Fotoğraflar: Derin Yoksulluk Ağı
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Kimisi stilist, kimisi doktor, hemşire, avukat, kaptan, ressam olmak istiyor. Hayallerinden bazıları böyle.
Ataşehir, Beyoğlu, Çekmeköy, Fatih, Şişli ve Ümraniyeli çocuklar... Hepsi derin yoksulluk yaşayan, gelişimleri için zorunlu olan sağlıklı besine ve temiz suya ulaşamayan çocuklar.
Derin Yoksulluk Ağı ekibinden Selen Yüksel, İstanbul'un 34 ilçesinden 2400'e yakın haneyle iletişimde olduklarını anlatıyor.
İstanbullu bu çocuklar gelişimleri için zorunlu olan nelerden mahrum kalıyor? Bazılarını şöyle sıralıyor Yüksel: Bebek maması, içme suyu, bebek bezi, okul eşyaları...
"Güvenli bir oyun alanı yok"
"Derin yoksulluk hem birçok çocuk hakları ihlaline yol açıyor hem de kendi başına çocuk haklarının korunmamasının sonucu olarak ortaya çıkıyor. Derin yoksulluk koşulları altında yaşayan çocukların başta gelişim ve yaşama olmak üzere temel hakları ihlal ediliyor. Fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimleri için gerekli olan yeterli besine, güvenli bir çevreye ve yeterince uyarana ulaşamıyorlar.
"Bu durum, gelişmek için yaşıtları kadar eşit fırsatlara ulaşamamalarına sebep oluyor, gençlik ve yetişkinlik dönemlerinde yaşayacakları eşitsizlikleri katmanlandırıyor.
"Zihinsel ve duygusal gelişimi için gereken güvenli bir oyun alanına ulaşamayabiliyor. Okula başladığında, okul forması ya da okul eşyaları, okula götürdüğü beslenmesi olmadığı için sosyal dışlanmayla tanışıyor. Eğitim hayatı boyunca yaşadığı eşitsizlikler katlanarak büyüyor; öğrenme sürecine aktif olarak katılması için gereken yeterli besine, eğitimine devam etmesi için gereken eğitim materyallerine ulaşamıyor."
"Bebek maması yerine pirinç unu, hazır çorba"
Peki, okul çağı çocuklarından farklı olarak 0-6 yaş arası çocuklar derin yoksulluğu nasıl yaşıyor?
Selen Yüksel, prematüre doğan, özel ihtiyaçları olan, annesinin sütü yetmediği için ek gelire ihtiyaç duyan bir çocuğun; yoksulluğun içine doğduğunda ihtiyacı olan bebek maması yerine pirinç unuyla, pirinç lapasıyla, hazır çorbayla beslendiğini aktarıyor.
"Eşitsizlik ve hak ihlalleri doğumdan sonra başlıyor. Çocukların zihinsel gelişimlerinin en büyük kısmının gerçekleştiği, temel güven duygularının geliştiği, sosyal becerileri kazandıkları 0-6 yaş dönemi çocuk gelişiminde çok önemli bir yer tutuyor. Bu dönemde çocukların yaşadıkları eşitsizliklerin sonuçları gelecek hayatları üzerinde de geri dönülmez hasarlara sebep olabiliyor.
"Bu yaştaki çocukların yeterli beslenme, aileleriyle güvenli alanlarda geçirecekleri oyun zamanları, zihinsel gelişimleri için yeterli uyaranların varlığı gibi temel ihtiyaçlarına erişimleri engelleniyor, engelleniyor diyorum çünkü çocukların gelişim hakkı uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış ve hükümetler bu konuda doğrudan sorumlular.
"İçme suyuna ulaşım kısıtlı"
"0-6 yaş dönemini yeterli besine ulaşamadan, baraka/çadır koşullarında temel hijyen ve güvenlikten yoksun bir barınma alanında, kitaba ve oyuncaklara erişimi olmadan geçiren çocuklar hem eşit fırsatlardan yoksun hem de yoksulluğun mirasçısı olarak hayata başlıyorlar.
