Taksim Yayalaştırma Projesi bitmek üzere.
Tarlabaşı Bulvarı – Cumhuriyet Caddesi araç trafiğinin dalış tüneliyle yer altına alınarak Taksim Meydanı'nının "yayalaştırılması" amaçlanan projede sona gelindi.
İmar planları iptal edilmesine rağmen devam eden projenin son halini Taksim Platformu'ndan mimar Korhan Gümüş ile inceledik.
Beton dökülen meydan için en çarpıcı yorumu: Taksim'in ortasında tanımsız bir beton boşluk, adeta çöl gibi.
"Basit önlemlerle trafik düzenlenebilirdi"
"Kuşlar bile ne yapacağını şaşırmış durumda. Taksim bu dümdüz beton boşlukla çöle dönmüş gibi. Belediye görsellerinde de tanımsız bir boşluk vardı; korkarım üzerine süsleme taşlar falan koyarlar. Yapı tamamen eğimli. Yağmur ve karda insanlar düşebilir. Ama böyle kalmayacak herhalde bilemiyoruz.
"Taksim'de 1939'da Henri Proust'un yaptığı projeye göre bir düzenleme vardı. Bulvarla birlikte dengeli bir alan kullanımı vardı. Buradaki esas mesele araç trafiğini düzenlemekti; bunu zaten yıllardan beri konuşuyoruz. Paldır küldür dalış tüneli yaparak beton dökmek yerine basit düzenlemelerle araç trafiği düzenlenebilirdi.
"New York'taki gibi araçlar kısıtlanabilirdi, durakların yerleri değiştirebilirdi. Otobüslerin bekleme yapması engellenebilirdi. Mesela Metro çıkışı 10 metre ileriye kaydırılıp yaya bölgesine çıkacak şekilde düzenlenebilirdi. Bu tarz basit hataları düzeltmek yerine 100 milyonu bulan büyük bir inşaat yapıldı.
"Engelliler için rampalar yok"
Beton boşluktan Tarlabaşı'na doğru yürüyoruz. Hiçbir yerde engelliler için rampa yapılmamış. Gümüş'e göre zaten şu anda yapılan her şey test niteliğinde, geçici. Çünkü belediye tam olarak ne yapacağını bilmiyor. Şu anda bir engellinin işi çok zor, kısa sürede bunun çözüleceğini umuyoruz.
"Trafik sorununu çözmeyecek"
"Bu dalış tüneli buradaki trafik sorununu çözmeyecek daha da kötü bir hale getirecek. Tarlabaşı'nda gelen araçlar eskiden Sıraselviler, Gümüşsuyu ve Mete caddesine gidebiliyordu. Bu tüneli yapmanın en öneli mantığı buradaki kavşağı çözmekti ama böyle bir bağlantı kalmamış. Dalış düneli, Tarlabaşı Mete Caddesi arası trafiği rahatlatsa da Osmanbey'de yeniden tıkanacak.
"Taksiler ya tünelde ya da u dönüşünde yolcu indirecek. İnsanlar tünelde değil de yukarıda inmek isteyeceği için burada yine trafik sıkışacak; şimdi gördüğümüz gibi. Bunun mantığını anlayabilmiş değilim. Kent içinde böyle bir dalış rampası olmaz. Sütlücede anket yaptım her gün kaza oluyormuş, ölenler de var. Çünkü dalış tüneli girişi eğimli, şoför karanlığa girince fark etmiyor. "
"Meydanın ortasında havalandırma bacası"
Meydana doğru ilerliyoruz. Karşımıza daha önce varolmayan beton bir yapı çıktı.
"Tüneldeki havalandırmayı sağlamak için merdivenlerin dibinde, meydanın en can alıcı noktasında AKM'nin önünde havalandırma bacası yapmışlar. Tünelde trafik birikecek, otobüsler bekleyecek ve insanlar o egzoz dumanında yaşayacak. Bu büyük bir eziyet. Bu bacayı neden buraya yaptın diye sorsan, müteahhit, 'en yakın yer burası' der."
"Yaya odaklı değil araç odaklı düşünülüyor"
Meydandan Mete Caddesi'ne doğru bazen 1 metrenin altına inen kaldırımlarda ilerlerken Gümüş, İstanbul'daki ulaşım sisteminin en büyük sorununun "yaya" değil "araç" odaklı olduğunu söyledi.
"İstanbul'da yayaları öne çıkaran bir ulaşım sistemi gerekli. Dalış tünelleri, 3. köprü, 3. havaalanı bunların hepsi araç ulaşımını teşvik ediyor. Şehrin araç trafiğine bağımlı hale gelmesi hedefleniyor. Oysa bütün çağdaş şehirlerde araç trafiği sınırlandırılarak şehir dışına çıkartılıyor. Şehir içinde toplu taşıma, bisiklet ve yaya tercih ediliyor. Oysa bizde ulaşım sistemi piyasaya terk edilmiş durumda. Trafik düzenlemesi deyince yatırımcı ve müteahhit ortaklığında projeler akla geliyor."
"Otoyol bariyeri niye?"
Mete Caddesi'ndeki u dönüşüne vardık.
"Tarlabaşındaki u dönüşü burada da var. Araç durduğu an trafik kitleniyor. Otobüsler zor dönüyor. Ortası da boş yayaya da kapalı. Buradaki ilk proje çift kollu dalıştı teke indirildi ve yarısı boş kaldı. Etrafında da sürat yolarında konan bariyerden var. Meydanın içinde otoyol bariyeri görüyoruz. Yayaların geçtiği yerlerde de otoyol bariyerleri var. Hangi mantıkla yapılmış anlamış değiliz." (NV)