Uğur Doğan, iki yıl önce Tek Gıda-İş sendikasından "emeklilik zamanın geldi" denerek işten çıkarıldı. İşe iade davasını kazanmasına rağmen işe alınmayan Doğan, 27 gündür 4. Levent'teki sendika merkezinin önünde tek başına protesto eylemini sürdürüyor.
Yüzde 70 özürlü raporu olan ve sendikada özürlü kadrosunda çalışmış Doğan'ın bir bacağı protez, bir ayağının beş parmağı yok.
Sendika önündeki kaldırımda, arkasında "Tek Gıda-İş, sınıfına ihanet etme", "Mustafa Türkel işçi düşmanı" pankartları, elinde Kafka'nın kitabı ile bizi karşılayan Doğan ile konuştuk.
"Üzerime saldırıp, dışarı attılar"
Doğan, Tek Gıda-İş Başkanı Mustafa Türkel'in işten çıkarılmasından sorumlu olduğunu, ama demokrasinin işlemesi gereken sendikada diğer yöneticilerin olaya müdahale etmemesinin kabul edilemez olduğunu söylüyor.
"İşe iademin başlayacağı gün, Türkel binada beni görünce küfür ederek dışarı çıkarılmamı söyledi. Özürlü olmamı bilmesine rağmen 'ona sandalye bile vermeyin' dedi. Ben, 'işe iade için geldim' deyince yedi, sekiz kişiyi üstüme saldırtıp dışarı çıkarttı."
Üç gün sonra sendikanın önünde basın açıklaması yapmak isteyince, bana haber gönderip işe başla dediler; öğleden sonra ise 'üç gün mazaretsiz işe gelmedin, iş akdin fesh oldu' yazısı gönderdiler."
"Öncelikle bana yapılan insan dışı hakaret için direnişe başladım" diyen 34 yaşındaki Doğan, "İki çocuğum var, çalışmak istiyorum. Tek Gıda-İş merkezinde çalışmam artık mümkün değil, ama başka bir şubede işe iademi istiyorum" diyor.
"Sendikada çalışma koşulları çok kötü"
Doğan, sendikadaki çalışma koşullarının sendikaya yakışmayacak derecede baskıcı ve kötü olduğunu söylüyor.
"Sendikada çaycılıktan, bulaşılıkçılıktan yöneticilerin özel işlerine kadar bir engellinin yapmaması gereken bir sürü iş yaptım. Gece kalmalar, keyfi hafta sonu çalışmaları, kongrede keyfi çalıştırmalar... Yeri geldi, yöneticilerin çocuklarının bisiklet lastiğini yaptırmaya gittim.
Türkel, bizi TOLEYİS'e üye yapıp sendikalı yaptı, ardından bir yıl bitmeden sendikadan çıkardı. Sendika güya işçi haklarını savunuyor; işçi haklarını nasıl arayacaklarını bildikleri gibi işçileri nasıl yeneceklerini de çok iyi biliyorlar."
"Benim fabrikam da burası"
27 gündür hiçbir sendika ve sivil toplum kuruluşundan destek görmeyen Doğan, DİSK'in kendisine "Bir fabrikanın önünde olsaydın sana destek olurduk" dediğini söylüyor ve ekliyor: "Ee, benim de fabrikam burası. Ne yapayım?"
Doğan, anayasanın bazı maddelerini yüksek sesle okuduğunda yönetimden kişilerin camdan çıkarak kendisine hakaret ettiğini, oturduğu yerin önüne "park yasak" olmasına rağmen önüne araba park edilerek yıldırılmaya çalışıldığını söylüyor. İleriki günlerde çadır kuracağını ve gerekirse açlık grevine başlayacağını ekliyor.
"Sırtı işçiye dönük sendika istemiyoruz" diyor, ama...
Türk-İş'e bağlı, aralarında Tek Gıda-İş'in olduğu 10 şube "demokratik sendika istiyoruz" diyerek sendika yönetimine karşı bir platform oluşturmuştu. Bunu anımsattığımda Doğan, "'Sırtı işçiye dönük sendika istemiyoruz' diyen şubeler kapılarının önünde 27 gündür direnen işçisini görmüyor" diyor.
Bir not: Tek-Gıda-İş binasının fotoğrafını çekmeye başladığımda, güvenlik görevlisi buna iznim olmadığını söyledi. Binanın fotoğrafını çekmenin hakkım olduğunu söyleyip "yönetimi arar mısınız?" dediğimde aradı ve konuştuktan sonra izin verilmediğini söyledi. (NV/ŞA)