Tarım işçileri: Tarım işçilerini, kuralca hiç toprağı olmayan, çoğunlukla büyük toprak sahiplerine ya da devlete ait çiftliklerde işgüçlerini satarak geçinen köylüler olarak tanımlayabiliriz. Bununla birlikte çok küçük toprağa, çok az üretim aracına sahip olmaları tarım işçisi olmalarını engellemez. Önemli olan başkasının toprağında ücret karşılığı çalışmaktır. Bunların sınırlı ölçüde sahip oldukları toprağı bizzat işlemekten yoksun oluşları nedeniyle kiraya vermeleri beklenir.
Kırsal kesimdeki dönüşüm: Emperyalizme bağımlı sanayileşme süreci, kırsal kesimde de 1950'lerden bu yana önemli bir dönüşümü gerçekleştirmiştir. Kırsal kesimde de emperyalizmin, bağımlı ülkeler için öngördüğü gelişim programına uyumlu bir süreç yaşanmıştır. Bağımlı sanayileşmenin kaynağını oluşturduğu teknolojilerin kırsal alana girmesi, kapalı tarımsal yapıların parçalanması ve artan oranlarda pazara açılması sonucunu doğurmuştur.
Tarım işçisinin kaynağı: Tarımsal yapıdaki makineleşme, toprakların belli ellerde yoğunlaşmasına, köylülük içinde "büyük toprak sahipleri-yoksullaşan ve mülksüzleşen köylülük" biçiminde bir kutuplaşma sonucunu da yaratmıştır. Mülksüzleşen köylülüğün bir kesimi, "özgür emek" olarak tarım proletaryasının ana kaynağını oluştururken, bir kesimi de kentlerdeki sanayi burjuvazisinin ucuz emek gücü kaynağı ve yedek sanayi ordusu durumuna gelmiştir.
Küçük üreticilerin mülksüzleşmesi: Öte yandan, tefeci-tüccar sermayesi eliyle kırsal kesimdeki küçük üreticiler üzerinde sürdürülen egemenlik, tarımdan sanayi ve ticaret kesimine, eşitsiz değişim sonucu, önemli oranda kaynak aktarmış, bunun sonucu olarak bir kısım küçük üretici, üretim araçlarından koparak elindeki toprağını büyük toprak sahiplerine devretmek durumunda kalmış ve özgür emek gücüne dönüşmüştür. Aynı şekilde, büyük toprak sahiplerinin kiracılık, yarıcılık ilişkileri de kendilerine bağlı yoksul köylülerin topraklarından uzaklaştırılmaları ve kente göç kervanına katılmalarını hızlandırmıştır.
Tarımda neoliberal politikalar: Öte yandan 2000'li yılların başından beri tarımda uygulanan neoliberal reçeteler çerçevesinde, yalnızca destekler değil, destekleme sisteminin üzerine oturtulduğu tüm kurumlar tasfiye edilmiş; 2000-2006 tarihleri arasında 1.7 milyon insan tarımsal üretimden kopmuştur.
Tüm bu mülksüzleşme ve bunun sonucu olan "göç" sürecine, tarımsal nüfustaki artışın ve veraset yoluyla parçalanan toprağın bu nüfusun ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalmasını da eklemeliyiz.
Tarım işçilerinin farklılaşması: Tarımsal üretimin yılın belli mevsim ve aylarında yoğunlaşması, tarım işçilerinin, işin süresi bakımından farklılaşmasına yol açmaktadır. Gerçekten bazı işçiler tüm bir üretim yılı işletmede çalışan daimi işçi durumundayken, bazıları da yılın belirli bir döneminde, uğraşıların en yoğun olduğu sıralarda işletmede çalışan geçici, gündelikçi ya da mevsimlik işçi niteliğindedir.
Bir üretim yılı boyunca emek güçlerini orta ya da büyük tarım işletmelerinde kiraya veren daimi tarım işçilerinin ek bir gelir kaynakları yoktur; büyük bir kısmı devlet tarım işletmelerinde çalışmaktadırlar.
