İçişleri Bakanlığı’na bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da dün İzmir’de katıldığı bir etkinlikte Suriyelilere ilişkin Avrupa ülkelerine yönelik “Türkiye bu işi kararlılıkla yürütmezse Avrupa’daki hiçbir hükümet altı ay dayanamaz. İsterlerse deneyelim” açıklamasında bulundu.
İstanbul Valiliği tarafından da bugün yapılan açıklamada Suriyelilere, kayıtlı oldukları illere ger dönüş yapmaları için 20 Ağustos’a kadar süre verildiği belirtildi.
Göç İdaresi ve Valilik tarafından yapılan açıklamalarda Suriyelilerin sınır dışı edileceklerine dair bir bilgi paylaşılmasa da sığınmacılara yönelik denetimlerin arttırılmasıyla birlikte 400 Suriyeli’nin İdlib'e geri gönderildiğine dair basında haberler yer aldı.
“Göç İdaresi’nin açıklaması çok sınırlı”
Suriyelilerin geri gönderilmesine ilişkin bianet’e konuşan Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Sosyolog Didem Danış, Göç İdaresi tarafından yapılan açıklamanın çok sınırlı olduğunu belirtti.
Geri göndermeleri tek bir neden üzerinden açıklanamayacağını ifade eden Danış, konuşmasına şöyle devam etti:
“Burada iki şeyi ayrıştırmak lazım. Bunlardan biri suça karışma meselesi. Çünkü Süleyman Soylu’nun kendisi, Suriyelilerin suça karışma oranının çok düşük olduğunu, Türkiye ortalamasının çok altında olduğunu uzun zaman boyunca ısrarla söylüyordu.
“Demek ki, bu geri göndermelerde suça karışmanın ötesinde, karşımıza daha çok kayıtlı olduğu şehrin dışında başka bir şehirde ikamet etme meselesi çıkıyor.
“Mültecilerin, kayıtlı oldukları şehrin dışında yaşamak istemelerinin en büyük nedeni ise iş imkânları. Hatay, Antep ya da başka şehirlerde kayıtlı olanlar, oralarda iş imkânları sınırlı olduğu için daha çok iş bulabilecekleri İstanbul gibi büyük şehirlere geliyorlar.
“Geri gönderme sadece seçimle açıklanamaz”
“Pek çok kişi İstanbul seçimlerinin bu geri göndermelerde etkili olduğu açıklaması yapıyor. Ama ben açıkçası bu geri gönderme politikasının sadece seçimlerle açıklanamayacağını düşünüyorum.
“Bence bunun arkasında daha çok giderek can acıtıcı olmaya başlayan ekonomik krizden kaynaklı tepkiler yatıyor.
“Ekonomik kriz artınca mülteciler günah keçisi oldu”
“Bizler bu alanda araştırma yapan kişiler olarak, ekonomi kötüye gitmeye başladığı anda misafirperverlik söyleminin biteceğini, sorunların baş göstereceğini söylemiştik.
“Ayrıca bu sadece Türkiye’ye özgü bir durum da değil. Dünyanın her yerinde, ekonomik krizlerde günah keçisi hep mülteciler oluyor.
“Yunanistan’ı düşünelim. 2008 krizi sonrası Altın Şafak adlı göçmen ve yabancı karşıtı aşırı milliyetçi-ırkçı bir parti ortaya çıktı. Türkiye’de de ekonomik kriz kötüleştikçe, tepkiler günah keçisi olarak mültecilere yöneldi
“Cumhurbaşkanı ‘yedirip, içirmeye devam edeceğiz’ demişti”
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın 31 Mart seçimleri sonrası Suriyelilere yardımı keseceğinin söylemesi üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Biz, onların eline bırakmadan, hükümet olarak, valiliklerimiz kanallarıyla aynen yedirmeye, içirmeye, giydirmeye devam edeceğiz’ sözlerini hatırlatan Danış, şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanı’nın bu sözlerinin üzerinden iki ay geçtikten sonra böyle bir geri gönderme politikasına geçilmesi gerçekten anlayabildiğimiz bir şey değil.
“Fakat biz sadece anlamakta zorluk çekerken, Suriyeliler bunu bire bir her gün büyük bir kaygı ve korkuyla yaşıyorlar. Çünkü dünyada artık güvenebilecekleri hiçbir yer yok.
“Avrupa’nın durumu zaten ortada. Türkiye sığındıkları ve kendilerine kucak açtığını söyleyen bir ülkeydi. Burada da bu muameleyle karşılaştıktan sonra onlar için durum çok trajik hale geldi. Gidebilecekleri hiçbir yer kalmadı.
“Mültecilerin dünyada güvenecekleri ülke yok”
“Kayıtlı olduğu şehrin dışında yaşadığı için geldikleri ülkeye geri gönderilmelerini tamamen hukuk dışı buluyorum.
“Çünkü geçici koruma statüsünün Suriyelilere verdiği, birinci ve en temel hak sınır dışı edilmeme hakkıdır.
“Fakat haberlere yansıyan bilgilere göre, zorlayarak, gönülsüz bir geri gönderme işlemine tabi tutuluyorlar. Bazen bu hukuksuz durumu meşrulaştırmak için, zorla bir geri gönderme belgesi imzalatılıyor.
“Geri nereye gönderiliyorlar?”
“Geri gönderildikleri yerin neresi olduğu konusunda net bir bilgimiz yok. Doğrudan çatışma bölgesi mi, yoksa acaba Türkiye’nin askeri olarak kontrol altına aldığını söylediği ve kendisinin aslında de facto bir “güvenli bölge” inşa etmek istediği söylediği alan mı?
“Bildiğiniz üzere, Türkiye uzun süredir Suriye’nin kuzeyinde bir tür güvenlik şeridi inşa etmek istiyordu. Bunu buradan göndereceği insanlarla yapmak istediğini söyleyenler var. Ben bu iddiaya katılmıyorum. Ama maalesef daha fazlasını söyleyebilecek yeterli bilgiye sahip değiliz.
“Suriyeliler arasında farklılaştırma yapılıyor”
“Bu sınırdışı uygulaması, Suriyeliler arasında ciddi bir farklılaştırma yaratıyor. Bir yanda vatandaşlığa kabul edilen makbul Suriyeliler, öte yanda istenmeyen sınır dışı edilen Suriyeliler.
“Makbul olanlar üniversite okuyan, ticaret yapan belli bir sermayesi olan kişiler, ki bunlara vatandaşlık da veriliyor.
“Soylu, Avrupa’ya ‘susun’ mesajı veriyor”
Kamuoyunda Avrupa’ya tehdit olarak yorumlanan Süleyman Soylu’nun açıklamalarını da değerlendiren Danış, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu açıklama ‘Biz geri gönderiyoruz. Bizi sakın eleştirmeyin, bize laf söylemeyin. Şayet bizi eleştirirseniz, sınırları açıp mültecileri size göndeririz. O zaman bakalım siz ne yapacaksınız’ demeye getiriyor.
“İçişleri Bakanı Soylu, Avrupa’ya sert bir şekilde, bu hukuksuz sınır dışı uygulamaları karşında ‘susun’ mesajı veriyor.“ (RT/EKN)