Ancak sendika yetkilileri, sendikal özgürlüklerin önündeki kısıtlamaların kalkması için yasaların tek tek değişmesinin yararlı olmayacağını, bütüncül bir sendikal haklar düzenlemesinin yapılması gerektiğini vurguluyor.
bianet, sendikal hakların düzenlenmesiyle ilgili Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'ndan (DİSK) Tonguç Çoban'la, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu'ndan (TÜRK-İŞ) Genel Başkan Salih Kılıç'la, Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu'ndan (HAK-İŞ) Genel Başkan Salim Uslu'yla ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'ndan (KESK) Genel Başkan İsmail Hakkı Tombul'la görüştü.
Bütüncül yaklaşım esas
Türkiye'de sendikal hakları düzenleyen üç yasa bulunuyor:
* 2821 sayılı Sendikalar Yasası
* 2821 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası
* 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası
Sendikacılar, ilk iki yasanın 12 Eylül'ün getirdiği yasalar olduğunu ve sendikal özgürlüklerin önüne ciddi engeller çıkardığını yıllardan beri söylüyor.
Sendikaya üye olmak için noter şartının aranması, ülke genelinde yüzde 10, işyerinde yüzde 51 barajları, grev hakkının ertelenebilmesi, bu yasalarla ilgili en önemli sorunlar.
Bakanlık, 2821 sayılı yasayla ilgili tasarısını sendika konfederasyonlarına gönderdi. Ancak bütün konfederasyonlar, öncelikle, bu yasanın Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası'ndan bağımsız düşünülemeyeceğini, çünkü bu iki yasanın örtüşen, birbirini bağlayan hükümler içerdiğini belirtiyor.
Çoban, "Tek bir yasa yapılmalı. Esas ihtiyaç o. Orta vadeli talebimiz, kamu çalışanlarını da toplu sözleşme hakkından yararlandıran bütüncül bir düzenlemeye ihtiyaç var" diyor.
"Kaldı ki, kamu çalışanlarının grev hakkının olması, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) temel talebidir."
Kılıç da, hem ILO sözleşmelerinin hem de Avrupa Sosyal Şartı'nın Türkiye'nin çekince koyduğu 5. ve 6. maddelerinin sendikal hak düzenlemelerinin toplu olarak yapılmasını öngördüğünü söylüyor.
Tombul'sa, bakanlığın gündeminde kamu çalışanlarının sendikal haklarının yeniden düzenlenmesinin olmadığını söylüyor; tek bir yasaya ihtiyaç olduğunu vurguluyor:
"Emek Platformu'yla Çalışma Bakanlığı görüşmemizde de bunu dile getirdik. 'Tek tek yasalarla uğraşmayın. Grevin, toplu pazarlığın ve örgütlenmenin önündeki kısıtlamaları kaldırın. İşçi,memur ayrımı gözetilmeden, çalışanların ortak örgütleneceği bir düzenleme yapın' dedik. Bakan 'Konfederasyonlar hemfikir olursa bakarız' dedi."
Yeni tasarı olumlu, yetersiz
Sendika yetkilileri, kendilerine ulaşan 2821 sayılı yasayı değiştirmek üzere oluşturulan tasarıyı şöyle değerlendiriyor:
Tonguç Çoban: "2821 ve 2822 tek bir yasaya dönüşse daha iyi olur. Çünkü, baraj, toplu sözleşme yetki işlemleri, grev hakkı 2822'de düzenleniyor. Bu da çok acil yapılmalı; sendikal haklar temel kriter olarak AB yetkilileri tarafından da dile getiriliyor.
"Üyelikte noter şartının kaldırılması olumlu. Ama sendikadan istifada noter şartı devam ediyor. Bu da kalkmalı; çünkü temel hak olan örgütlenme hakkını engelliyor.
"İşkollarının sayısı 21'den 18'e indiriliyor. Pratikte sendikaları birleşmeye zorlayacak. Ama işkolu ve işyeri barajları sistemi devam ederse, problemi artıracak. Bu düzenleme ancak baraj kalkarsa anlamlı olur.
"Sendikaların mali denetiminin özel sektöre bırakılması zorunluluk olmamalı. Sendikalar kâr amacı güden şirket değil."
Salim Uslu: "2821'deki değişiklikler, 2822'de karşılığını bulmazsa düzenleme anlamlı olmayabilir. Çalışma Bakanlığı'yla yaptığımız toplantıda, düzenlemenin eş zamanlı yapılmasını önermiştik.