Geçici işçiler
Geçici işçilere gelince, bunlar mevsimlik ve gündelikçi işçi olmak üzere iki grupta ele alınabilirler:
Mevsimlik tarım işçileri: Az topraklı köylü aileleri ek gelir temini için yılın belli dönemlerinde, çoğunlukla bahar ve güz aylarında mevsimlik işçilik yapmaktadırlar. Bunların en yoğun oldukları bölgeler Ege, Çukurova ve Karadeniz bölgeleridir. Mevsimlik işçilerinin toplam sayısı ortalama 1 milyonu geçmekte, yoğun hasat dönemlerinde ise 2 milyonu bulmaktadır.
Dayıbaşı ve elçiler: Çukurova'ya inen işçilerin çoğu Doğu, Güneydoğu ve İç Anadolu'nun topraksız ya da az topraklı köylüleridir. Bu işçiler Ege'de "dayıbaşı"; Çukurova'da "elçi" denilen aracılar tarafından büyük toprak sahiplerine temin edilirler. Büyük toprak sahiplerinden aldıkları avansların bir kısmı ile iş mevsiminde götürecekleri işçilerin un, yağ, gaz, şeker ve çay gibi iş süresince zorunlu gıda maddelerini sağlayan dayıbaşı ve elçiler, bu yolla işçileri ipotek altına alırlar.
Götürü çalışma: Minibüs ve kamyon kasalarında çoluk-çocuk, kadın-erkek üst üste dolarak yüzlerce kilometre yol kat ettikten sonra işyerine getirilen mevsimlik işçilerin hiçbir sosyal güvenceleri bulunmamaktadır. İşyerlerine gidiş ve gelişlerinde meydana gelen kazalarda yüzlerce işçi yaşamını yitirmektedir. Gün doğumundan gün batımına kadar günde 12-13 saat güneş altında çalışırlar. Götürü usulüyle (parça başı, kilo) çalışanlar ya da dönüm başına iş yapan işçiler, çok iş çıkartıp daha fazla para kazanabilmek için dinlenme ve yemek sürelerinde bile çalışırlar.
Gündelikçiler: Tütün, zeytin, fındık, meyve ve sebze üretimiyle uğraşan küçük ya da orta büyüklükteki işletmeler, işlerini yetiştiremedikleri zaman birkaç günlüğüne işçi tutarlar. Bu tutulan işçilere "gündelikçi işçiler" denir. Aynı şekilde, şekerpancarı üretiminde de hasat zamanı gündelikçi işçi çalıştırılır. Gündelikçi işçilerin de çalışma süreleri yasalarla belirlenmiş değildir. İşçi, aldığı işi bitirmeden işyerini terk edemez. Aksi durumda, ücretini alamaz. Çalışma süresi 13-14 saattir. Ücret, bölgelere ve yöredeki işsiz sayısına göre değişir.
Mevsimlik tarım işçilerinin çalışma koşulları, ücret, konut ve beslenme olanakları oldukça yetersiz durumdadır. Bu yetersizlik işçilerin yaşam seviyelerini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu açıdan özellikle ücret, üzerinde önemle durulması gereken konudur. Fındık toplamaya giden mevsimlik işçilerin günlüğü 18-20 YTL civarındadır. Konaklama, yeme-içme masrafları bahçe sahibi tarafından karşılandığı taktirde ücret 15 YTL'ye kadar düşmektedir. Çoğunluğu genç kız ve kadınların oluşturduğu bu işçiler, günde yaklaşık 10 saat çalıştırılmakta, yaşam koşulları Afrika ülkelerini bile aratmamaktadır. Üstelik bunlara yerel yetkililer "potansiyel terörist" gözüyle bakmaktadırlar.
Tarım işçilerinin emeklerinin karşılığını almaları, kapitalist sistem içinde kalındığı sürece mümkün değildir. Mevcut durumda ise tarım alanında çalışan mevsimlik ve daimi işçilerin çalışma koşullarını ve temel haklarını düzenleyen bir yasanın ivedi olarak çıkarılması, örgütlenmelerinin önündeki engellerin kaldırılması için mücadele edilmelidir. (NO/TK)