Fotoğraflar: bianet
Sekizinci gününe giren 2. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali'nde bugün Yönetmen Tony Gatlif, İzmirli izleyicilerle bir araya geldi.
Gatlif, filmleri "Geronimo" ve "Transilvanya" filmlerinin gösterimi öncesi basın toplantısında soruları yanıtladı.
Festivalin Direktörü Vecdi Sayar'ın moderatörlüğünde gerçekleşen basın buluşmasında Cezayir doğumlu Fransalı yönetmen Gatlif, Fransa'da filmlerinde ayrımcılık gibi konuları ele alan ilk yönetmenlerden biri olduğunu söyledi.
Filmlerinin genel yapısını Romanların kültürü ve yaşantısı üzerine kuran yönetmen şöyle konuştu:
"Kafası benim gibi çalışan milyoner yapımcı bulmak zor"
"50 yıl kadar önce benim gibi genç bir yapımcım vardı. Özgürlükçü, devrimci bir adamdı. Benim yaptıklarımı iyi anlıyordu ve aynı bilince sahipti. Politik bir nedenden dolayı öldürülüşüne kadar devam etti çalışmamız. Ondan sonra bir süre suskun kaldım. Çünkü parası olan kafası benim gibi çalışan bir milyoner bulmak kolay olmadı. (güldü) Artık kendim yapıyorum filmlerimi."
Çigan müzikleri filmlerinde önemli bir yer tutan yönetmenin filmlerinin müziğini yapan Delphine Mantoulet de festivalin konukları arasında.
Bestecisi Mantoulet, Toni Gatlif'in müzik duygusunun çok güçlü olduğunu, bu nedenle de kolay çalıştıklarını belirtti. "Ritm duygusu güçlü olduğu için nerede ne yapmamız gerektiğinde ilgili kolay anlaşıyoruz."
"Kusturica ile politik yönden ayrıyız"
Gatlif ise Çigan müzikleri ile ilgili olarak şunları söyledi:
"Çingeneler müziği okuyamaz, okuluna gitmemiştir çoğu. Ama çocukluktan beri müziğin içindeler. Ve mükemmel bir kulakları var. Dünya konservatuarlarında öyle insanlar aranıyor. Ne isterlerse onu yapabilme gücüne sahipler. Benim de duygum bu aslında. Ben de müzik bilgisiyle yola çıkmıyorum. O kulak duygusuyla müzikler yapılıyor. Organizasyon bilinci yoktur Çingenelerde. Enstrümanlar da rastgeledir onlar için."
Yine Romanların dünyasını filmlerinin merkezine alan başka bir yönetmen olan Emir Kusturica'nın filmleri ilgili de şöyle konuştu Gatlif:
"Politik olarak farklıyız, çünkü ben savaş karşıtıyım. Biz çok farklıyız. İnsan olarak değil ama yönetmen olarak severim kendisini. Tabii ki karşılaştığımızda filmlerini sevdiğim de söyledim kendisine.
Fransa'daki yapım dünyasını eski ve şimdi olarak karşılaştıran yönetmen pek çok şeyin değiştiğine değindi:
"Kötüye doğru bir gidiş var. 20, 30 yıl önce dünyadaki en ırkçı olmayan ülkeydi Fransa sinema konusunda. Özellikle yabancı yönetmenlere imkan tanıyan, kamu kanalı ya da kamudan destek alan kanallar, yapımcılar vardı. Onlardan gelen destekler çok azaldı artık. Özellikle farklı bir ülkeden gelen sinemacılar için film yapmak daha da zorlaştı.
Yeni projesi umutsuzluk ve değişen dünya üzerine
Gatlif'in üzerine çalıştığı yeni projesi ise bir Akdeniz hikayesi. Akdeniz'in farklı noktalarında çekim mekanları belirlediklerini söyleyen yönetmen şu bilgiyi verdi:
"Dünyadaki değişimi anlatmak istiyorum yeni filmimde. Özellikle Covid sonrası kadınalrın dünyasındaki değişimi. Kadınlara bakışta önemli değişim oldu. Kadınları sadece yakın çevremizde değerlendirirdik. Evde kaldığımızda kadınların sorumluluğunun ne kadar fazla olduğunun farkına vardık.
"Benim esas üzerinde duracağım konu umutsuzluk. Gençlerde gördüğüm en önemli sorun geleceğe ilişkin korku ve umutsuzluk. Şu an dünyadaki en önemli sorun bu bence. Hayat çok güzel ve bir kere yaşanıyor ama şu an insanlar gelecek korkusuyla yaşıyorlar.
"17 yaşında bir gencin gelecek korkusuyla yaşaması korkunç. Tabii ki haklı o yaşa kadar geliyor birçok eğitim alıyor. Ve 20 yaşında kendini bir pizza kuryesi olarak görüyor. Pizza dağıtmak ayıp değil diyen var evet ama bu müthiş bir gerileme."
"Dijitalleşmeden nefret ediyorum"
Sinema sektöründeki dijitalleşme ile ilgili olarak ise net Gatlif, "nefret ediyorum" diyor.
"Nefret ediyorum bu durumdan. Dijitalleşmeden. Bundan nefret etmemin nedeni ise ben çeşitlilikten, çoğulculuktan yanayım. Farklı kültürler, diller... Dijital platformlar tektipleşmeye doğru gidiyor."
(AÖ)