"Tasarıda, Yüksek Hakem Kurulu'nun yapısı, arabuluculuk kurumu ve itiraz mekanizmasına ayrıntılar yok."
Cam, Çimento, Seramik ve Toprak Sanayi İşçileri Sendikası'ndan (KRİSTAL-İŞ) Aziz Çelik'se, sendika üyeliği ve delegeliği için yaş sınırının 15'e indirilmesini, işyeri sendika temsilcisinin iş güvencesinin geri getirilmesini olumlu değişiklikler olarak değerlendiriyor.
Sendikal yasaların birlikte ele alınmasının yanı sıra, sendikal özgürlüklerin önündeki Anayasa maddelerinin de değişmesi gerektiğini söyleyen Çelik'in dikkat çektiği eksikliklerden bazıları şöyle:
* Tasarı işkolu esasına dayalı sendika kurulmasını öngörüyor; işyeri ve meslek sendikalarını yasaklıyor. Bu hüküm sendika özgürlüğüne aykırı.
* İşsiz kalan işçinin bir yıl sonra üyeliğin düşmesi öngörülüyor. Bu hüküm sendikaların iç işlerine müdahale. İşsizlerin ve emeklilerin sendika üyeliğin devamı sağlanmalı.
* Tasarı işçi sendika ve konfederasyonlarının işverenlerden ve işveren kuruluşlarından para almalarına ilişkin yasağı kaldırıyor. Bu değişiklik çeşitli sorunlara yol açabilir ve işveren güdümlü sendikacılığı/sarı sendikacılığı teşvik edebilir.
Baraj tartışılıyor
Mevcut 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası'na göre bir sendikanın toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için, örgütlü olduğu işkolunda yüzde 10, işyerinde de yüzde 51 barajını geçmesi gerekiyor.
Çoban, DİSK'in baraj uygulamasının tamamen kaldırılmasından yana olduğunu söylüyor:
"ILO baraj sisteminin sendikal haklara aykırı olduğunu söylüyor. İşyeri barajı da tamamen kaldırılmalı. ILO bu konuda da net. Bir sendika, işyerinde yüzde 20 oranında üyesi varsa bile, üyeleri adına toplu sözleşmeye oturabilmeli."
Kılıç'sa, barajla ilgili görüşlerini, mart ayında yapacakları Başkanlar Kurulu toplantısının ardından açıklayacaklarını söylüyor ve ekliyor:
"Taşeronlaşmanın, alt işveren uygulamasının yoğunlaştığı bir dönemde, barajlarla ilgili karar hassas bir dengeyi gözetmeli. Barajın nispi olarak düşmesinden yanayız."
Uslu da, barajsız sistemi savunmalarına karşın, barajların tümüyle kaldırılmasına ilişkin kaygıları olduğunu söylüyor.
"Adı sendika olmakla birlikte, işçi hareketiyle ilgisi olmayan örgütlerin suiistimali olur mu, diye kaygılanıyoruz. Gayriciddi, hareketi zayıflatan, lekeleyen, şaibe altında bırakan durumlarolmasın istiyoruz."
Uslu, "Tek bir çözüm vardır demiyoruz" diyor ve şu yöntemlerin tartışılmasını öneriyor:
* Yüzde 10 barajı kalkarsa, toplu sözleşme düzeninde, konfederasyona üye olma zorunluluğu getirilebilir.
* Başlangıçta yüzde 2 veya 3 oranında bir baraj düşünülebilir. Birkaç yıl sonra, yeni koşullar özümsenip uygulamadaki eksiklikler düzeltilince baraj sıfırlanabilir.
Tonguç Çoban'sa, barajın kaldırılmasına karşı "sarı sendikacılığı artırır" endişesinin kullanıldığını söylüyor.
"Bu gerçekçi değil. Sendikalaşma önünde engel yaratan, olumsuz bir gerekçe."
Tombul da, "Sarı sendikacılık meselesi ayrı bir tartışmadır" diyor.
"Türkiye'deki sendikal hareketin bütününe, sendikal tarihe bakarsanız, sarı sendikacılığın baraja ihtiyaç duymadığını görürsünüz."
Konfederasyonlar, şimdi Bakanlığın 2822 sayılı yasayla ilgili tasarısını bekliyorlar. Ancak Bakanlığın da çok zamanı yok.
Çoban, "Beklentimiz sürecin bir an önce sonuçlanması" diyor.
"Yasaların bu ILO dönemine, yani hazirana kadar çıkması gerek. Yoksa hükümetin verdiği sözleri tutmadığı, inandırıcı olmadığı ortaya çıkacak." (TK)