"Bunların yanında çarpıcı bir diğer gerçek içme suyuna ulaşımın kısıtlı olması. Çocukları birçok hastalıktan korumaya çalışırken aileler çocuklarına içirmek, mamalarını hazırlamak için temiz suya erişemiyorlar. Özellikle küçük yaş grubundaki çocuklar için çeşme suyunun tehlikeli olabildiğini görüşmelerde fark ediyoruz. Çeşme suyu içtiği için zehirlenen, tarihi geçmiş mama yediği için hastanede yatması gereken bebeklerin hikayelerini duyuyoruz."
Bir evde pişen yemek birkaç hane doyuruyor
Öte yandan Selen Yüksel, ailelerin çocuklarının ihtiyaçlarını öncelediklerini söylüyor. Çöpten topladıkları yiyecekleri yıkayarak çocuklarına vermek zorunda kaldıklarını, bebek bezlerini tekli olarak bakkaldan aldıklarını, hijyen ürünlerine ulaşamadıklarında evin hijyenini sadece suyla sağladıklarını, zaman zaman komşularıyla dayanışarak bir evde pişen yemeği birbirlerinin çocuklarına verdiklerini aktarıyor.
"EBA TV'yi hiç duymadım""Görüşmelerde çocukların anlatımlarında EBA TV'den, uzaktan eğitim sürecinden hiç haberi olmayan çocuklar olduğunu fark ettik. Görüştüğümüz bir ailede 11 yaşındaki bir kız çocuğu 'Eba TV'yi hiç duymadım. Televizyon var evde ama bizim okul kapandı erkenden bu sene. Öğretmenimle hiç görüşmedim' diye anlatıyordu uzaktan eğitim sürecini. Bunun yanında öğretmenin ilgisinin uzaktan eğitime katılacak teknolojik imkanı olmadığı durumlarda bile çocuğun okuldan kopmasını engelleyebildiği görülüyor. "Evde okuyacak hiçbir şey kalmadı""Çocuklar pandemi döneminde sadece okuldan değil, oyundan da uzak kaldıklarını anlatıyorlar. Bir anne çocuklarının evde geçirdiği zamanı 'Çocuklar için sokak diye bir şey kalmadı, bir park kalmadı. Çok zor oldu onlar için. Büyük kızım kitap okumayı çok sever, evde okuyacak hiçbir şeyi kalmadı' diye anlatıyor. | ||
Ebeveyn hasta, çocuk çalışıyor"Pandemi Döneminde Derin Yoksulluk ve İnsan Hakları çalışmasında görüşülen hanelerin yüzde 13'ünde çocuklar çalışıyor. Bu ailelerin yüzde 6'sında eve sadece çocuklar gelir getiriyor. Çocuklar, ebeveynlerinin çalışamayacak kadar hasta olması, eve gelen gelirin temel giderleri karşılamaya yetmemesi gibi durumlar sebebiyle çalışmaya başladıklarını söylüyorlar. "Pandemiden sonra çalışan çocuk sayısı artacak""Bunun yanında saha deneyimimize göre, derin yoksulluk koşulları altında yaşayan ailelerde çocuklar; genellikle kağıt, hurda toplayıcılığı, seyyar satıcılık ve tekstil işçiliği gibi ağır iş koşulları ve uzun çalışma saatlerine sahip alanlarda çalışıyorlar. Bu şartlarda çalışan çocukların hem gelişimleri risk altında hem de uzun çalışma saatleri sebebiyle eğitimlerine devam edemiyorlar. Bir diğer taraftan da derin yoksulluk koşullarında yaşayan çocuklar için eğitime devam etmemek çalışmaya başlamak anlamına geliyor, bu da pandemiden sonra çalışan çocuk sayısında önemli bir artış olabileceği riskini beraberinde getiriyor." | ||
(AÖ)