Vakıf üniversitesi çalışanları, ağır çalışma koşullarına, kısa dönemli sözleşmeli çalıştırılmaya, sendikal haklarının engellenmesine karşı bugün Galatasaray meydanında toplandı ve "üniversitelerin ticarethaneye dönüştürülmesine" karşı "Emeğimizi ve akademik onurumuzu korumak için yola çıktık" dedi.
Başta Bilgi ve Maltepe olmak üzere vakıf üniversitelerinde çalışan araştırma görevlileri, öğretim üyeleri ve görevlileriyle öğrencilerin katıldığı eyleme; Devrimci İşçi Sendikaları'na (DİSK) bağlı Liman Tersane Gemi Yapım ve Onarım İşçileri Sendikası (Limter-İş), Türkiye Sosyal Sigortalar, Eğitim, Büro, Ticaret, Kooperatif ve Güzel Sanatlar İşçileri Sendikası (Sosyal-İş), Sinema Emekçileri Sendikası (Sine-Sen), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'na (KESK) bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) 6 No.lu Şube ile Alman Sendikaları Birliği (DGB) destek verdi.
Eylemde, "Şirket değil üniversite", "Sözleşmeli köle olmayacağız", "Tüccarlara karşı akademik onur" sloganları atıldı. Maltepe Üniversite'nden Araştırma Görevlisi Burcu Yılmaz'ın okuduğu basın açıklamasında özetle şu noktalara dikkat çekildi:
* Vakıf üniversitelerinin çalışma koşulları, ticarileşmeye bağlı olarak her geçen gün ağırlaşıyor. Vakıf üniversiteleri kurucuları ve mütevelli heyetleri bu kurumları, kurdukları ve sahibi oldukları diğer ticari nitelikteki işletmeler gibi düşünüyor ve bu kurumların da aynı ticari zihniyet üzerinden işletilmesini dayatıyor.
* Saha araştırması ve panellere katılmak için izin almak ya yasaklanıyor ya da sınırlamaya tabi tutuluyor. Prof. Dr. Neşe Özgen bu sorunlar nedeniyle Okan Üniversitesi'nde istifa etmek zorunda bırakıldı. Çalışanlar, uzun saatler okulda kalmak zorunda bırakılıyor ve akademik üretime zaman ayırmak imkânsızlaşıyor. Görev tanımları keyfi biçimde yapılıyor.
* Bilgi Üniversitesi'nde gördüğümüz gibi, kapatılan bölümlerin öğrencileri bölüm değiştirmek zorunda kalıyor, akademisyenler iş güvencelerini yitiriyor, sözleşmeleri yenilenmiyor. Bilgi ve Maltepe üniversitelerinde olduğu gibi, bu koşullara itiraz edenler ya da sendikal örgütlenme yoluna gidenler, işten atılmakla tehdit ediliyor, disiplin soruşturmalarına maruz kalıyor. Ücretler düşürülüyor, maaşlar geciktiriliyor.
* Ticarileşme, akademisyenliğin, ticari işletme zihniyetine kurban edilmesidir. Oysa, Danıştay'ın ilgili kararı ile de dikkat çekildiği üzere, Anayasa'nın 130. maddesi uyarınca tüm üniversiteler tüzel kişiliğe sahiptir ve eğitim ve öğretim hizmetini aynı esaslara tabi olarak yerine getirmelidirler. Ancak, kamu üniversitelerinde çalışan meslektaşlarımız 2547 Sayılı Yükseköğretim Yasası'na tâbi iken, biz vakıf üniversiteleri çalışanları, 4857 sayılı İş Kanunu'na tâbi olarak çalışıyoruz. Bunun yarattığı belirsizlik, vakıf üniversitelerinin uygulamalarına zemin hazırlıyor. (AS)