
Neden elektrikli fırınlar, daha yavaş ısı ile daha pişkin ekmekler üretemiyor odun ateşinde pişenler gibi?
Esmer Beyazdan neden pahalı?
Neden daha pahalı olsun esmer ekmek, beyazından?
Neden ekmek fırınları için nizamnameler düzenlenirken bu konulara önem verilmiyor?
Ben mi çok cahilim yoksa birileri hem ağız tadımızı hem de sağlığımızı hafife mi alıyorlar?
Bense artık babama hak veriyorum. Fransız'ın icat ettiği beyaz ince uzun somundan bozma ekmeği, francalayı istemiyorum her günkü soframda. Ayda yılda bir, belki isterim, çeşni hesabına.
Her gün içinse, iyi pişmiş, esmer bir dilim ekmek koymam lazım soframa. Hem kazıklanmadan yiyebilmeliyim ekmeğimi hem de korkmadan. Bunu sağlamalı fırıncılar bana.
Ekmeksiz diyet yapmayın
Aman ekmeksiz diyet yaptıranlara uymayın siz de dostlarım.
Zaten diyet diye yayılan tavsiyelerin hiç birine uymayın. 10 kilo 20 kilo birden verenlere kanmayın. Verilir vermesine de, ne pahasına?
Vücut denilen makinenin ayarının bozulması pahasına. Böyle hızlı kilo verirken bir çok işlev aksar. Hem fiziksel olarak hem de duygusal olarak dengeniz aksar.
Üstünden çok geçmeden de geri gelir verilen kilolar, hem daha fazlasıyla, hem de eskisi kadar çok yemediğiniz halde. Sonrasında geri gitmeleri daha da güçleşir. Söylediklerimi bu deneyimden geçen herkes bilir.
Zayıflamak yerine en doğrusunu yapın siz, kilo almayın.
Bunun formülü de basittir, yapması biraz zorsa da;
Kilo almamak için
"Yediklerinizin miktarını azaltın.
Cinsini ve çeşidini asla azaltmayın.
Hareket edin bir de. Nasıl isterseniz öyle devinin.. Ama bol bol hareket edin. Her gün hem de."
Kilo vermek istiyorsanız da, eğer gerçekten gerekiyorsa, dönüp yeniden okuyun aynı formülü. Biraz daha fazla olsun ama hareket.
Bakın zamanla gıdım gıdım aldığınızı, nasıl gıdım gıdım vereceksiniz zamanla, sağlığınız bozulmadan, hem de keyifle.
Egzersiz keyif verir çünkü diyetin tersine. Yarınınız daha sağlıklı ve keyifli olacak böylece.
Bugünse, ekmeği, pişkin, lezzetli, yararlı ve kolay elde edilir kılmanın peşine düşelim beraberce.
Babam ne kadar haklıymış meğerse. (NÇ/NM)